3: Dibe yolculuk

160 38 8
                                    

-Kız sınıra girdi.Tamda istediğin gibi.
-Güzel bundan sonra iş tamamen senin güvenimi boşa çıkarma!
-Bana güvenebilirsin, intikamımızı alıcağımızdan emin ol yeter.
-Bundan bir kez bile şüphe duymadım. Sınırdaki nöbetçilere birinin sınırdan içeri girdiğini söyleyeceğim biliyorsunki sınırı geçmenin cezası...
-Ölümdür!
-Ama onu koruyacaklarına eminim yani ondan hemen kurtulamayacağız. Burada da devreye sen giriyorsun. Ne yapacağını biliyorsun değil mi?
-Her zaman.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
-Olmaz! Bu halinle seni oraya asla göndermem!
-Ama Baba! Lütfen sadece 1 günlüğüne.
-Yine başlama. Sana olmaz dedim. Daha adamakıllı yürüyemiyorsun bile.
-Seni dinlemeyeceğimi biliyorsun değil mi?
Dedim tek kaşımı kaldırarak.
-Evet biliyorum . İnatçılığını annenden almışsın bu çok belli.

Yüzümde oluşan minik tebessümle ona bakıyordum. Yaklaşık yarım saattir oturmuş ormandaki ağaç evimize gitmem için izin almaya çalışıyordum.O ise başıma gelenleri bir bir saymış bunun tehlikeli olucağını ve beni oraya göndermeyeceğini söylüyordu.

Gecenin bir vakti ormanda bir kurtla karşılaştığımı sonrada bir şekilde kendimi evin kapısının önünde bulduğumu ayrıca geçen hafta katıldığım gezide patikadan ayrılma sebebimin yine o kurdun olduğunu söylesem sanırım ömrümün sonuna kadar odamda kalırdım.

Arkamdan gelen kapı sesiyle ikimizde oraya döndük. Gelen George Amca'ydı.
-Bence gitmesinde bir sakınca yok Jason.
-Ne zırvalıyorsun George!
Kafasıyla yukarıdaki odayı işaret etti. Babam koltuktan kalkıp onunla beraber gözden kayboldu.
Gözlerimi onlardan alarak televizyona daldım. Birkaç dakika sonra yukarıdan gelen kırılma sesleriyle ayağımın el verdiği kadar hızlı bir şekilde kalkıp merdivenleri çıkmaya başladım.
Çıktıkça sesleri daha net duyuyordum.

-Onunda siktiğimin kuralları yüzünden ölmesine izin vereceğimimi sanıyor! Bir kez onun oyununa geldim. Bu kez asla!
Kapı dinleme gereksinimi duymadan içeri girdim.
-Ne oluyor? Kimin ölmesine izin vermeyeceksin!?

Babam fazla sinirliydi. George Amca ona kaş göz işareti yapıyordu. Babam ne olduğunu anlamadığım bir şekilde arkasını döndü ve gözlerini kapattı. Boynu kıpkırmızı ve damarlarla doluydu. Mor vazo ise çoktan duvarda yerini bulmuştu. Parçalanmış bir halde.

-Bir soru sorduğumu hatırlıyorum neyden söz ediyordunuz?
Ellerimi belime koyarak.
-Sadece iş hakkındaydı. Olivia baban biraz sinirlendi o kadar .
-Ne işiymiş bu ?
-Benim işimle ilgili .  
Kafasını kaşıyarak sevimli bir şekilde gülümsedi . Ona inanmadığımı belli eden bir ifadeyle baktım. Sonra,

-İnandırıcı değildi fakat gitmeme izin verirseniz buna inanabilirim.
-Bana pek laf düşmez ama gidip biraz kafa dinlemesi onun için iyi olur. Ayrıca bizde şu işleri hallederiz değil mi Jas?
Babam göz devirerek sinirle nefesini verdi. Kafa sallayarak,
-Tamam ama sadece 1 gün! 24 saat içinde senden hiçbir şekilde haber alamazsam o ormanda tek bir ağaç dahi bırakmayacağıma emin olabilirsin.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sırt çantamı almış patikadan yavaşça yürüyordum. Ayağım biraz sızlıyordu. 1 haftadır okula gitmiyordum. Okuldaki arkadaşlarımdan bir ton mesaj vardı. Hepsine iyi olduğumu dair mesajlar yazıp geçiştiriyordum. Son olaylardan sonra baya bir canım sıkkındı.

Hangi insan aptal bir kurdun peşine takılıp ormanın içinde kaybolmayı göze alabilir di ki? Üstelik sanki bunu bilerek yapıyordu. Bulunduğum yerlerde oluyordu. Sonra bir şekilde yine onu takip ediyordum. Bu da yetmezmiş gibi babamla amcam benden bir şey saklıyordu. En kısa zamanda öğrenmeye çalışacaktım. Babamın bu denli sinirlendiğine bakılırsa işin içinde kötü şeyler olabilirdi.
Ama ne?

KURDUN ÖFKESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin