B E Ş

24 28 2
                                    

Kerim'in bana ayarlattığı odadan çıkıp kahve makinesine ilerledim.Topuklu ayakkabım şirketin gecenin verdiği ıssızlıkla beraber çıkardığı ses ile dıdaklarımı büzüp ıslık çalmaya başladım.

Mesaiye kalanlar ayılmak için kahve makinesinin oradaydı.Benim ıslık ve topuk sesimle bana döndüler.Başları ile selamlarını ilettikten sonra kahve makinesine parayı attılar.Düğmeye basıp bekledikten bir dakika sonra gelen kahveyi başlarına diktiler.Aptallar,sırf ayılmak için canlarını yakıyorlardı.

Bu düşüncem ile kıkrdadım.Uzun bir süre sonra yine sahte bir gülüş sergilemiştim.Uzun dediğimiz sabahtı yani.

En sonunda bana sıra gelince cebimden kuruşları çıkardım.Bir lirayı yerine atıp "Sütlü Çikolata"bölümüne bastım.Çikolatamı beklerken Kerim odasından sinirle çıktı.Birini ararmış gibi herkesi taradı.En sonunda gözlerimiz buluşunca odamı gösterdi sinirle.Kendisi hızla benim odams ilerlerken bende sütlü çikolatamı alıp seri adımlarla odama ilerledim.

O kadar beyazlıktan sonra siyah görmek yüzümde gülümseme oluşturdu.Kerim gergin bir şekilde ayakta duruyor,bana bakıyordu.

"Neden Sena'yı işten kovup,Seda'nın bu aylık maaşını kestin?"

"Seni ilgilendirmiyor Kerim.Şirkete odaklan.Ota,boka sinirlenme."

"Ne demek beni ilgilendirmiyor?Bu şirketin patronu-"

"Sendin.Şimdi ben oldum."

"Neyse!Onlar benim çalışanım ve sende benim ablamsın.Aranızda ne olduda böyle bir karar verdin?"

"Bizim aile sorunlarımız sizi ilgilendirmez.Bu arada buraya geldiğiniz iyi oldu.Artık aramızda hiçbir bağ söz konusu değildir.Aramızda bir bağ olmadığına göre birbirimize resmi dille konuşalım lütfen.Lütfen artık odamdan çıkar mısınız?Yapacak ve kovacak birçok işim var.Aynı zamanda çalışanda.Bundan sonra şirketimize sivil gelinmeyecek.Herkes pantolon ve gömlek giyecek.Çalışan veya sekreter alınacaksa ben bulur seçerim."

"Bu ne şimdi?Trip mi?"

"Beni yanlış anladınız Kerim Bey.Ben yeni gelen bir patron olarak yeni şirket kurallarımızı size özel olarak anlatıyorum.Ve aramızda hiçbir bsğın kalmadığınıda nazikçe dile getiriyorum.Ayrıca işlerimin olduğunuda söylüyorum.Artık çıkabilirsiniz Kerim Bey."

"Peki.Kurallarımız buysa uyulmasını sağlayacağımdan emin olabilirsiniz Anka Hanım."

"Teşekkürler ve iyi geceler Kerim Bey."

"Ama şunu unutmayın.Aramızda bir kan bağı var ve bu bizim isteğimiz ile kopacak bir şey değil."

"Kan bağı umrumda değil.Önemli olan can bağımız.Bana değer vermeyen biri ile can bağımı tutamam.Çıkın artık."

"Annem...O gelecek..."

Ne?Hayır!Olamaz.Ben toparlanmışken tekrar yıkılamam.Buna dayanamam!

"Ne?!"

"O seni görmek için Brezilya'dan Türkiye'ye dönecek."

"Olamaz.Olmaz.İzin vermiyorum."dediğimi dinlemeden odadan çıktı.Sinirle masadali bardağı duvara fırlattım.

"Lanet olsun!"

Masanın üzerinde ne var ne yok hepsini elimle sürükleyip yere düşürttüm.Buzlu camdan şirketin birçoğunun geldiğini gördüm.Siyah gölgeler vardı.Hızla üstümü düzeltip kapıya ilerledim.

Kapıyı sertçe açtığım için dışardakiler benilledi.

"Ne var?"

"Anka Hanım ses gelince telaşlandık."

"Sizinle alakalı bir şey yok.Herkes işinin başına dönsün."Diyerek kapıyı yüzlerine çarptım.

Heryeri dağıttım sinirle.

"Ne diye geri dönüyor?Ne diye?!"diyerek sabah içtiğim çayın kupasını duvara fırlattım.Parçalanan kupaya büyümüş gözlerimi diktim.

"Bade..."

Kupanın üzerinde Bade'nin imzası vardı.Sevdiği şarkılar,gruplar,tuttuğu takım...Bir çok ona ait küçük yazılar...

"Senden nefret ediyorum...Madem beni yıkmaya geldin,hoş geldin.Sana 6 yıl öncesinde Anka'yı değil.Sana yıkılmayan taşlarla kurduğum duvarlarımla gelen Anka'yı göstereceğim.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin