KURUYAN YAPRAK ~ 3

49 5 0
                                    

Yağmur ve fırtına yüzünden sırılsıklam olan saçlarını sıkarak biraz olsun kurulanmak için hızlıca büyük cam kapıyı açtı. İçeriye girdiğinde en sevdiği kokularla karşılandı. Kitap ve çay kokusuna bayılıyordu. 
Doğruca her zaman ki masasına gitti. Boş olduğunu görünce vakit kaybetmeden çantasını bıraktı. Kalın ceketini omuzlarından çıkarıp sandalyeye astıktan sonra oturdu.
Burnuna dolan kokuyu bir daha özümsemek isterken gözlerini kapatarak gülümsedi. Yalnızlığı seven biri olmasına rağmen o an birdenbire aklına gelen sözü çok severdi Bahar. “Çayın kalabalıkla arası iyidir; muhabbeti kuvvetlidir…
Oysa kahve ya yalnızlık ister ya da sevgili.”
Çoğu zaman çayını tek başına içtiği için bu sözün anlamını pek de düşünmemişti doğrusu.
Henüz gözlerini açmamıştı ki tam karşısında birinin durduğunu yüzüne vuran gölgeden hissederek gözlerini açtı. Karşısında Mehmet abiyi ya da çalışanlardan herhangi birini görmeyi bekleyebilirdi. Fakat kesinlikle geçen hafta geldiklerinde karşılaştığı adamı beklemiyordu. İsmini aklından çıkarmamıştı. Fakat adamla doğru düzgün bir tanışmışlıkları yoktu.

" Yine karşılaşır mıyız demiştim hatırlıyor musun Bahar?"

Bahar adamın adını unutmamış olmasına mı, o akşam söylediklerini tekrarlamasına mı yoksa iyi ayrılmamalarına rağmen tekrar içten davranmasına mı şaşırsa bilemedi o an. İsimlerini öğrendikleri an siz olmaktan çıkmıştı her ikisi de. Bu nedenle adamın ismiyle hitap etmesini yadırgamadı.
Adama bir cevap vermediğini fark edişiyle onun teklifsizce karşısındaki sandalyeye oturuşu eş zamanlı olmuştu. Kaşları hızla çatılırken bir şey söylemek belki biraz bağırıp çağırmak için ağzını açmıştı ki servis için yanlarına garsonlardan biri gelmiş, ona sorma gereği bile duymayan adam her ikisi adına da sipariş vermişti. Eh, diye düşündü Bahar. Şimdi zıvanadan çıksam kim bana haksızsın diyebilir?

Sandalyesini masaya yaklaştırdı. Kollarını masanın üzerinde kavuşturup yüzünde kocaman ama sahte bir gülümsemeyle adama baktı.
" Pardon ama ne yaptığınızı sorabilir miyim? " diye sordu kısık ama sert bir tonda.

Adamın kaşı meydan okurcasına kalktığında Bahar'ın gözleri istemsizce birkaç günlük olduğunu tahmin ettiği sakallarla çevrili yüzünde, fazlasıyla biçimli burnunda ve uzun kirpiklerle çevrili gözlerinde dolandı.
" Bence sen bunu zaten biliyorsun? "
Bahar'ın gözleri atagün cüretkarlığı karşısında irileşirken dudaklarını birbirine bastırdı.
Kendini tutmaya çabalayarak " Lütfen masamdan kalkar mısınız? " diyerek sakinliğinin son demlerini kullandı.

Bu defa meselenin uzamasını engelleyen şey iki çayın masaya gelişi olmuştu.
" Sanırım yanlış anlaşıldım. " diyen adam eliyle etraftaki dolu masaları gösterirken gözlerini Bahar'dan çekmemişti.

" Olabilir. Yine de izin almalıydınız ve bu sizi haklı göstermez!"

" İsmimi daha önce söylemiştim sanıyorum. " diyerek sizleri kaldırmak istediğini kendince vurgulayan Levent'e umursamaz bir bakış atarak omzunu silkti.

" Hatırlamıyorum. Doğrusu aklımdan tamamen çıkmış. "

Adamın gözlerinde parlayan şeyin kibir mi yoksa kendine güven mi olduğundan emin olamasa da sözlerinin bakışlarında saniyelik bir değişim yarattığını görebilmişti.

" Tamam. " diyen Levent ellerini havaya kaldırırken gülümsedi. " Çayımı içtikten sonra seni tamamen rahat bırakacağım küçük hanım. Senin için sorun olur mu? "
Bahar bu soruya cevap vermeyerek tekrar omzunu silkti. " Hem ne derler bilirsin "Çayın kalabalıkla arası iyidir; muhabbeti kuvvetlidir…
Oysa kahve ya yalnızlık ister ya da sevgili. " "

BAZEN BAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin