Siyah!
Simsiyah!
Algılayabildiğim tek şeydi.Bilincim yerindeydi ama yeni yeni algılarım açılıyordu. Nerde olduğumu bilmiyordum ama bir rüya olamayacak kadar canlı, gerçek olamayacak kadar pusluydu.
Gözlerimi yavaş yavaş kontrol edebilirken bedenimi de yeni hissediyordum. Gözlerimi aralarken her şey bulanıktı. Bir kaç bedenin bana çarptığını hissettim. "Çekilsene be!" Kulaklarıma dolan yüksek ses irkilmeme ve gözlerimin birden açılmasına neden oldu.
Bir merdivenin başında duruyordum. Yanımdan bana çarparak yukarı çıkan insanların öğrenci olduğunu anlamak zor değildi. Sırtımı duvara yaslayıp daha az darbe yemeye çalışıyordum ki kolumu sıkıca kavrayan el hızla bedenimi savurdu. Ayaklarım birbirine girdi. Yüz üstü yere kapaklandım. Karanlık bir yerdeydik içeriyi sadece az önce açık olan kapıdan giren ışık aydınlatıyordu ve artık o da yoktu. Kollarıma dolanan eller sırtımı sertçe duvara vurdu. Canımın acısıyla ağzımdan bir inilti döküldü. Boğazımı kavrayan eller nefesimi kesmek istercesine sıkıyor, tırnaklarını saplıyordu. "Hayırdır güzelim yenisin buralarda galiba." Alaycı bir kız sesiydi. Kollarımı tutanların eğlenen gülmelerine bakılırsa onlarda kızdı.
"Korktun mu süt kuzusu." Gülüşmeler sinirimi bozarken boynumdaki ele kaydı gözüm, bileğinde kırmızı bir bıçak dövmesi vardı, renkli olmasına rağmen küçük olduğu için kötü durmuyordu. Anladığım kadarıyla temizlik eşyalarının bulunduğu bir odadaydık. Yan tarafımdakiler "Şşşt süt kuzusu" dediğinde kafamda zonklayan damarı hissettim. Dizimi önümdeki kızın karnına geçirdiğimde acıyla kıvranarak geri çekildi. Yanımdaki kızlar harekete geçmeye yeltendiklerinde sağ taraftaki kızı kafasını duvara çarpması için ittim. Kız inlerken sol tarafımdaki kız ne olduğunu anlayamadığım bir şeyi enseme geçirdi.
Gözüm kapandı, nefesim kesildi. Hepsi ayaklanmıştı. Ayağa kalkmaya çalıştığımda. Biri karnıma sert bir tekme indirdi. "Adam olacaksın kızım."
Elimin üstünde bir yanma hissettim ve sıcaklık... "Bırak! Ne istiyorsun. Bırak!" Önümdeki kız elindeki şırınganın pompasına basıp bir kısmının fışkırmasına neden olduktan sonra karnıma dizini bastırıp koluma yöneldi. "Defne yapayım mı?" Bu kız tırnaklarını boynuma geçiren kızdı. Anladığım kadarıyla Defne çetelerinin başlarıydı. Elimle ilgilenen Defne onaylarcasına kafa salladı."Hayır Hayır! Bırak! Ne o, niye yapıyorsunuz bunu." Damarımda dolaşan şey artık sadece kan değildi. Gözüm kararmaya başlarken üstümdeki kız ayaklandı. Elim hala acıyordu, kafamı sol omzuma doğru yatırdığımda Defne denen kızın elindeki bıçağı elimdeki çarpı işareti şeklindeki kesikten akan kana sürüyordu. Bıçağın ucunda biriken kanı bileğindeki kırmızı bıçak dövmesine bastırdı. Bıçağın ucundaki kana kendi kanıda eklenmişti. Yavaş yavaş kendimi kontrol edemezken görüntüm bulanıklaştı ve kendimi karanlığın kollarına bıraktım.Gözlerimi araladığımda aynı yerdeydim. Bir süre kendime gelmek için beklemeye karar verdim. Vücudumdaki keskin acılar daha netti. Şakaklarımdan aşağıya inmiş olan kanın kuruluğu tenimi sıkıyordu. Birden kapı açıldı koridordaki ışık sanki bunu bekliyormuş gibi içeriye doldu ardından da tiz bir çığlık. Yanıma siyah saçlı kızıl gözlü güzel bir kız çömeldi. Bir elini başımın altına koydu diğer eliyle hafifçe yanağımı tokatlıyordu. "Hey! Hey kendine gel." Endişesi rahat anlaşılıyordu. Gören 10 yıllık arkadaşım sanardı.
Gözü karnımın üstündeki elime kaydı, elleriyle birden ağzını kapatıp sorular yöneltmeye başladı. " Kim yaptı bunu sana? Kimsin sen? Adın ne? Hangi sınıftasın? Bir yakının var mı?" Sesi endişeli ama çaresiz değildi, olgun bir kız olduğu belliydi. Telefonuyla bir şeyler yapıp kulağına götürdü." Abi, zemin kattaki temizlik odasına gel. Acil! Anlatırım sonra. Hayır ben iyiyim. Evet hadi." Telefonu cebine koyduktan sonra tekrar bir elini kafamın altına diğer elini yanağıma koydu."Adın ne?" Zar zor ağzımı açtım. Zorlandığımı anlamış olacak ki yanındaki şişeyi kurumuş dudaklarıma yaklaştırıp bir kaç yudum su içmemi sağladı. Tekrar beklentiyle gözlerime bakmaya başladı. Kısık ama anlaşılır bir sesle "İdil". Serbest dalış yapıp sudan çıkmış gibi ani bir nefes aldım. "İdil Işık" memnun olmuş bir ifadeyle "Bende Eylül. Eylül Karadağ" tatlı bir kızdı. Siyah bir pantolon siyah bir kazak ve siyah kot bir ceket giymiş, ayağında da siyah mat botlar vardı. Kıyafetlerinin ve saçının aksine teni beyazdı, benim gibi. "Eylül!" sert ama tatlı sesin sahibi kapıda belirdi. Sesi kadar sert, soğuk ama çok güzeldi. Kaslıydı ama kilolu gözükmüyordu, dağınık siyah saçları sert ve kemikli yüzünün aksine pamuk kadar yumuşak gözüküyordu. Dudakları dolgundu, burnu hatları gibi keskin ve düzgündü. Kızıl gözleri alevi taşıyordu, kirpikleri uzundu."Abi yardım et kızcağazı fena hırpalamışlar, bir hastahaneye götürelim" gözlerini üstümde gezdirdi. "Abi hadi." Eylül ayağa kalkıp beni gösterdi. Yanan gözlerin sahibi birkaç adım atıp hiç zorlanmadan beni kucağına aldı. Aydınlık koridora çıktık, Eylül kapıyı kapattı. "Anıl! Ver lan kızı!" Yanan gözlerin sahibi duraksadı, arkasına döndü. Bu açıdan daha net görebiliyordum yüz hatlarını. "O benim.." kaşları havalandı. "Kardeşim o benim. İdil iyi misin abim?" Sağ tarafa kafamı çevirdim. O benim abim falan değildi ve.. ve yanında Defne'nin çetesi vardı. İsminin Anıl olduğunu öğrendiğim alev gözlü çocuk bana döndü, gözlerimi ona çevirdim. Abim olduğunu iddia eden çocuk yaklaşmaya başlamıştı, o benim abim değildi hiç bir şeyim değildi, beni ona vermezdi dimi, veremezdi, vermemeliydi.
"Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum Cenk." Sorar gözlerle abim olduğunu iddia eden çocuğa bakıyordu Anıl. Cenk denen çocuk iyice yaklaşmıştı, konuşamıyordum zaten insanları zor seçiyordum, yarı baygındım. Anıl yavaşça beni kucağından indirdi, ayakta duramıyordum ve ağlamak istiyordum, kim bilir neler yaparlardı bana. Düşmeyeyim diye kollarını belime sarmıştı, sırtım kaslı göğsünün üstündeydi kafam geri düşmüş sağ göğsüyle omzu arasında duruyordu. Cenk ve Defne'nin grubu -ki anladığım kadarıyla Cenk de bu grupta- pis pis sırıtıyordu. Beni mahvederlerdi, bana işkence ederlerdi. Bir de bu gün yaptıkları... İnanmamalıydı onlara, inanmamalıydı. Hayır! Hayır beni veremezdi onlara, veremezdi.
Veremezdi!
Merhaba arkadaşlar bir
bölümün daha sonuna geldik.
Umarım beğenmişsinizdir
Oy ve yorumlarınızı
bekliyorum.
Okundukça yazılacaktır.
Sizi seviyorum.😊Instagram= wattpad_andac
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Andaç
Teen FictionArabanın kaputuna sertçe ittirdi ve üzerime yürümeye başladı. Tek hamlede tişörtünden kurtuldu ve kaslı vücudunu sergiledi, gerçekten dikkat çekmemesi imkânsızdı. Elleri yavaşça kemerine gitti, gözlerim fal taşı gibi açılırken kemerinden kurtuldu...