Yazar;
Kadın yere çökerken koştular yanına.Olamazdı.Ölü olan biri ölemezdi.Yaşamalıydı.Adı gibi,ruhu gibi efsane olmalıydı.
Masallar mutlu sonla biterdi.Ona göre korkunçtu.İsminin geçtiği masallarda kendini tanımaya çalışmıştı.
Efsanevi bir kuş.
Ama o efsane olamayacak kadar ölüydü ki.
Yaşayan ölü,efsanevi bir kuş.
İsmi ve ruhu çelişkiydi.
Kalbi ve beyni gibi.
Takır takır çalışan beynine inat kalbi çürük ve durmuştu.
En ihtiyacı olduğunda o yanında değildi.Halbusem Anka'ya sözü vardı.
'Her ne olursa olsun,ben senin hep yanındayım.'
İnsanlar gibi sözlerde şerefsiz olmuştu.Yoktu.Kardeşi,ailesi bir anda onun ellerinden kayıp giderken sevdiği adam yoktu.
Şimdi ise kavuşuyordu asıl ölümüne.Ruhu,ikinci defa ayrılıyordu bedeninden.Ama aşkı ile ölmüyordu.
Uçurum,yoktu.Ondan atlayıp ölüm yatağı olacak denize kavuşacaktı Anka.Dalgalarla savrulacaktı,yalnızlığı ile savrulup yok olduğu gibi.
Film gibiydi.Ölüyordu.Ama kendi aşkı ile değildi bu ölüm.
Yok oluşu denizin tuzlu dalgaları ile olmayacaktı.
Bir bıçak yapmıştı bunu.Onun korunduğu keskin alet yaptı bunu.
Kanları aktı,gözyaşları gibi.
Ruhu acıdı,kalbi gibi.
Kalbi durdu,beyni gibi.
Ölüyordu,yaşadığı gibi.
Ama bu değişik hissettirdi Anka'ya.
Daha alması gereken bir intikamı vardı.Onu almadan ölemezdi.
"Yaşamalısın Anka.Bizim için,aşkımız için yaşamalısın."demişti sevdiği adam.
Sirenler kapladı sokakları.Sirenlerin beraberinde yayılan ışık korkutuyordu insanı.Betona yayılan kan,göle dönüşmeye başkamıştı bile.
Dudakları mosmor olurken,teni soluktu.Kurumuş bir yapak döküldü ağacından.Sanki kanı durdurmak istiyordu o sarı hali ile.Akan kanın ucuna düşüverdi usul usul.
Oğuz,sevdiği kadının nabzına baktı boynundan.Azdı,ama atıyordu.Sonra yardımcısı olduğunu düşündüğü kadına döndü yavaşça.
"Adın ne senin?Anka'nın yanında ne işin var."
"Adım Esin ve ben Anka Hanımın asistanıyım."
Kafasını salladı.Ama dünyası sarsılıyordu sanki.
Gelen görevlilere baktı.Ve erkek olanın yakadına yapıştı.
"Onu iyileştireceksin!Eğer aksi olursa ölümlerden ölüm beğen."
Korkan görevli,yaralı kadını sedyeye yatırdı.Omzundan eline kadar akan kan canını yaktı adamın.Sivri,törpülenmiş ve siyah oje sürülmüş tırnaklarına kadar boyamıştı kan.
Kadın görevli Anka ambulansa binince hemen kolunu açtı ve damar yolu aradı.Kapanmamıştı kapılar.
Kadın,damarı bulup serumun iğnesini yavaşça içeri soktu.İğneyi çıkardı ve serumun borusunu taktı.Askılığa astığı sıvı damarına ilerlerken Oğuz geldi yanlarına.
"Beyefendi,burada durmanız yasak."
"Umrumda mı lan benim?!"
"Eğer karınız ile gelmek istiyorsanız lütfen öne geçiniz."
'Karınız'kelimesi hızlandırdı kalbini adamın.Hızla kalkıp şoförün yanına geçti.Yumruk yaptığı elinin boğumlarını ısırıyordu.
Çıkan ses,oluşan ışık tam bir ölüm merasimi gibiydi sanki.
Hızla durdu ambulans.Gelmişlerdi.
Herkesten önce Oğuz indi ve arkaya doğru koştu.Sedyede inen kadın,onun kadınıydı.Her şeye rağmen güçlü,ve her şeye rağmen yaşayan bir ölü.
Kadının başının hemen yanına konulan monitörden sesler kesilmişti.Atan kalp durdu.
"Hemen ameliyatı hazırlayın!"diye bağırarak geldi doktor.
Kadının üstüne çıktı ve bacaklarını iki yanına sardı.Hızla ellerini sola götürürken Oğuz durdurdu onu.
"Kalbi sol da değil.Sağ da."
Kafın doktor şaşırsada masaja başladı.Yanında stajyerler ve hemşireler vardı.
"Tüp.Göğüs tüpü getirin.Nefes alamıyor."
Sanki Anka değil de Oğuz ölüyordu.Biranda kavuşup biranda ayrılacaklar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitEllerimin arasından kayıp gidenlere baktım. Sevinçlerim,dostlarım,göz yaşlarım,duygularım...Hepsini benden alabilecekmiydi?Bu uçurumdan atlarsam ölebilecekmiydim? Bir adım attıktan sonra bu duygulara öbür tarafta kavuşabilecekmiydim? Özlediklerime...