Ay güneşe kavuşur,bize kavuşmak haram
Üzerime gelen duvarlarla arkadaş olmaya bile meyilliydim artık,bu yalnızlık beni boğuyor günden güne enkaza çevirmeye uğraşıyordu. Tam da zebanimin istediği gibi günden güne içime kapanıyor konuşmaya çekinir bir hâle bürünüyordum...
Bir ay boyunca kilitli tutulduğum cehennemim olan bu odayı cennetmiş gibi görmeye çalışıyordum ki yaşanabilir bir hâle gelsin. Beyaz duvarlar hariç siyah olan yatak örtüsü ve mobilyalarla burayı ne kadar cennet olarak düşünebilirsem o kadar cennetti işte...
O günden sonra bir paçavra gibi sürüklenerek çıkarılmıştım merdivenlerden bu cehenneme,dizlerimde oluşan morluklar artık kendini belli etmiyordu. Yemek haricinde buradan çıkamıyordum, çıkarılmıyordum Boran Miroğlu böyle uygun görmüş ve herkeste onun bu kararına itaat ederek boyun eğmişti...
Ama tüm bunlar benim için yinede dayanılabilirdi. Dayanamadığım tek şey her gece aynı yatağı zorla paylaştığım zebanimdi. Her an bana dokunacak diye ödüm kopuyor yatağın en ucuna ilişiyordum,tek yapabildiğim buydu.
Beyaz duvara iliştirilmiş siyah çerçeve ile çevrili iç tarafı açık mavi olan saate gözlerim kaydığında irkildim. Saat akşam dokuza doğru hızla ilerliyor akrep ve yelkovan anlaşmış gibi zebanimin gelmesi için daha hızlı dönüyordu sanki.
Kapıdan gelen tıkırtılarla oturduğum siyah nevresimlerle kaplı olan yatağımdan korkuyla ayağa kalktım. Aşağı inen kapı koluyla sakin olmaya çalışarak banyoya attım kendimi burası benim o varken kaçabildiğim tek yerdi.Korku sarmıştı yine tüm bedenimi,ya bana dokunmaya yeltenirse ne yapacaktım ya da ne yapabilecektim ki... Aklımda binbir düşünce dolanıyor ve hepsi kafamı ağrılara bırakacak denli ses yapıyordu.
"Doktor çık şuradan, çıkmazsan zorla çıkartacağımı öğrendin herhalde"
Konuşmasına kapıya vurmasıyla eşlik ediyordu. Çıkmazsam zorla çıkartılacağımı adım gibi biliyordum. Elimi mecbur bırakıldığım bir kararlılıkla kapı kulpuna götürüp yavaşça aşağı indirdim, onunla aynı ortamda bulunmam ne kadar az olursa o kadar iyiydi.
Esmere yakın kumral tenine uyum sağlayan zifiriden bile daha karanlık gözleri dolandı üzerimde. Bakışları hem içimdeki asi kızın ortaya çıkmasını sağlıyor hemde o asi kızın köşe bucak kaçmasına sebep oluyordu,bu gözlerin ortası yoktu ve olmayacaktı da.
Çatık olan kaşları mümkünmüş gibi biraz daha çatıldı, yanlış bir şey mi yapmıştım bilmeden?
Unuttuğum sesimin çıkmasını umarak konuştum"Neden öyle bakıyorsun? Yoksa yine o günkü gibi zoruna giden bir şey mi yaptım veyahut bir harekette mi bulundum?"
Bana doğru attığı adımlarla pişman olmuştum konuştuğuma Keşke tutsaydım şu çenemi diye hayıflanmaya başlamıştım bile.
Koluma yerleşen uzun parmaklar anında uygulamaya başlamıştı baskısını, yüzüme kin ile baktığına şahit oluyordum o saniyelerde
"Canını almamı istiyorsun sanırım doktor?"
Kulağıma doğru eğilip konuşmasına devam etti
"daha hiç bir şey yaşamadın sen. Şuan bunlar sana ölüm gibi geliyor değil mi doktor? Ama asıl ölümü ansızın yaşatacağım sana, hani her gece korkuyla yatağın en ucunda yatıyorsun ya işte doktor o korkun gerçeğe dönecek"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVİ
General Fiction"KÜL" adlı hikayeden tanıdığımız Deran & Boran Miroğlu'nun hikayesi... ~Sevene yeryüzü,sevmeyene gökyüzü dar gelirdi...~ Töre hikayesi değil aksine bir adamın taşlaşmış kalbinde filizlenen intikamının aşırı dram içeren hikayesidir... -"Benim,Boran...