Bölümü ben ( CaramelSause ) yazdım çünkü tam bir işsizim ve sizin yazarınız bölüm yazmak için fazla meşgul.
"Lying to herself 'cause her liqour's top shelf."
Annesi için yapabileceği bir şey yoktu. Ellerini sımsıkı, hiç bırakmayacak gibi tuttu. Diyebildiği tek şey "Özür Dilerim!" ve "Seni Seviyorum!" oldu. Lily'nin konuşacak gücü ve zamanı yoktu. Yapabildiği sadece zor bir gülümseme oldu. Son kez oğluna baktı ve kafası Harry'nin kucağına düştü, eli gevşedi. Harry daha önce atmadığı kadar güçlü bir çığlık atarak annesine sarıldı. Bu olmuş olamazdı. Az önce annesini kaybetmişti. Gözlerinin önünde annesini öldürmüşlerdi. Hiçbir şey yapamamıştı kurtarmak için. Yarım saat kadar annesinin başında ağladıktan sonra aklına babası geldi. Ona haber vermeliydi, birilerine söylemeliydi, "Bari bunu yapayım." diye düşündü.
Aklına ilk gelen babasına şömineden ulaşmak oldu. Zorlukla annesinin elini bıraktıktan sonra ayağa kalktı. Arkasına bakmadan şömineye gitti ve Uçuç Tozu'nun bir kısmını avuçladı. Avucunun içindekilerin birazı avucunun içinden kayıp yere, diğer kısmı da şömineye düştü. Yeşil alevler oluşunca, kafasını içeriye soktu. Babasının ofisini görünce etrafa baktı ve babasıyla göz göze geldi. James de onu görünce yüzü değişti. Bir şeylerin ters olduğunu hissederek oğluna döndü. Yanında Sirius da vardı.
"Ne oldu Harry? Bir sorun mu var?" James tedirgin olarak sordu. Harry ise derin bir nefes alarak konuştu. Gözyaşlarını geldiği yere göndermeye uğraşmıyordu.
"H-Hemen buraya gelmelisin. Lütfen, baba, hemen gel." Harry bunu dedikten sonra kafasını şömineden çıkardı. Annesinin yanına geri döndü. Tam yere oturmuştu ki cisimlenmenin tanıdık sesini duyarak irkildi ama o tarafa bakmadı. Babasının ve Sirius'un koşarak geldiğini hissediyordu. Lily'i gören James dizlerinin üzerine çökerek ilk birkaç dakika tepki vermedi. Ardından Lily'e hıçkırarak sarıldı. Harry, başının döndüğünü hissediyordu. En son gördüğü Sirius'un ıslak yüzü oldu.
°•°
Kendine geldiğinde salondaki koltuktaydı. Koltuktan doğrulunca hemen annesinin olduğu yere döndü ama artık orada değildi. Etrafa bakınca Sirius, Remus ve Tonks'u gördü ama babası salonda yoktu. Ayağa kalkınca başının döndüğünü hissetti. O sırada Remus yanına gelerek ona oturmasını söyledi. Kendisi de yanına oturdu. Harry kimsenin suratına bakamıyordu. Hem onların yaslı hallerini görmek istemediğinden, hem de kendisinde bunu yapabilecek bir cesaret bulamadığından.
James, başını ellerinin arasına almış bir şekilde oturuyordu. Sirius ve Remus ise onun yanında kederine eşlik ediyordu. Harry bir anda ortama gerçekten ait değilmiş gibi hissetti. Ayağa kalktı ve arkasına bile bakmadan odasına gitti. Arkasından ona orada oturması için seslenen birileri oldu mu onu bile bilmek için fazla dalgındı.
Odasına gidip kapıyı zorlukla kilitledikten sonra yatağına gitmek için bile uğraşmadı. Kapının arkasına çöktü ve daha yeni dinmiş gözyaşlarını akmamaları için zorladı. Her şeyin suçlusu kendisi iken bundan şikayet etmeye hakkı yoktu.
Kafasının içinde gerçekten bin bir türlü soru dönüyordu. Acaba sebep olduğu bütün bu şeyler yüzünden babası ondan ne kadar nefret edecekti? Yoksa odadan ayrıldığında aslında bütün bunların Harry'nin suçu olduğunu hakkında mı düşünüyordu? Olabilirdi.
Harry'i bunları düşünmekten alıkoyan şey ise alnındaki yara izinin yanarmışcasına acımaya başlamasıydı. Eğer Voldemort biraz sakinleşebilseydi her şey daha iyi olurdu. Yapabileceğinin en iyisinin yatıp yara izinin biraz normale dönmesini beklemek olduğunu biliyordu ancak buna rağmen yerde oturduğu yerden kıpırdamayıp gözlerini kapattı. Voldemort'un bile Harry'i ona getirip cezasını vermedikleri için kızgın olduğunu düşündü. Kendisi bunu o anda hak ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carmen | Harry Potter AU
FanfictionYa Voldemort, Harry'nin ailesini öldürmeseydi? O zaman da her şey yolunda gider miydi? || Harry Potter AU || #1 harmione #1 lanadelrey #5 drarry #6 magic 7k♡