Düşünceler, düşünceler

58 4 0
                                    

Düşünceler, Düşünceler

 Bir kaç gündür huzursuz, mutsuz, asabiydim. Kafese konmuş kuş gibi hissediyordum kendimi. Bu ruh halinden nasıl kurtulurdum biliyordum. Plan yapmıştım. Kafamda her şeyi biçip tasarlamıştım. Nil' e attığım tokat yüzünden babamla da tartışmıştık. Galiba hanımefendi olayı kendi lehine anlatmıştı. Ben ise boş kalmayıp onun yaptığı, söylediği şeyleri anlattım. Sonuç... Sonuç ise aldığım bir cezaydı. Bir haftalık arkadaşlarla görüşmeme cezası gibi bir şey. Telefon hariç tüm teknolojik aletlerden de mahrum bırakılmıştım. Ben bunlardan şikayetçi değildim. Kahretsin. Kadın gelmiş tüm hayatımın içine etmişti. Lanet kadın nasıl olduysa, nasıl anlattıysa artık babam ona inanmıştı.

 Ne suçum var ki benim? Küçük bir tokat işte büyütülecek bir şey yoktu ki. Bu bir haftanın sonuna gelmiştik. Evet dayanmıştım. Bu bir hafta boyunca babamla pek fazla konuşmamış, Nil ile karşı karşıya gelmemeye çalışmıştım. Babam bana ilk defa inanmıyordu. Bunun sonucunda ben kırılmıştım. İştahımda kesilmişti. Ayrıca gözaltlarımda ki mor halkalar biraz daha genişlemişti. Niye mi? Geceleri uyuyamıyordum da ondan. Üzüntüden çökmüş durumdaydım. Biraz uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Bu tür şeyleri yaşamadığımdan bunu nasıl atlatacağımı bilmiyorum. Diyeceksiniz ki neden bu kız bu olay yüzünden çöktü, saçmalık! Bu kadar da olmaz gibisinden mesela. Ben annemin üzüntüsünden sonra başka böyle bir olay yaşamamıştım ki hemen ağlamayayım. Bu yüzdendi bu sıkıntılarım. Evet kendimi tozpembe hayallerime, yalanlarıma inandırmışım.

 Neyse. Şu anda bildiğim kendimi başka şeylerle oyalayıp, kandırmaktı. Kafamı dağıtmalıydım. Ah ne de acı ama! İnleyip saçlarımı çekiştirdim. Sıkıntılı olduğumda kendime zarar veren bir yapım da var. Hayır mazoşist falan değilim. Bulunduğum durum sıkıntılı bir problem...

 Ölüm kurtuluşum olurdu. Anneme kavuşabilirdim belki de fakat kendime söz vermiştim annem için. Annem gittikten sonra ona dağılmadığımı, güçlü bir kız olduğumu gösterip, mutlu olmasını istemiştim. Onun için ve babama Nil' e gerek olmadığını göstermek için. Bu kadar yeter doğrusu. Fazla düşünmek zararlı. Kötü bir haftaydı geçti. Bitti. Kendime stres yapmamalıydım.

 Aklım karışmış halde etrafıma bakındım. Ne yapacağımı unutmuştum. Duş almam gerekiyordu. Kirli hissediyordum. 

 Ayağa kalkıp gerindim. Vücudum ne kadar kasılmışsa artık bir o kadar rahatlamıştım. Daha önce düzeltmeye çalıştığım saçlarımı dağıtıp tokamı kutumun üstüne bıraktım. Banyoya girdim ve küvetin soğuk suyla dolmasını sağladım. O sırada bedenimi örten ve saklayan kumaşlardan kurtuldum. Kapıyı kilitledim. Olası bir ihtimale karşı kapı açılırsa. Şampuanımla soğuk suyu köpürttüm. Şimdi hazırdım. Alışmak için hep kendimi suya yavaş yavaş bırakıyorum sürekli. Bu sefer de öyle oldu. Soğuk bedenimi ağır bir şekilde ele geçirdiğinde gevşemeye başlamıştım. Sıcakta iyi gelmişti. 

 Soğuğu severim zaten. Her zaman kış aylarını severim. Buzu severim. Soğuk olan herşeyi severim. Yağmur yağdığında izlemeyi, yağmur damlalarını hissetmeyi...

 Bedenimi tamamen ıslatmak için suya daldım. Nefesimi tutmuştum. Düşüncelerimi suyun altında serbest bıraktım. Yalnız değildim. Bir sürü düşünce vardı. Şimdiden hayaller kurmuştum bile. Nefesim yavaş yavaş tükeniyordu. Küvet derindi. Dipteydim. Bu yüzden saçlarımın uçuyormuş gibi bir görünümü vardı. Nefesimi son zerresini de tükettikten sonra daldığım sudan geri çıktım. Hafiflemiş gibiydim. İyi gelmişti fakat biraz daha hafifleme ihtiyacı duydum. Tekrar daldım ve düşünmeye başladım.

 Şu Nil ile konuşan adamı düşündüm. Adamın ismini falan hatırlamıyordum. Çok zorlasam hafızamı ancak öyle bulabilirdim. Başım ağrıyor diye bu işi erteledim. Ne için istiyordu bu parayı? Nil istese tek isteğiyle bulabilirdi bu miktarı, hatta daha fazlasını. Bu kadın ne karıştırıyordu böyle? Ne işler peşindeydi Allah bilir.

 Kendimi fazla kaptırmış olmalıyım ki, boğulur hissine kapıldım.. Hemen sudan çıkmaya çalıştım. Başardım ama başımı çarptım. Tekrar üstümdeki yükten kurtulmak isterken fazla yüklenmiştim işte. Çarpmanın etkisiyle başımda oluşan ağrıyla acılarıma katkı da bulunmuştum. Alkış yok mu?

 Ne salaktım böyle? Of be of! Benimki de dert olsa! Çok olmasa bile sakar kızdım işte. Düz yolda takılmadan yürürdüm. Bu yetenekti işte. 

 Düşündüğüm şeylere tebbesüm ederek kafamdan uzaklaştırdım onları. Sonra kendime acımaya başladım. Ben böyle bir kızdım işte. Yüzündeki ifadeyle tezatlık oluşturan düşüncelerimin kurbanıydım ben. Yardım edin kafayı yemek üzereyim diye bağırmak istedim bir an.

 Duş işini de halletikten sonra hazırlanıp çıktım. Arkadaşlarımla buluşacaktım. Babama mesaj atıp dışarı çıktığımı belirttim. Hazırlanıp anahtarları alıp çantama attım. Telefon titredi. Bulut mesaj atmıştı. "Çıktın mı güzellik?" "Yoldayım :)." Mesajını attıp kafeye doğru ilerlemeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

O YAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin