Yeni Öğrenci(ler)

65 12 10
                                    

Pencereme vuran yağmur damlalarının sesiyle uyandım.Tüm gece doğru düzgün uyuyamamış olduğumdan gözlerimi açmakta zorlanıyordum.En iyisi biraz daha yatmaktı.Yataktan sarkan battaniyeyi üzerime çekip diğer tarafa dönmüştüm ki annemin sesini duydum

"Hilal,hadi kızım kahvaltı hazır kalk artık."

Kahvaltı için sıcacık yatağımdan kalkmak mı? Tabiki hayır.Kafamı iyice yastığa gömdüm ve boğuk bir şekilde anneme seslendim

"Ben yemicem anne."

"Kızım olmaz gel hadi.Hem sen okula gitmicek misin bakıyım?"

"Ne okulu yaa"

O anda hatırladım bugün sömestr tatilinden sonraki ilk okul günüydü.

"Hayır ya,bugün daha pazar değil mi? Bu kadar hızlı bitmiş olamaz."

"Şaşırma faslın bittiyse in artık aşağıya."

Hemen komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım.

08.00

İnanmıyorum,çok geç kalmıştım.Yarım saat sonra ders başlıyordu ve ben henüz yataktan bile çıkmamıştım.Bu gerçeği farketmemle yüzümü buruşturmam bir oldu.Hızlı bir şekilde kalkıp banyoya daldım.Çıktıktan sonra okul kıyafetlerimi üzerime geçirdim ve saçımı bile taramadan çantamı alıp aşağı indim.

"Sonunda gelebildiniz küçük hanım.Hadi şimdi sofraya otur da gitmeden anne kız güzel bir kahvaltı edelim."

Aslında annemin bugün şirkette olması gerekiyordu evde olması şaşırtıcıydı,ayrıca Sevgi Sultan da ortalıklarda görünmüyordu.Normalde beni onun uyandırması gerekiyordu.Bir gariplik vardı ama şuan bunu sorgulayacak zamanım yoktu.

"Annecim sen saatin farkında değilsin heralde,bu zamana kadar beni uyandırmadığına göre cidden farkında değilsin."

Bu sırada kapıya yöneldim ve ayakkabılarımı giymeye başladım.

"Kızım daha 1 saat var,yetişirsin acele etme."

"Annecim,canım benim saat sekiz buçuka geliyor.Ne bir saati."

"Hay allah,saatim durmuş.Özür dilerim birtanem.Ben de Yağız neden erken çıktı diyordum.Hadi sen daha fazla oyalanma ve okulda bir şeyler yemeyi sakın ihmal etme."

"Tamam annem,merak etme."

Yanağına bir öpücük kondurup hızlı bir şekilde çıktım.Yağmur azalmış olmasına rağmen hala devam ediyordu ve hava oldukça soğuktu.Aceleden şemsiye almayı bile unutmuştum.Üzerimdeki hırkanın fermuarını çekip kapşonunu başıma geçirdim.Ardından koşmaya başladım.

Okul evimden çok uzakta değildi.Bu yüzden yürüyerek gider gelirdim.Genelde çocukluk arkadaşlarım Beril ve Akın bana eşlik ederlerdi.Evlerimiz birbirine yakındı.Ama sanırım bugün beni beklememişlerdi.Doğrusu şu anda Beril'in beni bin defa aramış olması gerekirdi ama telefonum hiç çalmadı,ya da ben öyle sanıyordum.

Okula adım atar atmaz koşmayı durdurdum ve hızlı bir şekilde sınıfa çıktım.11.sınıfların katı en yukardaydı bu yüzden nefes nefese kaldım.Sınıf kapısına geldiğimde kapşonumu çıkarıp çabucak saçlarımı düzelttim.Hoca çoktan derse girmişti.Saate baktım ve dersin başlamasının üzerinden on beş dakika geçtiğini farketmemle gözlerimi devirdim.Derin bir nefes alıp üç kez kapıyı tıklattım.

O an aklıma bir soru takıldı.Neden her seferinde şu kapıyı üç kez tıklatıyorum?Hatta bunu herkes yapıyor.Sanki iki kez tıklatsak duymayacaklar,dört kez tıklatsak da gereksiz gürültü yapıyormuşum gibi geliyodu bana.Sanırım bu en makul cevap.Yine saçma sapan bir soruya takılmıştım ve saniyeler içinde yeterli bir cevap bulmanın mutluluğu ile kocaman gülümsedim.Ne kadar da ufak ve saçma şeylerden mutlu oluyorum.Herneyse.

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin