FİNAL

1K 46 16
                                    

2 HAFTA SONRA
"Uyaaaan." Berkcan,yakalayabildiği herhangi bir yerimden beni çekiştirmeye başladı.
"Ne var be neeee?!" çemkirdiğimde ellerini beline koyup sakince yüzüme baktı.
"Saat 5 oldu."
"Bir insan neden sabahın 5'inde kalkar manyak,yat geri."
"Hmm bir düşüneyiim,saat 8'de Amerika uçağı olduğundan olabilir mi?Varsayım sadece." hızlıca yerimden kalktım.
"HASSİKTİR UÇAK!" ben banyoya koşarken arkamdan söylendi.
"Bi'de ben ayı sen de öküz sayılırsın. Yani teknik olarak insan diyemeyiz."
***
Havaalanında;sanki buraya gözyaşları eşliğinde bırakılmamışız gibi umursamazca Subway'lerimizi yiyip Netflix'ten DragRace izliyorduk. Kafamı Berkcan'ın omzundan kaldırıp geriye yasladım.
"Ne zaman kalkacak uçak?" heyecandan yerimde duramıyordum.Hayallerim sonunda gerçek oluyordu. Ve yanımda en sevdiğim insan vardı.
"Ummm,5 dakikaya anons ederler." bekleme salonundaki büyük ekranı işaret etti. Ofladım.
"Bu kadar gerilmene gerek yok hayatım." başımı salladım. Beni asıl geren olay şu anda bir işimin olmaması. Evet,Berkcan'ın kazandıkları ikimize de yeterdi ama ben her zaman kendi paramı kazanmanın peşinde oldum.Bu yaşımdan sonra kimsenin,özellikle de erkek arkadaşımın,eline bakmazdım.Ailemin bana öğrettiği ilk şey buydu. Kendine yetmek. Kimseye muhtaç olmamak.Oraya gidince ev bulmadan önce yapmam gereken ilk şey bir iş bulmaktı.
"Biliyorum,biliyorum.Ama yine de gerginliğimi atamıyorum işte." başımı öptü.
"Tuvalete gidip geliyorum. Ayrılma bir yere."
"10 saniyede işeyip geliyorsun zaten nereye gidebilirim." saçımı çekip koşarak uzaklaştı. Gülüp telefonuma gelen mesajı kontrol ettim. Abimdendi.
"Hesabına biraz para yatırdım. Ne olur ne olmaz. Kendini 3,Berkcan'la seni 2 hafta otelde idare edecek para var. Ama sen bir an önce ev bulmaya bak.Bu yaşına kadar hiçkimseye bel bağlamadın,bundan sonra da bağlamayacaksın. Ben her zaman buradayım."
Mesajı okurken gülümsemeden edemedim.
"Teşekkür ederim. Seni seviyorum."
Hızlıca mesajı gönderip banka hesabımı kontrol ettim ve Berkcan'ın gelişiyle senkronize yapılan anonsla ayağa kalktım. Elimi güven verici bir şekilde tuttu ve gülümsedi.
"Bunu yapmak istiyor musun?" diye sordum yürürken.
"Neyi?"
"Benimle taşınmayı."
"İstemesem niye teklif edeyim,salak?"
"Ne bileyim. Belki zorunda hissetmişsindir."
"Saçmalmaa." biletleri ve pasaportlarımızı kontrol ettirmeden önce durdum.
"Gelme."
"Ne?"
"Gelme işte Berkcan,gelme."
"Ne demek gelme kızım?"
"İstemiyorum.Birkaç ay sonra ev hanımı olacağım,sen bulduğun birkaç arkadaşla bira içip eve geç gelirken ben senin yemeğini yapıp eve kaçta geleceğin konusunda endişeleneceğim. Belki genç yaşta o aptal çocuklardan birini doğururum." Berkcan güldü. Bakın sıfır şaka çocuk gülme krizine girdi.Biletleri kontrol eden kadınsa şoka girmiş gibi kaldı.
"B-biletler ,vize ve pasaport?" Berkcan gülerek ikimizinkini de uzattı. Bense sinirli bir şekilde ona bakıyordum.
"Saçmalama,Elif.Öyle bir durumda beni uykumda bıçaklardın." kadın biletleri verirken biraz duraksasa da bütün belgeleri onaylayıp verdi. Yürürken konuştum.
"Eğer eve gelirsen bıçaklarım tabii."
"Ya,ev dışında nerede olacakmışım?"
"Bilmem,belki sürtük Ashley'nin yanında?"
"Ashley?"
"Ne,High School Musical'dan beri Ashley sürtük adı." dediğim şeye güldü.
"Hayatım,çoktan uçağın giriş kapısındayız bile." hayal dünyamdan ayrıldığımda çoktan havaalanıyla uçağı birbirine bağlayan tüneli bitirdiğimizi fark ettim. Hostes kadın gülümseyerek bize bakıyordu. Yavaşça içeriye girdik ve koltuklarımıza oturduk. Camdan dışarı baktıktan sonra ona döndüm.
"Saçmaladım,değil mi?" muzipçe kafa salladı.
"Seni bu kadar endişelendiren ne?"
"Ummm,iş olayları?" gerilmiş bir şekilde ona baktım.
"Hayatım sana her türlü,her yerde iş buluruz.En kötü garson olursun ki aldığın bahşişlerle taşaklı bir maaşın olur." yan koltuktan gelen öksürük sesiyle güldük.
"Hem okurken elin kolun bağlı duracaksın değil ya. Oyun seçmelerine katılırsın."
"Berkcan ben bir süre sonra her şeyde başarısız olup senin parana muhtaç olmak istemiyorum." anlayışla kafasını salladı. Bu konuda alınmayacağını veya kırılmayacağını biliyordum.
"Sendeki bu yemek yapma yeteceğiyle seni aşçı yapacaklarını söylemiş miydim?" gülerek koluna vurdum.
