Okul çıkışı bizim ekiple yürüyordum. Buse sınav saati son anda yetişmişti. Tabii 4 erkeği gördü ve yanıma otururken hiçte kısık olmayan bir sesle "Ben gelmeyince meteor falan mı düştü? Bu ne lan!? Her yer taş olmuş!" diye söylendi. Fazla abartıyordu aslında.
Tabii bunu Yaşar duyunca sinir küpüne döndü ve Buse'ye güya trip atmaya başladı. Çünkü Buse oralı bile değil.
Hayır anlamıyorum bu Buse beyinsiz olmak için üstün çaba sarf etse bu kadar olmaz.
Şuanda yolda yürürken Sinan'ın sırtına çıkmaya çalışıyordum. Çünkü gazi olmuştum. Afedersiniz matematik sınavı bir yerlerime girmişti.
"Sinem bir sen girmedin matematik sınavına. Benim belimden ne istiyorsun!?" Arkasında olmama rağmen omuz silktim ve binmek için zıplamaya devam ettim.
"Ya ama bana çok kötü girdi. Hiç mi acımanız yok sizin!? Kankalık görevi bu!" Hafif ağlamaklı konuşmuştum. Ama tabii ki de beni umursayan olmadı.
"Ahmet abicim al şu kızı başımdan. Pardon, arkamdan. Kime verirsen ver. Benim Sinem diye bir kankam yok. Tamam mı?" Beni Ahmet'e ittirmeye çalıştı. Ahmet hemen bizden olabildiğince uzağa kaçtı.
"Sinan'cım kusura bak ama Sinem'i hayatta alamam. O şuanda tam salak zamanında. Baksana tipe." Sinan beni omuzlarımdan tutarak kendine çevirdi.
"Bakayım! Hakikaten lan! Şu tipe bak! Bende diyorum bu kızın niye sevgilisi olmadı da kaldı başımıza. Kız da tip yok ki aday olsun." Kollarımı göğsüme bağladım. Hızlanarak kavga eden Buse ve Yaşar'ın yanına gittim.
İnsanın kankaları kendisini istememesi kadar kötü bir şey yoktu. Vefasızlar...
"Ahmet senin yüzünden küstü kız!" Sinan arkamdan bağırarak söylemişti.
"Ben ne yaptım abi? Sen almadın sırtına." Onları umursamamaya çalışarak önümdeki çiftin konuşmalarını dinledim. Çok sağlıklı bir konuşma gerçekleştirdiklerini düşünmüyorum ama neyse.
"Ne eksiğim var benim ondan? İkimizin de boyu uzun. Tamam o belki benden birkaç cm daha uzun olabilir. Ama her neyse. Benim gözlerim mavi onunkiler yeşil. Bu mu yani? " Olabildiğince alıngan konuşmuştu Yaşar ama Buse bunu bile anlamadı. Bazen bu kıza nasıl sabrettiğimizi sorguluyordum.
"Aslında bilmiyorum. Ama Doğukan daha bir sempatik. Ayrıca beni güldürüyor." Buse konuşmasını bitirince bende hızla dahil oldum.
"Doğukan kimdi?" İkisi aynı anda bana inanmaz bir şekilde baktı. En sonunda ciddi soru sorduğumu anlayınca Buse yanıtladı.
" Yuh ama Sinem! Çocuklar senin gözetiminde daha adlarını bilmiyorsun. Doğukan hani yeşil gözlü olan." Kafamı hatırladığımı belli eder şekilde salladım.
" Ne bileyim ben kim? Yeşil, mavi, kahve ve siyah de gitsin işte. Bir de onların isimlerini mi ezberleyeceğim?" Buse bıkkınlıkla nefes verirken Yaşar sadece Buse'ye odaklanmış, her hareketinde titrek bir nefes alıyordu. Ve bunu ben bile anlıyordum. Beni biri böyle sevse ve bu kadar yanımda olsa direkt anlardım ama bu kız...
"Sen kesin bu kadar üşengeç olduğundan evde kaldın. Hala sevgilinin olmamasının başka bir açıklaması olamaz." Yok bugün herkes bana takmış durumda. İşim gücüm yok bir de sevgili yapacağım. Oldu canım.
"Allah'ım sinirlerime mukayyet ol! Ben gidiyorum ne yaparsanız yapın! " Biraz daha hızlandım ve onları da geride bıraktım.
Yol ayrımına geldiğimde sağa döndüm. Hızla eve geldiğimde kapıyı sert bir şekilde çaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayvanlar Alemi | Texting √
Ficção Adolescente0536*******: Seni seviyorum. Sinem: Yanlış numara. 0536*******: Yoo... Doğru numara. Ben seni seviyorum. Sinem: Hehe seviyorsundur. Ama beni değil. Yanlış numara. 0536*******: SİNEM SENİ SEVİYORUM! Anlama kıtlığı mı çekiyorsun? Sinem: Başka Sinemdir...