Madison Beer - Dear Society
Saat akşam sekize geliyordu. Üniversiteden ayrıldıktan sonra dedemin de telkin etmek ister gibi aramasından sonra evime uğrayarak birkaç parça kıyafet ve eşya alarak Jungkook'un evine geçmiştim. Beyenfendi hala görünürde yoktu ve arayıp bir şey de dememişti.
Elimdeki kupayla birlikte koltuğa bedenimi yerleştirirken, telefonu sabitleyerek omzumdan sıyrılan pembe hırkamı düzelttim ve telefondaki yansımama baktım. Üzerimde beyaz, v yaka bir tişört, siyah pantolon ve pembe hırka vardı. Saçlarımı öylesine bir topuz yapmıştım ve elimdeki kahve kupasıyla hayata küsmek için beş neden isimli videolara konuk olabilirdim.
"Her neyse, canlarım bebeklerim tekrardan merhaba!"
Jisoo, kamerayı kıpırdatarak sabitledikten sonra tekrar masaya yerleşti. Akşam üstü Jennie'nin isteği üzerine üçümüz de görüntülü arama açmıştık ancak Jennie hâlâ suspustu.
"Merhaba Jisoo."
"Artık ağzındaki baklayı çıkaracak mısın yoksa ben sana doğru açılayım mı?"
Jennie kaş çatarak ona baktıktan sonra tepeden topladığı saçlarına ellerini geçirerek oflamıştı. "Ben çok mu çekilmez biriyim?"
"Eh, yani."
"İşte," diye mırıldandım duyabilecekleri bir seste kahvemi yudumlarken. Aslında bizim için bir sorun yoktu ancak diğer insanlarla -özellikle de erkekler- arası pek yoktu.
Jennie dik dik kameraya baktı ve tekrar ofladı. "Yavrum bedeninde su kalmayacak oflamaktan."
"Ne alaka ya?"
Jisoo, elmasını ısırarak omuz silkti. "Geçen Jin'le bir sağlık programı izliyorduk. Adam şey dedi, bir insan gün içerisinde yarım litre su tenefüs ediyormuş. Sen bu gidişle bir litre heba edeceksin."
"Jin'le neden sağlık programı izlediğinizi mi sorgulasam yoksa bu engin bilgiyi bizimle paylaştığın için sana teşekkür mü etsem bilemedim Jisoo-ah."
"Konuyu dağıtma minik burunlu şey! Senin ağzındaki bakla çıkmadı hala. Çabuk dökül."
Jennie derin bir nefes alarak başladı.
"Ben birinden hoşlanıyorum. Aslında o da benden hoşlanıyor. Dönem başından beridir falan ama beni biliyorsunuz, sevgili işlerine girmek istemiyorum çünkü zararlı çıkan hep ben oluyorum. O yüzden ne yapacağımı bilmiyorum. Biz sevgili olsak, iki güne yether moduna girer çocuk."
"Ağzına ederim onun! O kimmiş de senden bıkıyor? Şükretsin senin gibi afet-i devran bir hatun ona dönüp bakmış!" Jisoo coşarak muzu ağzına tıktığında, Jennie usulca kıkırdadı ve kupamı dudaklarımdan ayırarak konuşmaya dahil oldum.
"Kızlar," Uzun süredir sessiz kaldığımdan ikisi de pür dikkat ana döndüklerinde dudaklarımı ıslatarak onlara bakmıştım. "Size söylemem gereken bir şey var."
"Söyle Rosie-ssi."
"Gönder gelsin."
Gergin bir nefes aldım ve elimi hırkamın uçlarına götürerek konuştum. "Biz Jungkook'la birlikteyiz. Yani, takılıyoruz gibi."
Birkaç saniye sessizlik oldu. Jisoo donup kalmış bir ifadeyle bana bakarken, Jennie wtf der gibiydi.
"HASSİKTENFJEJ ORDAN CİDDİ MİSİN?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood, sweat and tears ❧ rosékook ✅
Fanfiction"Ben bu ülke için her şeyden vazgeçtim! Ben, bu ülkeye sahip olduğum herkesi verdim. Şimdi de kendi canımı koyuyorum ortaya. Benden ne istiyorsunuz daha?" Jungkook, birkaç saniye öfkeden deliren kadına baktı. Hemen sonra eli kemerine iliştirdiği sil...
