9.Bölüm

258 89 102
                                    


Louvre piramidi ,Fransa/Paris 

Karşımda duran kişi Doğa'ydı.Nasıl ve neden ? Ne alakaydı? O burda of.

Kendime gelip yavaş adımlarla büfe gibi birşeylerin satıldığı yere gidiyordumki , arkamdan Doğa bağırdı.

"Alev "

dediğinde ona baktım yanıma gelip sanki harika bir arkadaşmışız gibi mutlu mutlu konuşuyordu.

"Ne yapıyorsun"

bu kız hasta felanmıydı.  Onun aksine ben hiç gülmüyordum.
Yanımızda Ateş bize bakıyordu. Ciddi ses tonu ile konuşmaya başladım

" Senin ne işin var burda?"

Ateş hemen konuşmaya atıldı

"Ben istedim ve müdürle konuştum
Oda kabul etti"

Derken arkadan Toprak ve Su geliyordu.Niye ani bir sinir yaşadığımı bilmiyordum.Tüm damarlarım sinirden gerilmişti .Ama onları istemiyordum.Sevmiyordum.
Düşmanını kim severki?

Hepsi gülerek bana bakıyordu.Cevap gibi bir şey bekliyorlardı herhalde.Bakıp duruyorlardı bu yüzden artık bir cevap verme gereği duymuştum. Ama canım onlar yüzünden aşırı sıkılmıştı .

Hiç bir şey demeden gözümü devirip ordan gitmiştim.

Uçaktaydık .Gerçekten harikaydı.İlk defa biniyordum.Bu yüzden çok heyecanlı olmam gereksede sinirlerim bozuk olduğu için normal bir seyahatmış gibi geliyordu.
Kulaklıklı müzik dinlerken birinin kulaklığımı çıkartmasıyla ona baktım .Doğa başımda aptal gibi sırıtıp konuşuyordu.

"Benim prensesim açıkmadımı"

sinir oluyordum .Ya ben sizi istemiyorum .Yüzsüzmüsün?
dimi yani hayır anlamıyorlarda ben demişim yalnız kalmak istiyorum. Bunlar daha çok üstüme geliyorlar. İyice canım sıkılıyordum. Bu yüzden bir gün patlıyacaktım .Ama sırası değildi bu yüzden sinirle sert bir şekilde cevap verdim.

"Açıkmadım"

Su söze girmişti .Bana bakıyordu oda aptal gibi sırıtıyordu . Gıcıklığım ikiye çıkmıştı . Uçaktan bile zevk alamaz hale geldim.

"Ozaman söyle bakayım ne istiyormuş benim prensesim"

Sert bir sekilde konuştum

"HUZUR "

deyip kulağlımı kulağıma geçirip biraz uyumuştum.

Uyandığımda geldimizi  farkettim.
Kulağımda hala şarkı çalıyordu.
'Ağustos sırılsıklam'...

Herkes ayaklanmıştı.Bende toparlanıp ayağı kalktım .Herkes beni beklemeden çıkış kapısına gidiyordu

Aşşağı indigimizde kocaman eyfel külesini görmemle paris de olduğumuzu anladım.Yüzümde bügün igrençligine ragmen kocaman bir gülümseme oluştu.Harikaydı.Etraf aynıydı .Ama burayı başkalaştıran tek şey louvre piramiti ve eyfel kulesi gibi gözüküyordu.Bavulumu çekerek ilerlemeye başladım.Doğa ve Toprak
ne kadar da samimi gözüküyorlardı .

Kol kola geziyorlardı.Su önden kendi başına Ateşte yanımdan yürüyordu.Ama bir sorun vardı. Çok hızlılardı. Yetişemiyordum.

En son yorulunca yüksek sesle bağırdım.

"YETER "
dememle hepsi bana döndü ve biraz daha kısık sakin ses tonuyla

"Yavaş yüruyün yetişemiyorum"

Toprak ordan alaycı bir şekilde söze atıldı

"Alev biz hızlı değiliz  .Sadece sen çok kısasın bu yüzden bizden geride kalıyorsun"

AY'IN ÇAĞRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin