1 ağustos 2019
Saat 06.30Güneş küçük odayı aydınlatırken ellerini gözlerine doğru götürdü panu.
Kış ayında olduğu için penceresinden içeriye sızan rüzgar soğuktu, bu yüzden yatağında titredi ve üstündeki yumuşak yorgana daha sıkı sarıldı. Balkonuna koyduğu çiçeklerin arasından burnuna en çok fesleğen kokusu geliyordu. Bu içinde hoş bir huzurun filizlenmesine sebep oldu.Odasındaki küçük pencereden içeriye, kirli dünyadan sesler sızıyordu. Bu fesleğen kokusunun aksine hoşuna gitmemişti. İstemese de yatağından kalktı. Dünyada olan şeyleri duymamak için penceresini kapatması gerekiyordu. Ayağı soğuk parkeye değince ürperip ellerini bedenine sardı. Çünkü yanında ona sarılacak kimsesi yoktu.
Odanın köşesinde bulunan kırık komidinin üzerine koyduğu siyah hırkasını giydi üzerine.
Bu biraz da olsa içini ısıtmış, soğuktan titremesini durdurmuştu. Ayaklarını soğuk parkeye sürterek zaten yatağına yakın olan küçük penceresine ilerledi.
Beyaz tül perdenin üzerinden bile içeriyi aydınlatan kış güneşine yüzünü buruşturmuştu. Güneş bu sabah Panunun aksine fazla mutlu görünüyordu. Tülü açıp pencereyi kapatacakken eli pencerenin kolunda asılı kaldı
Oradaydı.
Panu pencerenin kolunda olan elini indirerek kendisine sardı tekrar kollarını.
Oradaydı işte.
En az bir kişilik gibi görünen ama iki kişinin de sığabileceği büyüklükteki balkonunda, elindeki şişeden hayat veriyordu çiçeklerine. O kadar güzel görünüyordu ki , panu o an hem bedenini titreten soğuğu, hem de yüzünü buruşturmasına sebep olan kış güneşini unutmuş gibiydi. Dora onun için fesleğenlerinden bile daha güzeldi.
O an panu için dışarıdaki araba sesleri,
insan sesleri, yavru kedi sesleri hepsi susmuştu. Duyduğu tek ses Doranın elindeki şişeden çiçeklere doğru akan suyun sesiydi. Bir gün o hayat suyunun Doranın ellerinden kendi kalbine doğru akmasını diledi.Dora elindeki şişeyi yavaş bir şekilde balkonunun kenarına bıraktı. Panu her hareketini kaçırmadan izliyordu. Onun için şuan karşısında bir yıldız vardı, kocaman parlayan bir yıldız, ama sadece panunun görebildiği bir yıldız.
Gökyüzünde karanlıkta yavaşça dans eden bir yıldız.Dora ellerini kaldırıp hafif bir dokunuşla okşadı çiçeklerini, her sabah bunu yapardı. O gün çiçeklerine su vermese bile Dora dokununca yeniden doğardı çiçekler. Panu her sabah yaptığı gibi sevdiği adamı sanki ilk defa görüyormuş gibi izledi. Her hareketini zihnine tek tek kazıdı. Zihnini kurcalayan tek şey Dora olmalıydı.
Dora arkasını dönüp balkondan çıkacakken gördü panuyu. Her sabah olduğu gibi aynı saate , aynı yerde izliyordu onu yan komşusu. İlk günler bu durumdan rahatsız olsa da yıllar geçtikçe alışmıştı, hatta panuyu görmediği zamanlar üzülüyordu.
panu penceresinden sevdiği adamla kurduğu göz teması yüzünden tekrar ürperdi. Şimdi hissedemediği soğuk geri gelmişti üzerine. Onlar için uzun ama aslında çok kısa bir süre sonra ayırmışlardı gözlerini birbirlerinden iki genç. Dora balkonun kenarına koyduğu şişesini eline alıp içeri geçerken, Panu tüm bedeni sanki zincirlere bağlanmış gibi duruyordu soğuk odada. Balkon boş kalınca kendisini boşluğa düşmüş gibi hissetti. Yıldızı gözlerinin önünden kayıp gitmişti. Her zaman olduğu gibi.
