Okula geldiğimde etrafıma bakındım. Ders işlenmiyordu, neredeyse herkes bahçedeydi. Telefonumu çıkartıp Yaren'e mesaj attım.
Nisan: Sınıfta mısın? Ona göre sınıfa geleceğim.
Çevrimiçiydi ancak cevap vermiyordu. Hızlı adımlarla sınıfa ilerlemeye başladım. Kendine bir şey mi yapmıştı?
Sınıfa geldiğimde sınıfta birkaç tanımadığım insan hariç kimse yoktu. Yaren yoktu. Koridora çıktığımda Yaren'i gördüm. Bana bağırdı:
"Nisan! Sabahtan beri seni arıyorum kızım. En alt katta öyle bir şey var ki sana göstermezsem ölürüm. Hadi gel!"
Yaren koşarak merdivenlerden inerken onu takip etmeye başladım. "Yaren! Dursana! Neden koşuyorsun?"
Yaren beni duymamış gibi koşmaya devam ediyordu. En alt kata geldiğimizde temizlik malzemelerinin olduğu odanın kapısının önünde durduk. "Neden getirdin buraya beni?" diye sorduğumda Yaren gülümsüyordu. Ondan bir konuda şüphe etmek istemiyordum ancak davranışları hayra alamet değildi.
Yaren malzeme odasının kapısını açtı ve içeri girmemi işaret etti. "Senin için bir sürpriz." Gülümsedim ve yavaş adımlarla odaya girdim.
Ve girdiğim saniye Yaren kapıyı üzerime kapattı.
Kilitlediğini duyuyordum. Bir anda kapıya vurmaya başladım. "Yaren ne yapıyorsun? Tanrım... Saçma saçma davranma lütfen. Aç kapıyı. Çıkar beni buradan!"
"Oğuz'u elimden almamalıydın Nisan. Onunla bir geleceğimiz olabilirdi. Cezanı çekeceksin!" Yaren'in sesi o kadar korkutucuydu ki ağlamaya başlamıştım.
"Ben kimseyi kimsenin elinden almadım!" diye bağırdım hemen. "O balo günü yaşananları hatırlamıyor musun? Oğuz bana da kızdı. Sonra yanıma gelmesini isteyen ben değildim. Beni affetmesini ondan ben istemedim."
"Yalancı kaltak!" diye bağırdı Yaren bir anda. "Ona anonim bir şekilde yazdın. Sinsice senden hoşlanmasını sağladın. Aynısını ben yapsam bana da aşık olurdu. Böyle ikiyüzlü biri olmana rağmen insanların seni melek gibi görmesine dayanamıyorum. Ne kadar aşağılık olduğunu herkese göstereceğim."
"Yaren!" dedim kapıyı tekmelerken. "Aç şu kapıyı! Oğuz duyarsa seni mahveder."
"Tek güvencen Oğuz mu?" diyerek güldü. "Oğuz beni mahvetmez Nisan. Senin bana tekrar güvenmene kızar. Oğuz'u hiç tanıyamamışsın."
"Tanıyorum!" dedim gözyaşlarımın arasından. "Onu senden bile daha iyi tanıyorum. O benim her şeyim."
"Ne romantik!" dedi Yaren alayla. "Sen Oğuz hakkında ne biliyorsun ki? Bütün dizileri sıkıcı sahneleri atlayarak izlediğini biliyor musun mesela? Ya da sosyal medyada komik bir şey gördüğünde birkaç defa okuyup her seferinde güldüğünü biliyor musun? Deniz ve okyanus fobisi olduğunu biliyor musun? Hiçbirini bilmiyorsun ama ben biliyorum. Onu hep bekledim, senin gibi aşağılık birinin aramıza girmesine izin vermeyeceğim."
"Sen beni delirtmek mi istiyorsun?" dedim avazım çıktığı kadar bağırarak. Bu cümleleri beni sinirlendirmeye yetmişti de artmıştı bile. "Aranıza ben girmedim. Oğuz seni sevmiyor, duydun mu? Sevmiyor! Oğuz beni seviyor. Oğuz bana aşık!"
Yaren, kapının öteki tarafından kapıya tekme attı. Sesini duymuştum. "Kes sesini! Burada telefonun da çekmiyor. Bakalım açlığa, susuzluğa ne kadar dayanabileceksin? O korumacı annen bile seni burada bulamaz."
"Yaren! Sana yalvarıyorum çıkar beni buradan..." Yaren'in uzaklaşan adım sesini duyunca yere çöktüm. Oda minicikti ve tek ışık, kapının altından sızan güneşti. Tek başımaydım, düşüneceğim o kadar çok şey varken ben sadece Oğuz'u düşünüyordum.
Telefonuma baktım. Yaren'in dediği gibi, telefonum burada çekmiyordu. Bacaklarımı kendime çektim ve kapıyı izlemeye başladım. En alt kata her Pazar günü temizlik görevlileri iniyordu sadece.
Tek umudum Oğuz'un beni bulmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Not
Cerita Pendek3 yıldır birinden hoşlanan Nisan, bir gün ona açılmaya karar verir. Ona, hislerini açıkladığı kısa bir not yazar, dolabına atar. Ama bir sorun vardır, çünkü artık o dolabın sahibi hoşlandığı çocuk değildir. Ve bir sorun daha vardır ki... Onun hayatı...