Tre

30 5 8
                                    

Multimedia : Diana


7 yaşındayken yaz tatilinde bir değişiklik yapıp , buraya gelmeyip Türkiye'ye gitmiştik.Orda ilk defa Türk kahvesi içmiştim. Tadı gerçekten kötüydü ama bu benim içmeme engel olmamıştı. Çünkü ailecek oranın ünlü bir falcısına gitmiştik. Dil konusunda biraz sorun yaşasakta bir tercüman yardımıyla işi toparlamıştık. 

Olay bizim tercümana ihtiyacımız oluşu falan değildi. Olay Beril adlı , kısa boylu , cadaloz, çirkef falcının dediklerinin tutmasıydı dolayısıyla fala inanırdım. Burçlara ve tarota da inanırdım. Bunlara karşı ilgimin olması yeteneğim olması anlamına gelmiyordu. Gelseydi işi  ticarete döker ve Rockefeller ailesine rakip olurdum. Okuduğunuz üzere haftalık harçlığını bir hafta zor dayandıran ergenlerden biri olduğum için yeteneksiz bir budalanın tekiyim. Annem de inanır fal ve mistik şeylere.

Rehberlik öğretmeni benimle , gelecek hakkında düşüncelerimi öğrendikten sonra eve yollamıştı. Yani ne Biyoloji dersine girmiştim ne de İngilizce. Onun yerine eve erkenden gelip kendime Türk kahvesi yapmıştım.  Ardından Faladdin 'e atmıştım. Bakın size bir tavsiye veriyim. Bu tarz uygulamalar hiç bir boku bilmiyor. Sadece sizin moraliniz fare gibi yerlerde fink atıyorsa , moralinizi bir bite çevirir. Bu şekilde elalemin kafasında sürtten ,çılgın bitler gibi yükseklerde gezebilir. 

Attığı palavralar belliydi. Aşk hayatına güneş gibi doğacak . Para yağmurunda ıslanmayan yerin kalmayacak . Kariyerinde Everest'i  göreceksin. Bla bla bla .

( Umarın Faladdin beni dava etmez. kıfjfjwefj .)

Eğer Türkiye'ye tekrar gitme gibi bir durumumuz olursa o falcıya tekrar gidecektim. Ölmüş olsa bile o şıllığı hortlatıp falıma baktıracaktım. İşediği günahlar sayesinde öbür tarafta rahat edemezdi , büyük ihtimalle. Hortlattırınca ona bir iyilik yapmış olurdum hem.

Depresyon zulamı açmıştım. Yatağımın üstü bitmiş çikolata ve cips paketleriyle doluydu.Bütün sezonlarını bitirmiş olmam rağmen How I Met Your Mother 'ın finalinini izliyordum.Sağ elim patlamış mısırları ağzıma atarken , sol elimle de çikolatalı sütümü tutuyordum. Muhtemelen o münasip işi yaptığımı düşünüyordunuz. Sizi fesatlar. Yapmadığımdan değil ama onu burada anlatmayacağım.

Onun yerine başka şeyler anlatabilirim. Bakın sosyal biri olmadığımdn ötürü dışarlarda fink attığım anılarımı anlatamam. Ki tek ve en yakın arkadaşımın Diana olduğunu varsayarasak bu oldukça ironik. Yani hey belki de yaşadığım kasabanın en flörtöz kızı en yakın arkadaşıydım ve ev kuşunun tekiydim. 

Yıkıklığıma karşı boyun eğen Bay Fagus  'a- kendileri benim fesleğenim olur- bir bakış attıktan sonra tünediğim yataktan kalkmaya karar verdim. Uzun bir yolculuğa çıkacaktım. Kedinin enceğini kaybetse bulamayacağı ama huzurun depolandığı odamdan uzaklaşacaktım. 

Uyuşmuş UZUN bacaklarımla alt kata indim. Orada ne kadar oyalandım hiç bilmiyorum. Ama en son susadığımı hissetiğimde buzdolabında bulmuştum kendimi. Buzdolabında soğuk su sakladığımızdan değildi sadece neden mutfağa geldiğim unutmuştum.

Seyahatimi noktalandırdığım nokta yine huzur dolu odam oldu. Seyahat deyince aklınıza umarım Amerika turnesi ya da Dünya turu gelmesin. Bunu yapıcak param - durun bir dakika bunu yapıcak param var. Ama gel gör ki ruhum buna bütçe ayıramayacak kadar fakir. Hadi siz mahlukatları biraz daha oyalamak için yazdığım listeye bir göz atalım.

İnsanlar neden seyahat edemez ?

 1- Paraları yoktur.

2- Paraları vardı ama ruhları fakirdir.

EASIER  // LARRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin