halsey, without me.
Sabah saatleriydi. Güneş, yavaş yavaş gökyüzüne yükselirken hafif esinti açık pencereden içeri uğruyor, tenime çarptıkça kolları arasına girdiğim bedene daha çok sokuluyordun. Kokusu hoştu ve üzerimde mayhoş bir his bırakıyordu. Üşüyen parmak uçlarımı üzerimdeki kapüşonlunun iplerine dolayarak burnumu göğsüne sürttüğümde, esneyerek gözlerimi araladım ve birkaç saat boş boş etrafa baktıktan sonra kafamı kaldırdım.Jungkook.
Sabah sabah böyle bir manzaraya uyanmak iyi değildi. Hem de hiç.
Yanaklarım istemsizce ısınırken fırsattan istifade bir müddet onu izledim. Suratı yanağındaki iz hariç tamamen pürüzsüzdü. Gerçi, o iz de bir kusur sayılmazdı. Aksine olmazsa olmaz gibi duruyordu. Uzun, sık kirpikleri nefes aldıkça kıpırdanırken huzurluydu ve bu kesinlikle güzel bir görüntüydü.
"Fazla bakma aşık olursun."
Hafif mırıldanmayla konuştuğunda irkildim ve "Uyanık mıydın sen?" diye homurdandım. Oysaki hiç belli etmemişti!
Hala gözleri yarım açıkken belimdeki kolları sıklaştı ve beni kendine daha çok çekti. Pekala, bundan memnunumdum fakat az sonra dediği şeyi fark ederek kaş çatmıştım. "Bu hislerin ismi yok Rosé. Bunlar çok farklı Rosé."
Yemek yediğimiz geceyi kast ederek onu taklit ederken, bir an duraksadı ve gözlerini tamamen aralayıp ciddi bir ifadeyle bana baktı. Pekala. Biraz korkutucu olduğunu inkar edemezdim. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"
Güldüm ve onu onayladım.
"Evet!"Tek kaşı havalandığında anında dudaklarımı birbirine bastırıp fermuar çektim fakat saniyesinde yerlerimizin değişmesi ve Jungkook'un beni altına alması bir olmuştu. İstemsizce gülmeye ve aynı zamanda da tutuşundan kurtulmaya çalışırken, "Demek benimle dalga geçiyorsun?" diyerek sahte bir kızgınlıkla ellerini karnıma götürüp gıdıklamaya başladığında kahkaha atmaya başladım. Nefes nefese ellerini itmeye çalışırken o daha çok üzerime çıkmış ve gıdıklamaya devam etmişti. Ne kadar dirensem de kurtulamıyordum.
"Tekrar eder misin duyamıyorum!"
"Diyorum ki," Yana eğilerek ondan kurtulmaya çalışırken nihayet kahkahalarım arasından nefes nefese bağırdım. "Dalga geçmiyorum! YAH JUNGKOOK TİKİM VAR ORDA-"
Karnımdaki elleri duraksadı. Yüzümden hala silinmeyen tebessümle kafamı geri atıp soluklanmaya çalışırken, göz göze geldiğimizde, "Sen çok kötü bir adamsın." diye homurdanmıştım. Kesinlikle öyleydi. Kahkaha atmaktan ölecektim. Üstelik uzun süredir bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood, sweat and tears ❧ rosékook ✅
Fanfic"Ben bu ülke için her şeyden vazgeçtim! Ben, bu ülkeye sahip olduğum herkesi verdim. Şimdi de kendi canımı koyuyorum ortaya. Benden ne istiyorsunuz daha?" Jungkook, birkaç saniye öfkeden deliren kadına baktı. Hemen sonra eli kemerine iliştirdiği sil...