Bts, Euphoria
Altından kalkamayacağın şeyler seni öldürürdü. Nefesini keser, hayatını sonlandırır ve bir şekilde biterdi. Peki ya ben neden hala yaşıyordum? Altından kalkabileceğim şeyler olduğundan mı yoksa güçlü olduğumdan mı? Belki de çoktan ezilmiştim.
Gözlerimi odamda aralayalı birkaç dakika oluyordu. Meydanda bayıldıktan sonra en son Jungkook'un beni kucakladığını hatırlıyordum fakat sonrası yoktu. Muhtemelen beni buraya getirmişti. Fakat kendisi ortalarda yoktu.
Kapı açılıp Jisoo içeri girdiğinde, uyandığımı görür görmez rahat bir nefes aldı ve "Uyandın mı?" dedi sevinçle. "Ben Jungkook'a haber vereyim-"
Hızla doğrulurken onu durdurdum. "Dur, gitme!" Kaşları usulca çatıldı ve gerileyerek bana baktı. Kaşları havalanmış dudakları anlamazca büzülmüştü. Cidden çok güzeldi. Hiçbir uğraşta bulunmasa bile.
"Neden?"
En yakın iki arkadaşımdan olmasına rağmen istemsizce sıkılarak gözlerimi etrafta dolaştırdım.
"Olanları bilmiyor musun?"
"Buraya gelince öğrendim," dedi sıkıntıyla ve beklentimin aksine kapıyı kapatarak yatağa yaklaşıp ucuna ilişti. "Bak Rosé, bence Jungkook'u suçlamamalısın."
Benim hayatım hakkında herkesin kararlar vermesi o an sinirimi bozsa da ses etmeden devam etmesini bekledim. İyiliğimi düşündüğüne emindim fakat benim hayatıma bu kadar müdahele olmasalar daha iyiydi. Örneğin, ben onun Jin'le ilişkisine bu kadar yakından şahitlik etmiyordum. Bizi bu duruma düşürdüğü için Jungkook'a ayrı sinirleniyordum. Her şeyi her ayrıntısına kadar düşünen adam, konu biz olduğunda devreye neden başkalarını sokuyordu ki?
"Hepsi salonda oturuyor. Jungkook cidden pişman. Aslında bu mevzuyu sana söyleyecekti ama sürpriz için birlikte bir şeyler seçmeye gidince Yoongi'ye söyledi. Yemin ederim, benim yanımda aradı. Ama Yoongi sana söylememiş ve hal böyle olunca işler birbirine girdi. Sen oyun olduğunu anlamadın, Jungkook da senin haberdar olmadığını."
Dudağımı ıslatarak derin bir nefes aldım. "Peki ya, neden bunu yaptı?"
Elleriyle saçlarını dağıttı.
"Deden yüzünden sana güvenmeyecekleriyle ilgili bir şeyler geveledi. Sanırım sana da koşulsuz şartsız güvenilsin istiyor. Hatta görüntüleriniz monitorda gösterildi. Şu an televizyon görüntülerinizle çalkalanıyor, internette senin için kampanya başlatılmış ve medya sallan-"
"Ne?" Dehşetle doğrulurken, hızla ayağa kalktım ve neredeyse koşar adım odadan ayrılıp merdivenleri indim. Son basamağı da indikten sonra salona vardığımda gözlerim etrafta dolaşmış ve koltuğa dizilmiş çocuklara aldırmadan televizyona ilerlemiştim. Gerçekten de bizim konuşmalarımız yayımlanıyordu. Fakat sorun şu ki, aleyhimize hiçbir şey yoktu. Hatta muhabirler bizi kolluyordu ve bu beni şaşkına uğratmıştı. Birden bire ne değişmişti ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood, sweat and tears ❧ rosékook ✅
Fanfiction"Ben bu ülke için her şeyden vazgeçtim! Ben, bu ülkeye sahip olduğum herkesi verdim. Şimdi de kendi canımı koyuyorum ortaya. Benden ne istiyorsunuz daha?" Jungkook, birkaç saniye öfkeden deliren kadına baktı. Hemen sonra eli kemerine iliştirdiği sil...