xBu benim ilk kitabım bu yüzden profesyonel şeyler beklemeyiniz ve kusurlarımı mazur görünüz.x
İyi okumalar
°•°
Harry, yaşına göre ufak tefek ve zayıf olsa da, son yılda birkaç santim uzamıştı. Ama kuzgun karası saçları her zaman nasılsa öyleydi: Ne yaparsa yapsın inatla dağınık kalıyordu. Gözlüklerinin arkasındaki gözleri aynı Hogwarts'ta iksir öğretmeni olan annesinde olduğu gibi parlak yeşildi ve bu, Harry'i seherbaz babasından ayıran tek özelliğiydi.
Harry, aynı babası gibi Quidditch'i çok severdi ve Gryffindor'da arayıcı olarak oynuyordu. En sevdiği ders, doğuştan beri bir yatkınlığı olduğu karanlık sanatlara karşı savunma idi ama hemen arkasından iksir geliyordu. Karanlık sanatlara karşı savunma da olduğu gibi iksir dersine de bir kabiliyeti vardı ve hatta Harry, Lily'nin en iyi öğrencilerinden biriydi.
°•°
Godric's Hollow'da son derece sıradan bir gündü. James yine sabah kahvaltısından sonra işe, Lily ise Harry'nin 4. sınıf ders kitaplarını almak için Londra'ya gitmişti. Harry de arka bahçede kızıl saçlı arkadaşı Ron ile birlikte Quidditch oynuyordu.
"Hadi ama Ron! 5. kez golü kaçırdın."
"Açken oynayamadığımı biliyor olmalısın!"
Bunun üzerine Harry yere indi ve eve girdi, peşinden de çok aç bir Ron onu takip etti. Dağınık saçlı çocuk buzdolabının kapağını açtı ve içinden akşam yemeğinden kalan tavuk kızartmasını çıkartıp muggle yöntemiyle ısıttı. Daha sonra ise iki bardak çıkararak içlerine balkabağı suyu doldurdu ve sonra beraber masaya oturdular. Yaklaşık yarım saat sonra ikisi de doymuştu. Ron neredeyse uyuyordu ki şömineden gelen ses ikisini de oturdukları yerden zıplatarak korkmalarına neden oldu. Harry hemen kalkarak şöminenin yanına gitti. Şömineden arayan kişi Sirius'tu.
"Harry hemen sen ve Ron'un Kovuk'a gelmesini istiyorum, hemen!"
"N'oldu Sirius? Sirius! SIRIUS!"
Sirius kapatmıştı. Ron ve Harry birbirine baktı ve sözsüz olarak Kovuk'a gitmekte anlaştılar. Önden Ron ve arkadan da Harry şömineden Kovuk'a gittiler.
°•°
2 saniye aralıklarla ikisi de Kovuk'a ulaşmışlardı. Sirius, Lily ve Weasley ailesi orada bekliyordu. Lily koşup tek oğluna -karnında bulunan hariç- sarıldı ve saçlarını karıştırdı. Harry annesinden ayrılarak onun zümrüt yeşili gözlerine baktı ve gözlerinden akmak üzere olan parlak gözyaşlarını gördükten sonra ne olduğunu sordu.
"Artık ne olduğunu söyleyecek misiniz yoksa sabaha kadar bekleyecek miyiz?"
"20 kişilik Ölüm Yiyen ordusu Azkaban'dan kaçmış ve kimseye ait bir iz yok. Artık hiç bir yer güvenli değil ve siz ikinizin orada öyle tek başınıza kalmanıza izin veremezdik." dedikten sonra Molly'e onay almak istercesine bir bakış attı ve Molly'de hızlı hızlı kafasını yukarı aşağı doğru salladı.
"Azkaban'dan şuana kadar kimse kaçamamıştı, vay canına!" dedi Ron.
"Evet haklısın, bu ilk kez oluyor." geldi Sirius'un sesi.
"Peki sen niye ağlıyorsun anne?"
"B-Ben ağlamıyorum s-sadece baban kaçan Ölüm Yiyenleri arayan Seherbaz grubuyla beraber az önce yola çıktı." dedikten sonra ağzından küçük bir hıçkırık kaçtı.
Harry şaşırmıştı çünkü babası daha önce hiç bu kadar tehlikeli bir görevde yer almamıştı. Ayrıca daha önce böyle bir olay da yaşanmamıştı. Harry bir elini saçından geçirdi. Babasının dönmesini beklemekten başka bir çare yoktu. Daha sonra haber vermeye gelen Sirius bakanlığa geri dönmek için ayrıldı. Yarım saat sessizlik içinde geçtikten sonra şömineden James belirdi. Ter içinde bir James salonun ortasına doğru yürürken Lily koşarak James'in boynuna atladı. Sarılması bitince Lily, James'in yüzüne endişeli bir bakış attı. Daha sonra ise James konuşmaya başladı.
"Bakanlık neredeyse 1 saattir her yeri arıyor ama hiç bir sonuç çıkmadı. Ayrıca yoldaşlığı tekrardan toplamamız gerektiğine dair Dumbledore'dan bir mektup aldım. 2 saat içinde herkesin karargâhta olmasını istiyor.
"James a-acaba bunun kim- olduğunu-bilirsin-sen ile bir ilgisi olabilir mi? Y-Yani biliyorsun kehanet çıktığından beri ondan hiç bir iz yok ve o geri gelmiş olabilir mi?" bitirdi Lily'nin titrek sesi.
"Bilmiyorum Lils, ama eminim Dumbledore bütün bu soruları cevaplayacaktır" dedikten sonra Harry göz bebekleri büyüyerek konuştu.
"Kehanet mi? Kim-olduğunu-bilirsin- mi? Merlin aşkına anne ne diyorsun?"
"Bunu sonra konuşuruz canım sen burada kal ben babanla birlikte arama grubuna katılacağım."
"Lils saçmalama sen de ben geri gelene kadar burada kalacaksın." Yanıtladı James'in sert ama üzgün sesi.
"A-Ama -"
"Hayır dedim Lils konu kapandı." Bunu dedikten sonra James şömineye gitti ve oradan ayrıldı.
Bölüm Sonu Notu: İlk bölüm nasıldı? Sanki biraz kısa? Kısa bölüm sevmeyenler için bölümleri daha uzun yapacağım. Hatta şimdiden, neredeyse 2K kelimelik 2 bölüm var. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Harry Potter AU
FanfictionYa Voldemort, Harry'nin ailesini öldürmeseydi? O zaman da her şey yolunda gider miydi? || Harry Potter AU || #1 harmione #1 lanadelrey #5 drarry #6 magic 7k♡