0.3

2.2K 91 14
                                    

"Eliif."turuncu saçlı marul bebeğimi atıp bana seslenen Berkcan'ın yanına gittim.
"Efendim Berkcan?" heyecanla sorduğum soru yamuk gülümsemesiyle hayat buldu.
"Seninle bir oyun oynayalım mı?" hızlıca kafamı onaylarcasına salladım.
"Tamam,şimdi ben kuaförmüşüm sen de müşteriymişsin. Tamam mı?"
"Tamam,tamam!"geniş bahçedeki bir sandalyeye oturttu. O saçlarımla uğraşırken sessizce,karşımızda duran camın yansımasından onu izliyordum.
"Tamam,şimdi saçına bir saat dokunma!"
"Bir saat ne kadar ki?"beni saatin olduğu yere götürdü.
"Bak,şu büyük olan 12'ye,küçük olan da 1'e gelecek,tamam mı?" eliyle göstermişti. Kafamı salladım. Ben salona çizgi film izlemeye gittim. O ise dışarı,Efeyle oynamaya gitti. 1 saatin dolmasına yakın annem içeri girdi.
"Eliiif! Kızım bu saçlarının hali ne?!"annem beni hızlıca banyoya sokarken gülerek söyleniyordu.
"Az daha saçların yanacakmı-"bir anda durdu. O sırada gözlerim aynadaki yansımama takıldı. Saçlarım...SAÇLARIM TURUNCUYDU!

Çalan alarmım ve rüyamın etkisiyle yataktan adeta düşerek kalktım. Rüyamda,Berkcan'ın saçımı turuncuya boyadığı günü görmüştüm. Pislik. Hızlıca tuvalete girip işlerimi hallettim ve elime bir sürahi dolusu buzlu suyla bir tencere ve kepçe alarak Berkcan'ın kaldığı odaya girdim. Önce tencere ve kepçeye gürültü yapıp,daha  kendine gelemeden  suyu döktüm. O yataktan fırlayıp sinir krizi geçirirken ben kahkaha krizine giriyordum.
"NEDEN YAPTIN NEDEN NEDEN?! KIŞIN ORTASINDA ZATÜRRE Mİ OLAYIM AMACIN NE AMINA KOYAYIM?!"o bana bağırarak yaklaştığında tüm sakinliğimle cevap verdim.
"Rüyamda saçımı boyadığın günü gördüm. O yüzden. Ayrıca benden uzak dur,ağızın kokuyor."
"Hastasın."
"Teşekkürler."
***
Ben,kahvem ve telefonum koltukta eğlenirken Berkcan içeriye banyo yapmış ve temizlenmiş bir şekilde geldi-temizlenmişten kastım,dişlerini fırçalaması-.  Dibime kadar gelip burnuma nefesini verdi.
"Bak,fırçaladım dişlerimi. Artık yaklaşabilir miyim?"kafamı salladığımda başını omzuma koyup telefonumu elimden çekti ve oynadığım oyunu oynamaya başladı.
"Ne bu?"
"Eyes." başını salladı.
"Nasıl oynayacağım bun-ANANI SİKEYİM!" ben kahkahalara boğulurken o telefonumu fırlattı.
"O ne ya öyle ıyh"-burda buneamk'da kendi cringe videolarına tepki verirken kanım çekiliyor dediği kısımdaki hareketleri yapıyor-
"Bak şimdi,böyle oynayacaksın." telefon elimde,kafası omuzumda,korktuğu yerlerde saçımı gözüne siper ede ede oyunu öğrettim.
"Tamam ver ya biz de biliyoruz oynamayı." telefonu elimden aldı ve oynamaya başladı. Ancak ben o sırada oyunu bırakmış onun odaklanan suratını izliyordum. Çığlık atarak telefonumu tekrardan fırlattığında silkelendim.
"Ya mal mısın Berkcan?" telefonumu eğilerek yerden almaya kalktığımda Berkcan'ın popoma tekme atmasıyla yeri boyladım. Telefonumu masaya koyup üstüne atladım.Gülerek bana karşılık veriydi.Birlikte adeta güreşmeye başkadık.Onu düşürmeye çalıştıkça ben düşüyordum.Bir anda beni düşüp,kafamı orta sehpahasının kenarına vurmaktan kurtarınca kucağında öylece kalakalmıştım. Elleri belimin biraz aşağısında,benimkilerse hızlıca inip kalkan göğüsünde.
"Yine başaramadın." sırıttık.

"6 yaşındaki çocuğumuzun psikopat olmasını izliyoruz sanırım Faruk." annem Hale'nin babama söylediği şeyi görmezden gelip Berkcan'ı ağıma düşürme planlarıma devam ettim. Onu havuzun köşesine çağıracak ve sonra da havuza itecektim. Abimin odasında onunla oyun oynayan Berkcan'a seslendim. Birkaç dakika sonra aşağı indi ve yanımda durdu.
"Efendim,Kırmızı Kafa." beni nasıl sinirlendirmesi gerektiğini iyi biliyordu.
Ona doğru hamle yaptığımda bir anda  çekilmişti ve beni dengemi kaybedip havuzun dibini boylamadan tutmayı başarmıştı.

"O gün de beni yakalamıştın."içtenlikle gülümsedi.
"Ben seni her zaman yakalarım Kırmızı Kafa." gülümsemem daha da genişledi. Sonra hemen kendime geldim ve kucağından indim.
"Eeee bugün ne yapıyoruz?"
"Seni bilmem ama benim okulum var."
"Oha,sen ta burdan Beşiktaş'a gideceksin,değil mi." kahvemin son kısmını içerken başımı salladım.
"Ne zaman çıkacaksın?"
"Duş alıp üstümü giyinmem lazım." kafasıyla beni onayladı. Ben hızlıca ona dediğim işlemleri gerçekleştirdim. Banyodan çıktıktan sonra altıma siyah kotumu,üstüme kahverengi kazağımı ve ayağıma siyah-beyaz kareli botlarımı giydim. Sırt çantamı hazırladıktan ve textimi son bir kez daha kontrol ettikten sonra montumu da alıp aşağı indim. Berkcan her zamanki gibi rahat kıyafetler giymişti. Üstünde nar çiçeği renginde bir sweat,altında siyah bir eşofman vardı.
"Evde ayakkabıyla gezdiğinizi bilmiyordum." beni baştan aşağıya süzmüş,yerinden kalkarken sadece bu yorumu yapmıştı.
"Bunlar yeni." dediğimde gülümseyerek kafasını salladı. Kapıdan çıktığımızda araba anahtarını salladı.
"Bırakayım seni. Ben de karşıya geçeceğim zaten."
"Aslında,vapur ve metroyla daha hızlı varıyorum." bana ısrarcı gözlerle bakmaya devam ettiğinde saatime baktım. 08:50.
"Tamam,seninle kavga ederek gitmek daha eğlenceli. Ama bana Feriye'de kahve ve brownie ısmarlayacaksın." kıkırdarken kapıları açtı.
"Tamam,ısmarlarım." arabayı çalıştırdıktan sonra sordu.
"Günde kaç bardak kahve içiyorsun sen?"
"Bayağı fazla." başını salladı. Bir süre sessizlikten sonra konuştu.
"Sana bir teklifim var."kafamı camdan çekip ona baktım.
"Hani,sen herkes mal diye kimseyle sevgili olmuyorsun ya."
"Evet." güldüm.
"Bence,bu 2 haftalık süremizde,benimle sevgili olmalısın. Hem benim gibi hem mal hem yakışıklı birini bulamazsın,hem de bak,baak! BEĞENMEZSEN SORGUSUZ SUALSİZ İADE SEÇENEĞİİİ!"
••••••••••••••••••••
acaba ne diyeeceeeeek! ğfşrşsşteş oğlum dünyanın en mal hikayesini yazma ödülü bekliyorum

brother's best friend/berkcan güven fanfic by.MissChanandlerBongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin