Selam arkadaşlar, final bölümüyle karşınızdayım. Bu hikayeye başlarken kafamda cidden çok güzel şeyler vardı ama maalesef gerçekleştiremedim. Üzülerek söylüyorum ki kısa ve eksik bir hikaye oldu. Ama artık bitirmem şarttı. Elimden geldiğince toparlamaya çalıştım. Bol bol yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. Sizi seviyorummm
Not: Diğer hikayelerime bakmayı ve ve beni takip etmeyi unutmayın ^^
Plan basitti. Thanos buraya geldiğinde hep birlikte savaşıp eldiveni ele geçireceklerdi. Şimdiden üç taşa sahipti ve buraya gelirse bir taşı daha alacaktı. Bu daha da güçlenmesi demekti. Buradaki taşı eline geçirdiği an Wakanda'ya gidip oradaki taşı da alacaktı. Ruh Taşı'ndan haberleri bile yoktu. Belki de onu çoktan ele geçirmişti. Titan gezegeninde gergin bir bekleyiş varken Wakanda savaş halindeydi. Üstün teknolojilerinden yararlanarak Vision'u taştan ayırmayı ve daha sonra Wanda'nın taşı yok etmesine karar verilmişti. Thanos'un tüm adamları taşı almak için Wakanda'ya giderken kendisi Zaman Taşı için buraya gelecekti.
"Planı anladık değil mi?" Tony teyit etmek istercesine herkese bakarak bu soruyu yöneltmişti. Tüm ekip kafasını sallarken Liz ile göz göze geldiler. Yedek planı sadece ikisi biliyordu ve ne kadar acı olursa olsun gayet iyi anlamışlardı.
"Hiçbirimiz daha önce Thanos ile savaşmadı. Ama yine de çok güçlü olduğunu biliyoruz. Hepimiz aynı anda saldırırsak onu yenebiliriz. Hepinize portallar yaratacağım ve aniden belirip saldırarak onu sersemleteceğiz. Onu dizlerinin üzerine çöktürebildiğimiz an Mantis devreye girecek. Zihnini kontrol altında tutmalısın. Sonra da eldiveni alacağız ve onu öldüreceğiz."
Doctor Strange tekrar hatırlatma yaptığında gerginlikleri artmıştı. Çok büyük bir düşmanla karşılaşacaklardı. Yapabildikleri en iyi plan buydu ve kazanmaktan başka şansları söz konusu değildi. Herkes yavaş yavaş yerlerine geçerken Liz Stephen'ın yanına gitti.
"Başarılı olacağız."
Büyücü, mavi gözlerindeki korkuyu saklamaya çalışarak ona bakarken elini tutmuştu. "Bana söz vermeni istiyorum. Tüm bunlardan sonra gidip çay içeceğiz."
Genç kadın ışıltılı gülümsemelerinden birini sunarken kafasını olumlu anlamda salladı. "Senin tuhaf çaylarından olmasın, lütfen."
Strange hafifçe güldükten sonra sevgilisine uzunca baktı ve bir adım daha yaklaşıp dudaklarını alnına bastırdı. Bu kelimeler olmadan onu sevdiğini söylemenin bir yoluydu. Liz elini hafifçe sıktıktan sonra yerine geçti. Şimdi tek eksik Thanos idi.
**
WAKANDA
Steve ve T'challa en önde lider konumunda beklerken sahip oldukları tüm savaşçılar onların arkasındaydı. Uzaylı savaşçıların kalkanı geçmelerini bekliyorlardı. İçlerinden biri bile geçtiği an savaş başlayacaktı ve onları uzak tutmak için her şeyi yapacaklardı. Bucky Barnes dostunun yanında yerini alırken savaş için heyecanlı hissediyordu. Uzun zamandan sonra kendini kahraman gibi hissedebilecekti. Natasha Romanoff da öne çıkarken hayatında ilk kez korktuğunu hissediyordu. Ailesi tehlikedeydi ve içlerinden birine bile zarar gelecek diye çok korkuyordu. Yıllar sonra bir ailesi olmuştu ve onları kaybetmeye hiç ama hiç niyeti yoktu.
"Yibambe!" T'challa'dan sonra herkes bunu tekrar etmişti.
"Yibambe!"
"Yibambe!"
"Yibambe!!"
Rhodey ve Sam havadaydı ve koruma kalkanının sınırlarından giren yaratıkları bombalıyorlardı. Savaş başlamak üzereydi. Bucky elindeki silahla bir iki uzaylı indirmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vertigo(Doctor Strange)
Fanfiction(Hikaye Türkçe'dir.) "Doctor Stretch?" "It's Strange." - "Hey Stretch!" "It's Strange, okay? Strange!" - "I love you Stretch." "I love you too but please... It's fucking Strange!" Kapak için @4everavengers'a teşekkürler ❤