3.0

5.6K 436 36
                                    

Oğuz'un yanına gittim ve ona bir tokat attım. Gerçekten tokat attım. Oğuz, sinirlenmemişti. Aksine yüzündeki gülümseme büyümüştü.

Yüzüm, gözyaşlarım yüzünden sırılsıklamdı. "Oğuz, öldürdün beni! Nasıl korktum haberin var mı? Gelene kadar kalbim ağzımda attı! Allah senin belanı versin," dediğimde Oğuz pastayı masaya koydu ve bana sarıldı. Etraf hala karanlıktı. "Şşt, böyle beddualar etmek yok."

"Oğuz, ama çok korktum! Dün de mevzu var diyerek yanımdan gittin zaten. Aklım çıktı, akşam da mesajlarıma cevap vermedin. Ben..." Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladım. "Çok korkuttun beni aptal!"

"Özür dilerim," dedi Oğuz iki elini havaya kaldırarak. "Anlaşıldı, bir daha sana böyle korkutucu doğum günü sürprizleri yapmayacağım..." Oğuz, ışıkları açtı. Ortada kare bir masa ve iki sandalye vardı sadece.

"Bence sen doğum günü sürprizi yapma. Bunda bu kadar meraklandıysam, diğerlerinde nasıl olur kim bilir. Hem, sadece merak olsa iyi. Kalbim çıktı korkudan!"

"Tamam güzelim, bir daha böyle şeyler yapmayacağım. Söz veriyorum."

"İyi edersin," dedim sandalyeye otururken. "Yalnız, bunun intikamını alacağım. Biliyorsun değil mi?"

"Nasıl?" dedi Oğuz. Gerçekten, nasıl alacaktım? 

"Ben de sana bu tarz bir şey yapacağım."

"Şaka olduğunu bilirim ama," dedi Oğuz. Başımı sağa sola salladım. "O kadar gerçekçi olacak ki, şaka olduğunu bilmeyeceksin bile! Kimseden haber de alamayacaksın, çünkü biliyorsun çok arkadaşım yok."

"Biliyorum..." dedi Oğuz. "Ama kabul et, iyi sürprizdi!"

"İyiydi," dedim gülerken. "Ama bu korkutucu olduğu gerçeğini değiştirmiyor."

"Çok konuşma, pastanı ye," dedi pasta dilimi koyduğu tabağı önüme koyarken. Gülüyordum ki bir anda ışıklar gitti.

"Ne oldu?" diye sordum Oğuz'a.

"Sanırım..." Oğuz duraksadı. "Elektrik gitti."

Yanlış NotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin