25. Bölüm

1.6K 105 44
                                    

 Hermione

ŞAK!

Hortkuluğu yok ettikten birkaç saat sonrasıydı. Hermione Draco'yu teselli ettikten sonra serinleyen akşamla birlikte herkesin içini ısıtması için kazanda çorba yapıyordu. Çadır şiddetle esen rüzgarla sarsılıyor gibiyse de büyülerle sabitlenmişti. Yine de esen rüzgarın içinde cisimlenme sesini duymamak imkansızdı. 

Kırç kırç kırç....

Harry yıldırım hızıyla doğrulup asasını kavramıştı. Draco hemen ayağa kalkıp çadırın önüne doğru ilerledi. Hermione de arkalarından gelirken kalkan büyülerini mırıldanıyordu kendi kendine hatırlatmak için. Artık bu bir alışkanlık olmuştu. Kaçak hayatı yaşamanın en önemli kuralı temkinli olmaktı. Zaten peşinizde sizi öldürmek isteyen bir ton kişi olunca paronayaklığın getirilerinden biri de aşırı dikkatli olmaktı. 

Draco bu esnada sihirli sözcükleri mırıldanarak kendine hayal bozan büyüsü yaptı. Oldukça başarılı bir hayal bozan büyüsüydü... Hermione etkilenmeden edemedi. Harry'nin ise Görünmezlik Pelerini'ni sırtına geçirdiğini gördü. Harry'nin başı pelerinin altında kaybolmadan önce Harry ona "Burada kal, burayı kolla..."  gibi bir cümle söyledi ağzını oynatarak. Çatışmada arkada kalmayı sevmiyordu ama iki oğlan çoktan çadırın girişine koştuğu için birileri de burayı kollamalıydı. 

Hermione sırtını çadırın girişine verip asasını öne uzattı tetikte bir biçimde. Ama duyduğu ses beklenmedikti,

 "Ron?!"

Harry'nin ne dediğinden ziyade şaşkın bağırışı Hermione'yi harekete geçirmişti ve koşarak dışarı çıktı. Ron ise elinde sırt çantasıyla nefes nefese bir halde onların karşısındaydı.

Ellerini havaya kaldırmıştı. "Sizi beklettiğim için üzgünüm...Gittiğim için de..."

Draco kendi üzerindeki kamuflaj büyüsünü bozarken Ron'un suratının aldığı ifade kesinlikle kayda değerdi...

 "Noluyor yav?!"

---------------------------------------------------

Draco'nun gelişini kısaca açıkladıktan sonra Ron koca bir kase çorba alıp yerken anlatmaya başladı, "Kellesine ödül konanları -bizim gibi- tabiri caizse avlayan gruplar türemeye başladı. Benimkiler biraz aptaldı o yüzden onları Stan Shunpike olduğuma ikna ettim. Kızıl saçlar akla bir Weasley'yi getiriyor tabi ki. Arananlar listesinin tepesindeyiz elbette, Harry. Ama..." dedi şüpheli biçimde Draco'ya bakarak "...Malfoy bu listede yoktu." 

Draco kaşlarını çatarak Ron'a baktı, "Buraya gelmek için yardım aldığım kişi muhtemelen bunu ayarladı." dedi Snape'in muhtemelen onun Potter'ın peşine düştüğü yalanını söylediğini düşünüyordu. Ya da en azından umuyordu. 

"Ayrıca sen ortada yokken bir silah getirdim ve bir hortkuluk yok ettik. En azından ben dostum saydığım kişileri yarı yolda bırakacak kadar kalleş değilim, Weasley."

Ron suratı öfkeden kıpkırmızı olmuş biçimde ayağa kalktı. "Buraya geri dönmek için neler yaptım biliyor musun?!"

"Hayır bilmiyorum! Ama en başta onları terk etmesen geri dönmen de gerekmeyecekti!"

Harry neredeyse burun buruna gelen ikisinin arasında girerek onları iki zıt tarafa itti. "Yeter!" diye gürledi.

"Onları uyarmak için geri döndüm. Ve elbette pişman oldum. Ama en önemlisi Tabu. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in adını telaffuz edenlerin üzerindeki tüm büyüleri kıran bir efsun yapıldı. Ve adını sesli söyleyenler Harry ya da Kingsley gibi direnişin önemli ayaklarından olan kişiler olduğu için birçok kişi böyle yakalandı. Onun adını söylemediniz değil mi?"

Hermione şoke olmuş biçimde onlara baktı. İçinde yükselen korku dalgasını bastırmaya çalıştı.

Voldemort'a karşı alacağın bir zafer... demişti Harry Draco'ya.

ŞAK! ŞAK! ŞAK!

cisimlenme sesleri.

" PROTEGO MAXİMA! " diye çığlık atarken Hermione, ondan önce davranan dışarıdaki ses çoktan çadırlarına bir büyü göndermişti. 

"Expulso!"

Her şey karardı.



Dramione - ZorunlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin