Bölüm 2: Merhaba Eski Dünya

191 68 33
                                    

Yazmak ruhuma çok iyi geliyor. Ve yazarak tutunuyorum hayata.

Belki yanında olamıyorum ama her daim bir mesaj uzağındayım. Kalbin kırıksa..
Mutsuzsan..
Umutsuzsan..
Derdin varsa..
Ya da mutluysan..
Konuşmak istiyorsan..
Paylaşmak istiyorsan..
Daima bir mesaj uzağındayım..
Yalnız değilsin. Sen, senin ruhun ve ben. Birlikteyiz, DAİMA!
...
Şimdi karanlık bir odaya geçin ve şarkıyı açın..
Thunderclouds ft Sia: LSD
Keyifli okumalar^^
***
"Merhaba geçmiş! Ben gelecekten geldim."

Gözlerimi açınca ne olacaktı acaba? Peki, göreceklerime hazır mıydım? Gözlerimi araladım ve etrafa bakındım. Bir odanın içerisindeydim. Penceresi yoktu. Sadece açık bir kapı vardı. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Kapıdan çıktım ve etrafa baktım uzun uzun. Burası da neresiydi?
Yakınlarda bir sürü ev, market ve kafe vardı. Ne telefonum, ne de çantam vardı yanımda. Sadece bileğimde bir bileklik vardı - daha çok saate benziyordu- , üzerinde sayılar vardı. Tek bildiğim bileklik alarm verince buraya geri dönmeliydim. Yoksa ne olur bilmiyorum. Yürümeye başladım. Kafenin önünde durdum ve içeriye girmeye karar verdim. İçeriye girince kafede çalışan amca beni selamladı. Yanıma geldi ve:

" Hoşgeldiniz efendim!" Dedi. Başımla ben de onu selamladım. Kafe boştu. Cam kenarında bir yere oturdum.

"Ne istersiniz küçük hanım?" Diye sordu.

"Kahve alayım." Dedim gülümseyerek.

"Tabi, hemen." Dedi onaylayarak. Daha sonra önlüğünü çıkardı ve tezgahın arkasındaki kapıya doğru bağırdı:

"Oğlum, küçük hanıma bir kahve getir. Benim dışarıda işlerim var. " Dedi. Bana gülümseyip kafeden çıktı.

"Tamam baba!" Diye söylenerek tezgahın arkasından bir genç çıktı. Kıkırdadım. Sonra bana baktı ve utanarak ensesine attı elini. Çok şirin görünüyordu. Gülümsedim.

"Bol köpüklü olursa sevinirim." Dedim gülümseyerek. Gülümsedi ve:
"Hemen!" Dedi. On dakika geçtikten sonra elinde iki kahve ile geldi.
Sonra birini önüme koydu. Daha sonra bana dönüp:

"Rahatsız olmazsanız oturabilir miyim?" Dedi ciddiyetle. Ona sandalyeyi işaret ettim ve o da oturdu. Kahveden bir yudum aldım ve ona döndüm:

"Efsane olmuş." Dedim. Gülümsedi ve:

"Afiyet olsun küçük hanım." Dedi.

"Azra." Dedim sessizce. Anlamayarak bana döndü.

"Ha?" Dedi merakla.

"İsmim Azra." Dedim gülümseyerek. Kafasıyla onayladı ve:

"Ben de Yalın." Dedi. Gülümsedim.

"Nerelisin, seni daha önce hiç buralarda görmedim?" Dedi. 'Aslında ben beş sene sonrasından geliyorum, geri gideceğim' diyemeyeceğime göre:

" Yeni taşındım." Dedim. Onaylayarak başını salladı ve:

"O zaman hoş geldin!" Dedi sevinçle. Bende kafamı salladım onaylarcasına.
Yalan...
Ona yalan söylemiştim. İstemeyerek yapmıştım bunu.

"Peki okuyor musun?" Dedi gülümseyerek.

"Aslında üniversiteye hazırlanıyorum ama ara verdim bir süreliğine."

Gökyüzündeki Tek Yıldız (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin