Üstüne atılan güçlü kollara karşı bitkin vücudu ile yapabileceği hiç birşey yoktu.Onu merdivenlerden aşağı atanın ne olduğunu görmeye fırsatı bile kalmadan kendini yuvarlanırken buldu.Zaten ağrıyan vücüdu bu yuvarlanmayı kaldıramamıştı.Yaklaşık 5-6 basamak yuvarlandıktan sonra düştüğü gibi kaldı. Hiç hareket etmeden öylece yattı.Özellikle sırtı çok acıyor, sanki her dakika parçalanıyordu.Dehşet verici ağrı kuyruk sokumunda neredeyse ikiye katlanıyordu.Korkuyordu. Orda ona saldıran şeyin ne olduğunu bilmediği için çok korkuyordu. Sırtı üstü yerde yatarken birşey göğsüne bastı.O kadar sert basıyordu ki Jim'in nefesi kesildi, gözleri karardı. Karanlık yüzünden üstündekinin kim olduğunu göremiyordu ama bir insan olduğu kesindi.
-"Kimsin sen ?"
Üstündeki kişi konuşmuştu.Sesinden anlaşılacağı üzere genç bir çocuktu. Ama oldukça soğuk bir sesi vardı. Buz gibiydi.Sanki dünyadaki tüm acıları tatmış ve başka hiç birşey artık onu üzemezmiş gibiydi.Jim neler yaşadığını bilmeden ona acıdı.Sonra bu acıma öfkeye dönüştü.Yerden kalkıp onu yumruklamak istedi.Tabii ki yapamadı.
Çocuk eğildi ve her hecenin üstüne basarak tekrar etti:
"Kimsin sen ?"
Jim "Şu lanet ayağını çek de konuşabileyim" demek istedi ama ağzından sadece anlamsız kelimeler çıktı. Korkusu hafiflemişti. Daha çok öfkeye dönüşmüştü.Çabuk sinirlenen bir insan olduğunu fark etti. Kendi ile ilgili birşey öğrenmişti.
Sonra aşağıdan konuşma ve koşuşturma sesleri geldi.Biri hızla merdiveni çıkmaya başladı. Harap durumda olan merdiven her adımda inliyordu.Jim neler olup bittiğini kavramaya çalışırken Jim'in kafasının arkasından, merdivenin altından endişeli bir ses geldi.
-"Neler oluyor Dale?"
Konuşanın bir erkek olduğu ve uykulu olduğu belliydi. Fakat sesinde en çok endişe ve tedirginlik seziliyordu.
-"Kapa çeneni! Git de Marco'yu çağır!"
Çocuk cevap vermeden merdivenlerden aşağı koşup bağırmaya başladı.Jim merdivenlerin tamamen parçalanacağından korktu. Çocuk inerken tüm bina sarsılıyordu.
Jim bütün gücünü sağ elinde toplayarak Dale denen çocuğun ayağını üstünden itti ve derin bir nefes aldı.Ardından öksürmeye başladı.Her öksürdüğünde sırtındaki kaslar daha fazla acıyordu.Çocuk bir santim dahi kıpırdamamış ona bakıyordu.Merdivenler tekrar sallanmaya başladı ve aşağıdan biri daha geldi. Üstündeki çocuk ilk defa bakışlarını ondan ayırıp gelen kişiye baktı.Hiç konuşmadan anlaşmalarına bakılırsa birbirlerini çok uzun zamandır tanıyor olmalıydılar.Sonra merdivenlerin altından beyaz bir ışık açıldı ve Jim'in yüzünü aydınlattı. Gözleri karanlığa alışmış olan Jim gözlerini kısmak, hatta kapatmak zorunda kaldı. Üstüne gelen bir el zorla ağzını açtırdı ve dişlerini kontrol etti. Başka bir el ise parmaklarını.
"Normale benziyor değil mi ?" dedi arkadan gelen ses.
"Bilmiyorum. Onu aşağıya taşıyıp bakalım" diye yanıt verdi üstünde duran çocuk.
Jim onu aşağı falan götürmelerini istemiyordu. Rahat bırakmalarını istiyordu. Birde şu Dale isimli çocuğu yumruklamak istiyordu. Evet, bunu hepsinden çok istiyordu.
Onu taşıyıp yüksek tavanlı geniş bir odanın ortasında bıraktıklarında, Jim odada 5 kişi saymıştı.Gürültüyle ayaklarını yere bırakan Dale'ın aksine kafa kısmını tutan çocuk daha kibar davranmıştı.Her tarafı ağrıyan Jim etrafına toplanan bir grup insanın, hatta çocuğun arasında duruyordu.Sonra yüzüne el feneri tutan çocuk öfke ile kafasını kaldırıp üstünde şaşkınlıkla bakışan çocuklardan birine işaret parmağını doğrulttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyanın Sonu: Hayatta Kal!
FantasyUyandığınızda hiç birşey hatırlamadığınızı düşünün.Hiç bir açıklama yapmadan sizi öldürüp öldürmemek için tartışan bir grup insan düşünün.Dışarının korkunç olduğunu ve kaçmanız gerektiğini, dünyanın tamamen değiştiğini ve bütün bunların arasında hay...