Uzun bir süre sonra bakışlarını boş balkondan çekip bedenini hareket ettirebilmişti. Bedenindeki zincirler artık yoktu. Üstündeki siyah hırkasına sarılarak soğuk odasından çıkıp duvarı dökülmüş mutfağına geçti. Kendisine bir bardak kahve hazırlayıp bu sefer mutfak penceresine yerleştirilmiş fesleğenlerinin yanına gitti. Pencerenin kenarına atılmış sigara paketinden bir tane alıp yaktı. Fesleğen kokusuyla karışan sigara dumanı Panu için tarif edilemez bir huzurdu.
İçindeki bu fesleğen kokusu ve sigara dumanı karışımını huzurla düşündü.
Doraya yakın olabilmek için ne yapmalıydı ?Dora bu apartmana taşındığı günden beri panunun hep dikkatini çekmişti. Ama Dora bir hayalet gibi yaşıyordu. Panu onun evden çıktığını hiçbir zaman görmemişti.
Onu gördüğü nadir yerlerden biri balkonu ve mutfak penceresiydi. Bu görünmez adama gene de aşık olmuştu panu. Sesini bile net duymadan , yüzünü yakından görmeden kalbini söküp kendi elleriyle uzatmıştı Doraya ve bundan asla pişman olmamıştı.
Caddeye bakan gencin gözlerinde çok fazla düşünce vardı. Onu bu düşüncelerden uyandıran yanındaki fesleğenden gelen yoğun koku olmuştu. Gözlerini kapatıp derince soludu dışarının kokusunu. Acaba Dora nasıl kokuyordu?
Birden aklına gelen düşünceyle gözleri açıldı. Elindeki sigarayı pencerenin kenarına bastırıp söndürdü. Hızla pencereden ayrılıp mutfağa doğru ilerlerken koştuğu için ayağını duvara çarpmıştı. Küçük bir inilti döküldü ağzından , boş odada yankılandı sesi. Umursamadan ayağını tuttu ve dolabını açıp içini karıştırdı. Dolabında gördüğü mavi yuvarlak keklerle gülümseyerek kekleri ellerine aldı. Özenle tepsiye yerleştirdi ve yanına küçük bir bardak kahve koydu. Hazırladığı tepsiye bir ressamın tablosuna baktığı gibi gururlu gözlerle bakıp gülümsedi. Tepsiyi eline alıp evden çıkıp yan komşusunun kapısının önüne geldi.
Bunu yaptığı için gergin ve tedirgindi. Yanlış bir şey yapıyormuş gibi utanıyordu , yanakları pembeleşmişti. Titrek ellerle tepsiyi kapının önüne bıraktı. Arkasını dönüp gidecekken tekrar kapının önüne geldi. Tereddüt ediyordu. Çok fazla korkuyordu ama yapmalıydı çünkü artık yıldızına kavuşmak istiyordu. Yıldızının gözünün önünden kaymasını değil yıldızıyla beraber kaymak istiyordu.
Titrek ellerle kapıyı üç kere tıklatıp kendi evine doğru koştu. Koşarken sendelese de durmadı. Bu gün çok sakardı. Evine girip arkasından hızla kapıyı kapattı. Heyecandan ve koşmaktan göğsü hızla inip kalkıyordu. Acaba bu yaptığı yanlış mıydı? kendisini zile basıp kaçan sokak çocukları gibi hissediyordu.
Kapının açılma sesini duyunca heyecanla titredi tüm bedeni.
Kapının önüne oturup kollarını bacaklarına sarıp beklemeye başladı.Uzun bir süre hiç ses gelmedi. Tüm umutları hayal oluyordu. Başını eğip mutfağa ilerledi tekrar. Yan komşusunun kapısı çoktan kapanmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/195745004-288-k122079.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evrifaessa (Gay)
Любовные романыkapının önüne konulan yemekler insanı nasıl hayata döndürebilirdi ki ?