Yorgun olduğum için erken uyumuştum ve dolayısıyla da erken uyandım. Kalktığımda ilk işim telefonumdan saate bakmak oldu. Saat 8'i 2 geçiyordu. Sonra da tuvalet ihtiyacımı gidermek için çadırımdan çıktım. Ben kendimi çok tuhaf hissediyordum ve biraz da başım ağrıyordu. Tuvalet ihtiyacımızı gidermek için hazırladığımız yere doğru yola koyuldum. Uykulu gözlerle etrafıma bakınıyor ve ayılmaya çalışıyordum. Sabahın erken saatleri olduğu için hava serindi. Yolu yarılamıştım ve o anda üşüdüğümü farkettim. İçimden "Keşke ceketimi alsaydım." diye kendime söylendim. Tuvalet ihtiyacımı giderip kamp alanımıza doğru yola koyulmuşken ceketimin üzerimde olduğunu farkettim. Kamp alanına vardığımda arkadaşlarımın da uyanıp çadırlarından çıktıklarını gördüm. Onlara aldırış etmeden göle elimi ve yüzümü yıkamaya gittim. Sabahın 8'i olmasına rağmen göl suyu ılıktı. Arkama baktım ve arkadaşlarımın da ellerini ve yüzlerini yıkamak için göle doğru geldiklerini gördüm. Tam "Günaydın!" diyecektim ki Zoey "Başım patlayacakmış gibi ağrıyor." diye söylenince hepimiz aynı tepkiyi verdik: "Benim de."
Benim başım çok fazla ağrımıyordu ama sonuçta ağrıyordu. Herkes yüzünü yıkamaya gölün kenarına gitmişti. Ben de o sırada onları izliyordum. Skye elini suya daldırdı ve yüzüne çarptı. O anda çok tuhaf bir şey oldu: Skye bir denizkızına dönüşüp yüzüstü suya düştü. Hepimiz ağzımız açık bir şekilde Skye'a bakıyorduk. Ben ayaklanıp yanlarına gitmiştim bile. Hemen Skye'ı kaldırıp kuma çektik. Skye "Bana ne oldu?" diye sorunca Eli "Sanırım bir denizkızına dönüştün." diye saçma bir tepki verdi. Zoey de "Gerçekten mi Eli? Hiç fark etmemiştik." deyince dayanamayıp "Dalga geçmeyi kesin. Burada bir sorunumuz var. Onu nasıl eski haline getireceğiz ya da nasıl eski haline gelecek?" Skye "Çocuklar sanırım bunu düşünmemize gerek kalmayacak." dediğinde başlarımızı ona döndürdük ve kuyruğunun yok olup ayaklarının ve kıyafetlerinin geri geldiğini fark ettik.
"Bu nasıl mümkün olabilir? Yani senin efsanevi bir deniz canlısına dönüşmen?" diye ortaya saçma bir soru attım.
Zoey, Skye'ya bakmayı bırakıp bana baktı ve "Benim aklıma bir şey geldi ama çok saçma."
"Ne?"
"Dün yıldız kaydığında dilek tutmuştuk. Unuttun mu? Belki de bundan kaynaklıdır." deyip yüzünü garip bir şekle soktu Zoey.
"Hayır ama bu sizce de biraz garip değil mi?" dedim arkadaşlarımın yüzlerine bakarak.
"Garip, hem de çok. Ayrıca onun dileği gerçek olduysa bizimkiler neden gerçekleşmedi?" bu Eli'ın sesiydi.
"Gerçekleşmediğini nereden biliyorsun?" Zoey, anında cevap vermişti.
Biz konuşmaya başladığımızdan beri hiç sesi çıkmayan Skye; " İyi de benim dileğim bir deniz kızına dönüşmek değildi ki. Ben sadece iyi bir telekinezi gücüm olsun istemiştim." diye yakındı.
Onun yakınışına karşılık olarak "Skye, deniz kızlarının telekinezi yeteneği vardır. Bunu biliyorsun değil mi?" diyerek onu bir nevi de olsa telkin etmeye çalıştım. Ardından da bana garip bakmamaları için "Bu aralar mitoloji ile fazla ilgiliyim de..." diye ekledim.
"Oh! Bunu bilmiyordum." Skye, hem şaşırmış hem de sevinmiş görünüyordu.
"Demek ki dileklerimiz birebir gerçekleşmemiş olabilir. Ama bir şekilde gerçekleşmiş." bunu dalgın bir şekilde Eli söylemişti.
"Eli söylesene senin dileğin neydi?" diye merakla sordum.
"Dileğini söylersen asla gerçek olmaz."
"Bence bizimkiler çoktan gerçek oldu bile." dediğimde hepimiz gülmüştük. Eli'dan ses çıkmayınca "Tamam, madem sen söylemiyorsun o zaman ben söyleyeyim. Benim dileğim büyü yapabilmekti." diye ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Bir Yıldız
FantasyBir grup arkadaş (Axel, Skye, Eli ve Zoey) kampa gitmeye karar verirler. Gittikleri ormanda gölün karşısında çok güzel bir yer bulurlar ve çadırlarını kurarlar. Akşam eğlenirken birden bir yıldız kaydığını fark edip dilek tutarlar. Dileklerinin ge...