Lisa hafifçe gülümseyip "Haklısın, Irene." dediğinde Jisoo şaşkınca Lisa'ya baktı ve "Lisa kendine gel. Şu an Joy'u aldatıyor." dedi. Lisa sırıtarak "Ben de seni Jennie ile aldatmıştım. Unuttun mu? Ama aşkımıza hiçbir şey engel olmadı." dediğinde Jisoo, "Hatırlamaz olur muyum? O zaman beni acayip derecede fazla üzmüştün." dedi. Lisa cevap vermeye çalışmadı bile.
Seulgi, Lisa'nın yanına yaklaştı ve "Lisa geçmişte yaptıklarım için çok üzgünüm. Bu oyun olayı beni çok yıprattı ve her an yanımda ölümün kokusunu hissediyorum. Bu çok rahatsız edici. Bu yüzden senden bir ricam var. Lütfen beni affet yoksa çok geç olabilir." dediğinde Lisa iyice düşündü ve "Seni affediyorum ama sadece seni. Çünkü en az sen bize zarar verdin." dedi. Seulgi şaşkınlıkla "Beni affettin mi, Lisa?" dediğinde Lisa ona sarılıp "Tabii ki şapşik." dedi ve ekledi:
"Doğruluk mu? Cesaret mi? Seulgi."
Seulgi endişeli bir şekilde kesik kesik gülerken "Şaka yapma, Lisa. Zaten gerginim." dedi. Lisa bu sefer robotik bir sesle gülümserken "Doğruluk mu? Cesaret mi? Seulgi." dediğinde Seulgi "Ölmek için can atıyorum, Lisa. Sırf Jennie ile yanyana olabilmek için ölürüm bile." dedi. Lisa, "Peki öyleyse." dediğinde Seulgi yerde bir anda beliren ilaç kutusunu aldı ve tüm ilaçları ağzına döktü. Bunu kendisi de istiyordu ama bilinci o sırada yerinde değildi. Ve sanki bir şey tarafından yönetiliyordu.
Rose, Seulgi'yi gördüğü an yardım etmeye çalıştı ama Seulgi çoktan fazlasıyla ilaç içmişti. Wendy ve Irene de bunu farkedince Seulgi'nin yanına geldiler. Irene, Lisa'ya bağırarak "Ne yaptın, Seulgi'ye?" dediğinde Lisa, "Ben bir şey yapmadım. Kendi kendine konuştu ve yerdeki ilaç kutusundaki tüm ilaçları ağzına döktü. O ilaç kutusunun bile nereden çıktığını bilmiyorum." dedi.
Wendy, Seulgi'ye yaklaştı ve sarıldı. Seulgi, Wendy'yi ittirdikten sonra "Yeterince günah işledim. Artık ölmem gerekiyor. Jennie ile cehennemde karşılaşacağımızı biliyorum. Onun da benim geleceğimi bildiğine eminim." dediğinde Wendy, "Pekâlâ. Seni seviyoruz, Seulgi. Bunu unutma." dedi ve acı bir şekilde gülümsedi. Seulgi de ona aynı şekilde karşılık verdikten sonra Lisa'ya dönüp "Beni affettiğin için teşekkürler. Görüşürüz." dedi ve sarıldı. Lisa da ona sıkıca sarılıp "Yakında yanına geleceğim." dedi fısıldayarak. Seulgi anlamayan gözlerle ona bakarken Lisa göz kırptığında sürat ifadesi normale döndü.
Seulgi son olarak Jisoo'ya döndü ve son sözlerini söyledi:
"Senden hep nefret ettim. Gebermen dileğiyle. Cehennemin yedinci katında görüşürüz."
Bunları demesiyle birlikte ağzın köpükler çıktı ve yere yığıldı. Jisoo sessizce "Ateşin tadını birlikte tatmıştık, Seulgi." dediğinde Jisoo'nun yanında duran Lisa sert bakışlarla Jisoo'ya baktı. Lisa, "O defteri kapattık biz, Jisoo." dedi. Jisoo göz dağı verdi ve "Tabii, tabii." dedi sessizce.
Seulgi ölürken ambulansı Rose aradı. Kendilerinden şüphelenilmesinden korkan grup endişeliydi. Bu nedenle ambulansın gelmesini beklemeden bardan çıktılar.
Yolda yürürlerken Jisoo merakla "Rose sen hep sessizsin ve sanki üzgün. Bir sorun mu var?" dediğinde Rose dalga geçercesine "A, evet. Bir sorun var. O da bu ölümcül oyun! Jisoo neler döndüğünün farkında değilsin galiba. Herkes bir bir ölüyor. Ben de yakında öleceğim ve bunu bilerek yaşamak zor, tamam mı?" dedi.
"Herkes bir gün ölecek, Rose. Dünya'nın kanunu bu."
Jisoo bunu dedikten sonra grup sessizleşti. Irene belinden bir hançer çıkardı ve Rose'a hançeri doğrulttu. Rose neye uğradığını ilk başta şaşırsa da Irene'in rahatsız edici gülüşü ve kırmızı gözlerini gördüğü an sıranın ona geldiğini anladı. Irene daha da fazla sırıtarak "Doğruluk mu? Cesaret mi? Park Chaeyoung." dediğinde Rose gerçek adını duymasıyla ürperdi. İş ciddileşiyordu. Rose kekeleyerek "C-cesaret." dedi. Çünkü kirli geçmişini kimseye açmak istemiyordu.
Irene kahkaha atarak "On altı yaşında neye ilgi duyduğunu söylemeye cesaret et." dediğinde Rose kalakaldı. Rose zeki bir yaratıkla karşı karşıyayım anlaşılan dedi içinden. Rose etrafında ona meraklı gözlerle bakan kızları süzdükten sonra kulaklarını tıkayıp "Cansız bedenleri mezardan çıkarıyorsun ve organlarını inceliyordum. Ayrıca o insanların saçlarını porselen bebeklerine takıyordum." dediğinde herkes iğrenmiş bir şekilde ona bakmaya başladı.
Rose ağlamaya başladı ve "Ama, ama ben değiştim. Bunun yanlış olduğunu anladığım zaman değiştim." dediğinde Irene hafifçe sırıtarak "En masumumuzun sen ve Yeri olduğunu sanırdım, Rose. Ama beni şaşırttın. Aramıza hoşgeldin!" dedi ve kollarını iki yana açıp etrafındakilere baktı. Herkesin suratında artık böyle şeyleri kabullenmiş bir gülüş yerleşti.
Rose'un aklına takılan bir soru vardı. Bunu dile getirdi:
"Irene, yanında neden hançer taşıyordun?"
______________________________________
Bölüm nasıldı?
Ee, teori falan yazın buraya.
Bu kitap için bir BlackVelvet videosu yaptım. Hemen buraya koyuyorum. İzlemeyi unutmayın;
Nasııııılll?! O kadar uğraştım :)
Hadi kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❝Truth Or Dare❞ OR DEATH | ☾ BlackVelvet ☽
حركة (أكشن)[TAMAMLANDI] Tamamen doğruyu söylemezsen, cesaret göstermezsen ya da cevap vermezsen ölürsün. 2 kişi üst üste "Doğruluk" derse diğer kişi "Cesaret" demek zorunda ya da ölmek! Oyun başlasın! ❝Doğruluk mu? Cesaret mi?❞ Yazar: Ilgın Ayçiçek • İlk Blac...