O N İ K İ

18 25 2
                                    

*Oğuz*

Yıllar sonra onu görmek canımı yakmıştı.Sevdiğim şeylere zarar vermişti.Bu oldukça beni kırmıştı.

Kokusu,vanilya kokusu yoktu artık.Sigara kokuyordu.

Saçları,çiçek takmaya kıyamadığım saçlarını kısacık kestirmişti.

Ruhu...O kırılgan ruhu,o ruh yoktu artık.Yerine güçlü ve duygusuz bir ruh yerleştirilmişti sanki.

Güçlü olmasına ne kadar sevinsemde,duygusuzluk akan gözleri canımı yakmıştı.

En sevdiğim şeyler demiştim ya.İşte en sevdiğim şeyleri ruhu ve gözleriydi.O kahverenginin en güzel tonuna sahip olan gözleri...Parlamıyordu artık.

Benim aşk efsanem,efsanelerden nefret ediyordu.Bu doğaya aykırıydı.

Adamlarımdan biri kalbinden bıçaklanmıştı.Ölmüştü ama yanındaki arkadaşları onu omzunda taşımış,depoya getirmişti.

Bir kadını omzundan bıçaklamış,dediklerinde kalbim hızlanmıştı.Soğuk esen rüzgar ensemden omuzlarıma doğru yol alırken o kadını aramak için verdikleri adresin yakınlarına bakmıştık.

Adresin birkaç sokak ilerisinde sağlık ocağı vardı ve onun karşısında da bir eczane bir de medikal vardı.

Sağlık ocağına ve eczaneye girip soruşturmuştuk.Medikalin önüne gelince kalbim haddinden fazla atmaya başlamıştı.

Kapının yanındaki üçlü yan yana sıralanmış sandalyede oturan iki kadını gördüm.Omuzdan destek istiyorlardı ve bir konuda ufacık tartışıyorlardı.

"Bence sandalyede almalıyız."dedi hafif kızıla yakın kahverengi saçlı kadın.Diğer kısa saçlı kadın ise hemen atıldı.

"Ne gereği var?"

Bu ses...Onun sesine,o hasret kaldığım sese benziyordu.Sadece hafiften kalınlaşmıştı.

"Yardımcı olabilir miyim?"diye sordum bu düşüncemi ispatlamak için.Kızılımsı kadın gülümseyerek redderken kısa saçlı kadın omzunu dikleştirmişti.Hafifçe dikleşmeye çalışırken omzunu tutarak inledi.

"Anka..."diyebilmiştim sadece.Sonrasında içini dökmüş ve dışarı çıkmıştı.Hafifçe ilerledikten sonra duraksadı.O güçlü omuzları hafifçe düştü.Birkaç kez tökezledi.Eli omzuna gitti ve oraya biraz baskı uygulayıp elini yüzüne yaklaştırdı.

Kan...Adamlarımın bıçakladığı kadın,7 yıldır köpek gibi özlediğim benim kadınımdı.Bu beni sinirlendirmişti.

Yere düşen Anka'ma baktım bir süre.Sonra bunun bir saçmalık olduğuna kanaat getirip hızlıca yanına koştum.Yüzü bembeyazdı.Dudakları kurumuş ve morarmıştı.Gözaltlarında oluşan halkalar ise mosmor olmuştu.Esen rüzgar kısacık saçlarını yüzünün önüne gelmesini sağlıyordu.

Yavaşça çektim ve gözlerinden öptüm.

Bu değişiklik onu yıpratmıştı.Hem de çok.

Kendini değiştirme konusunda oldukça başarılı bir performans göstermişti ve bu beni germişti.

Duygudan yoksun gözleri ve aynı şekilde sesi...

Bu 7 yıl onu mahvetmişti.Ve ben onun yokoluşunda yanında değildim.Kahretsin!Söz vermiştim ve bir aptal şerefsiz gibi sözümde durmamıştım.

Haklı nedenlerim vardı kendime göre.Yoksa onu neden bırakıp gideyim ki?

O...Benden bir şeyler gizliyordu.Bana güveni yoktu ve bu ilişkimizi yürütmemizde bizi zorluyordu.O yapamayacaktı ben yaptım.Onu terk ettim.Evet evet,onu terk ettim.Tabii buna 'Bana güvenmeyen bir kişi ile birlikte olamam,farkındayımki sende bunu biliyorsun.Bu yüzden artık bitirelim.' ekleniyorsa.

Ağzından laf almaya çalıştım,takip ettim,izledim,dinledim.Ama yok!Hiçbir iz yoktu.İşi neyse temizleyerek yapıyordu.

Beni aldatması söz konusu bile değildi.Çünkü babası,kardeşi ve bir zamanlar ben hariç diğer bütün erkeklerden tiksiniyordu.Bunu gizleme ihtiyacı duymuyordu.Kavga ettiği bütün erkekleri ilk önce bir güzel döver sonra söver en sonunda ise 'Sizden tiksiniyorum.'diyerek mekanı terk ederdi.

O ünlü olsa en büyük fanı olurdum o zamanlar.

Sövme sanatı vardır.Bir de sayıp süpürme tarzı sövme sanatı.İkisinin arasındaki ufacık bir çizgide yer alıyordu küfürederken.

Ama şimdi...Kavga edemeyecek kadar ölüydü.Ve kabul etmesemde onu kurtaramıyorlardı.

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin