Nihayet diğer çocuklara yetiştiklerinde gece olmak üzereydi. Yeniden çilemeye başlayan yağmur tekrar başlayacak olan fırtınanın habercisiydi. Zaten karanlık olan etraf daha da kararıyordu. Küçük ve terk edilmiş bir köye varmışlardı. Böyle köylere yakın olduklarına göre şehirden çok uzak olmalıydılar. Bu gece, bu köyde, bir ahırda kalacaklarını söylemişti Dale. Terk edilen ahırda kurutulmuş, taş gibi eti yiyen çocuklar ayrı ayrı köşelere çekilmişlerdi. Flint ve Dale bir köşede sessizce konuşuyorlardı. Jim konunun kendisi olduğunu düşünmeden edemedi. Başka bir uçta ise adının Sam olduğunu öğrendiği çocuk ve George madeni paralar ile bir oyun oynuyorlardı.İkisi de diğerlerinden bir iki yaş küçük olmalıydı. Marco ise ahırın tavanına çıkmış küçük bir pencereden dışarı izliyordu.Aslında ahır gerçekten geniş sayılırdı. İki katlı olan ve yukarı çıkış sadece tek bir merdivenden olan ahır neredeyse bomboştu. Bir köşedeki birkaç metal kova, saman ve tahta yığınından başka birşey yoktu.
Jim orada öylece oturmaktan sıkılmıştı. Marco'ya çok küçük olan köyü biraz araştırmayı önermişti ama çocuk reddetmişti. Sadece bir eve girip mutfaktaki tüm kesici aletleri almışlar ve geri dönmüşlerdi. En azından herkesde -sofra bıçağı da olsa- bir silah vardı. Jim'in elinde silah olması gerçekten iyi hissettiriyordu. Ama Dale'ın askeri kamasını isterdi.
Flint hariç diğer çocuklar aralarına katılmasını seve seve kabul etmişlerdi. Flint ise yüzünü astıysa da itiraz etmemişti. Jim çocuğu daha dikkatli süzdüğünde onun da en az Dale kadar güçlü olduğunu fark etmişti. Yaklaşık aynı yaştalardı. Sarışın ve uzun boylu olan çocuğun uzun saçları vardı. Altında kot bir pantalon üstünde ise kışlık, kalın, gri bir kazak vardı.
Oturduğu yerden sessizce kalktı. Odada kimse onunla ilgilenmiyordu. Belindeki büyük bıçağı çıkardı. Elinde döndürdü. Ağırlığını tarttı. Sonra yerine koyup daha küçük olan çakıyı çıkardı.Aslında aralarına yeni katılan birine iki silah vermelerine anlam verememişti. Yaratıkların biri ile karşılaşırlarsa ondan çok şey bekliyor olmalıydılar. Jim küçük çakının da ağırlığını tarttı. Bir-iki kere salladı. Bıçak eline tam oturmuştu. Daha önce bıçaklarla yakın olduğunu hisseti.Bir ayağını geriye atıp açtı. Bıçağı hafifçe havaya atıp kabzasından tuttu ve doğruca karşıdaki tahta yığınına fırlattı. Havayı yarıp geçen ve döne döne ilerleyen bıçak, doğruca bir tahtaya saplandı. Saplanır saplanmazda tepki kuvveti nedeniyle akıl almaz biçimde titredi.
Yaptığı hareket odadaki çocukları harekete geçirmişti. Eli hemen kamasına giden Dale hemen ona dönmüş ve gardını almıştı.Flint bakışlarını ona dikmişti ve yumruklarını hazırlamıştı. Marco ne olduğunu görmek için merdivenin başına gelmiş aşağı bakıyordu. Oyun oynayan çocuklar ise korkmuş görünüyordu ama George yine de ayaklanmıştı.
Jim bu hareketin gerçekten ani olduğunu fark etti. Ellerini yavaşça yukarı kaldırıp saçma bir şekilde gülümsedi ve "Şey... Pardon." dedi. "Böyle şeylere alışkın olduğumu fark edince fazla heyecanlandım.""O bıçağı sen mi attın?" diye hayretle sordu Sam. Jim ona bakıp başıyla hafifçe onayladı.
"Vaaay be." dedi George. "Sende iş varmış dostum."
"Şey.. Teşekkürler." dedi.O kadar büyük birşey yaptığını düşünmüyordu.
O sırada Dale tahta yığınına yürüyüp bıçağı çıkardı. Kapatıp Jim'e attı ve buz gibi sesiyle: "Bir daha böyle bir hareket yapacaksan bizi uyar." dedi.
"Tamam" diye sakince cevap verdi Jim. "Bunu bütün gece boyunca yapacağım."
Çocuk sesini çıkarmayıp uzaklaştı.Jim'in dalga geçtiğini düşünmüş olmalıydı ama Jim dediğini gerçekten yaptı. Bütün gece farklı mesefelerden aynı hareketi deneyerek vakit geçirdi.Her saplanmada Dale'ın yüzünde beliren öfkeyi görmek gerçekten çok zevkliydi. Yorgunluktan uykusu gelene kadar devam etti. Sonra gidip köşesine yattı. Soğuk olan havaya aldırış etmemeye çalışarak kollarını bağlayıp yan yattı. Gözlerini kapatıp uyuması fazla uzun sürmedi.
Uyandığında dışarıdaki yağmur dinmişti. Hafifçe doğruldu.Yattığı yerin sertliğinden sırtı tutulmuştu. Etrafına baktığında kimseyi göremedi.Bir an, çocukların onu terk edip gittiklerini düşündü. Ama ahırın ikinci katından inen George'u görünce rahatladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyanın Sonu: Hayatta Kal!
FantasiUyandığınızda hiç birşey hatırlamadığınızı düşünün.Hiç bir açıklama yapmadan sizi öldürüp öldürmemek için tartışan bir grup insan düşünün.Dışarının korkunç olduğunu ve kaçmanız gerektiğini, dünyanın tamamen değiştiğini ve bütün bunların arasında hay...