"Kimseye muhtaç olmayacaksın bebeğim. Söz veriyorum sana." bana güven verici bir şekilde gülümseyip öperken uçağın hareketlendiğini hissettim. Yavaş yavaş ilerledikten bir süre sonra havalanmıştık.New York...belki de yeni hikayelerimizin yazılacağı yerdir. Ya da eskilerin kaldığı yerden devam edeceği. Kim bilir?
-3 sene sonra-
Koşarak merdivenden aşağı indim.
"Berkcaan!" Berkcan yattığı koltuktan aşağı yuvarlanınca güldüm.
"N-ne Trump yine Amerikalı olmayanları ülkeden atmaya mı karar verdi?" güldüm.
"Hayır,Central Park'ta piknik yapalım mı diyecektim." eşofmanını çekti.
"Haa,öyle desene." merdivenin dibindeki bana yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma kapadı.
"Senin provan yok mu?"
"Aslında bu tek boş günüm." gülümseyerek bana baktı.
"Sahneye çıktığında 'BU BENİM SEVGİLİİİM' diye bağıracağım. Biliyorsun dimi?" saçlarını karıştırıp onu yukarı yolladım. Sandviç hazırlamak için mutfağa yürüdüğümde şu üç senede olanlar gözümün önünden geçti. İlk uçaktan inişimizi hatırlıyorum da...Tanrım,ait olduğum yere dönmüş gibiydim. Sonra,ilk evimiz. Tek göz odasıyla kutu gibiydi. Doğru düzgün bir mutfağımız bile yoktu ancak güvenli bir bölgede olmak istiyorsak bunlara katlanmak zorundaydık. Sonra,ilk işim.Boktan bir kafede önce garson,sonra aşçı olmuştum. Hatta Berkcan tahmin konusunda nasıl tutturduğuyla ilgili ona 5 dolar vermem gerektiğini söylemişti. O işten tam bir ay sonra,ilk oyunuma kabul edildim. İyi para kazanmıştım. Sonra bir başkasına,sonra bir başkasına...Hem okuyup hem çalışıyordum. Aynı zamanda da kabul edildiğim tüm oyunlardan en az 150 dolar kazanıyordum.Taşınmamızı kötü karşılayan belirli bir kısım yüzünden izlenme sayıları düşse de,Berkcan hala kayda değer biçimde para kazanıyordu.Bu yüzden onun kazandığı paranın yarısına dokunmamaya,daha çok biriktirmeye çalışıyorduk. Ve böylece bir yılın sonunda yine tek odalı,ancak daha geniş ve daha ferah bir eve taşınmayı başarmıştık.Hatırlıyorum da,ilk evden sonra saray gibi geliyordu o ev.İkinci senemde yıl sonu gösterime ünlü yönetmenlerin gelmesiyle şansımız güldü diyebilirim. O zamandan beri daha profesyonel oyunlarda oynuyor,bu kez en az 300 dolar kazanıyordum. Tam ben kazanmaya başladım derken Berkcan'ın girdiği depresyonla birkaç ay sadece benim kazandıklarımla geçindik.Daha sonra,yani eski Berkcan olduğunda,artık düzenli diyebileceğimiz bir gelirimiz vardı. Böyle böyle derken,3 ay kadar önce bu,iki katlı denebilecek lofta taşındık. Asıl saray burasıydı. Üst katında iki oda ve bir banyosu,alt katında kocaman geniş salonu ve mutfağı vardı. Sandviçleri jelatinleyip piknik sepetine koyduktan sonra bir şişe şarap ve iki kadehi de sepete koydum. O sırada merdivenlerden Berkcan indi.
"Biraz da meyve koyar mısın?" onu başımla onaylayıp hızlıca birkaç meyve koydum.Sepeti elime alıp boştaki elimle de onun elini tuttum. Apartmandan çıkıp iki kişilik bisikletimize bindik. Ben hala bisiklet sürmeyi bilmediğimden Berkcan beni arka koltuğa atıyordu. Piknik sepetini seleye koyup 5 dakika uzaklıktaki alana gittik. Nehrin yakınında bir yere örtüyü serip kurulduk. Etraf türlü türlü insan kaynıyordu.Burasıyla ilgili en çok sevdiğim şeylerden biri de buydu işte. Belirli bir rutini yok. Her an her şey olabilir. Gülümsediğimi görünce kafasını karnıma koydu.
"Neye gülüyorsun böyle?"
"Hiiç,aklıma yaşadıklarımız ve burayı ve seni ne kadar sevdiğim geldi."
"Hmm,ilan-ı aşk mıydı yani bu?" kıkırdadım.
"Aslında,New York ve sen benziyorsunuz. İkiniz de...öngörülemezsiniz."güldü.
"Sen ve New York'da benziyorsunuz."
"Yaa."
"Hı-hım.İkiniz de özgür,yetenekli,güzel,akıllı ve sinsisiniz."
"Sonuncuya kadar harika gidiyordun." güldük. Kafasını kaldırıp beni öpmeye başladı.
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
•••
Hey,bir senelik bir maceranın sonuna geldik? Yani epiloglar falan gelecek bu üstünkörü bahsettiğim olayların uzun halleri ama bu final bölümümüzdü. yani epiloglar ne zaman gelir inanın bilmiyorum. gerek okulum gerek bulunduğum konum beni biraz yoruyor. hikayenin bu kadar geç ve zor bitmesinin sebebi de bu. yani konu sapmaları vs. varsa gözden kaçırdığım için özür dilerim.
xoxo

brother's best friend/berkcan güven fanfic by.MissChanandlerBongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin