Ahhh cidden çok yorulmuşum. Uyandığımda kendimi yatağımda buldum. En son masadaydım... Olamaz! Masada notlar vardı ve biri beni buraya yatırmış olmalı. Hangisiyse... Kesin notları gördü ve bir şeyler yapacak! Hemen masamın yanına gittim. Notlar masada yoktu. Masamın arkasında da... Muhtemelen biri almıştı. Kesin gördü ve her şeyin farkında. Artık araştırma yapamayabilirim.
İyice emin olmak için cekmecelerime baktım. En alttakindeydi notlarım. Ama uyumadan önce buraya koymadığıma eminim...
Birisi beni yatırırken onları da oraya koymuş olmali ama neden benim bu gizli işimi saklasın ki? Yavaşça koridorda yürümeye başladım. Belki ipuçları bulabilirdim. Teknoloji odasına gittim. Yeni bir mesaj yok gibi görünüyordu. Ama daha fazla konuşmayı inceleyebilirdim. O sırada bir cam parcalanma sesi ve ardından acılı bir inleme duydum. Biri beni izliyor. Acaba notlarımı bulan kişi mi? Sessizce koridora ilerledim. Bu kişiyi tanımıyordum. Eli kanıyordu. Gözleri gercekten çok güzeldi. Hayran bir şekilde ona bakarken yarasını hatırladım. Onun kalkmasına yardım ettim. Şuanda soru yağmuruna tutamazdım. Çince bir şeyler sayıkladı. Sessizce ağlamaya başlamıştı. Çok tatlı görünüyordu...
Kanı durmak bilmiyordu. 10 dakika sonra güçlerimi hatırladım. Belki onu iyileştirebilirdim. Tüm gücümle elini tuttum. Yapabiliyordum! Vücudumdan akıp giden enerjiyi hissediyordum ve başım feci dönüyordu. Sonra___
Bayılmışım. Uyandığımda şirin çocuk yanımdaydı. Endişeli gürünüyordu. Beni uzun süredir uyandırmaya çalıştığı belliydi. Bu sefer Korece konuştu :
- Yaaah! İyi misin? Çok kotktum cidden! Çok teşekkür ederim. Benim kanımı durdurdun.
- İ...iyiyim. Sen k...kimsin?
- Ben Lay. Yanında yaşadığın kişilerin arkadaşıyım. Çok uykucusun! (beni yatağıma kimin taşıdıgı anlaşıldı.)
O sırada bir anda kapı açıldı. Kaiydi. Bir bana, bir Lay e baktı. O sırada aslında Lay'in kucağında, kolları arasında olduğumu fark ettim. Hızlı olmaya çalışarak doğruldum. İkimizde ayağa kalktık. Başımı öne eğdim. Kai beni ve Lay'i dikkatlice süzdü. Sessizliği Lay bozdu:
- Yaaah Jong inn!! gnuyh'un geldi! özlemedin mi?
- Yahhh bu aramızda bir konuşma.
Bunu der demez bana kaçamak bir bakış attı. Onu aldatıyormuşum gibi hissettiren bir bakış...
- İçeri geçelim mi?
- Aa tabii... küçük hanım da gelsin mi?
- Gelsene Min Hyun-sshi!
- E...efendim? A... tamam geliyorum.
Onların peşinden gittim. Gnuyh... Demek ki Kai Lay' e beni sevdiğini belirmişti. Ama... neden Lay notlarımı almamış, düzgünce yerine koymuştu?
Dev salona vardığımızda rahatsız bir şekilde koltuğa oturdum. Diğerleri Lay e hal hatır sorarken Kai bana kızgınlıkla karışık nasıl yaparsın der gibi bakıyordu. Gözlerimi devirdim. Baekhyun yanıma geldi. Şirince gülümsedi:
- İnan ki bir kız arkadaşım olmasını çok isterdim. ama burada tek kız sensin biliyor musun?
Çapkın bir bakış attı tek kaşını kaldırarak. Chanyeol onu dürtükledi:
- Kız arkadaşın olmasa da kankin olarak yetmiyor muyum Baekiiee?
- Kız farklı Yeolieee!!
Sehun telefonuyla uğraşıyordu. Bir an gözlerini kaldırdı ve bana şaşkın bir şekilde baktı. Sonra da Lay e baktı ve tekrar telefonuna döndü. Bu bakışlardan rahatsız olmuştum. Dinlenmek için odama çıkacağımı söyledim ve ayağa kalktım. O sırada aldığım notlar görünecek şekilde yere düşüvermişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EXO PLANET'TEN KAÇIŞ
FanfictionYağmurlu bir geceydi. Park Min Hyun yeni taşındıkları şehirde yanlış otobüse bindi. kendini tenha ve garip bitkilerin olduğu bir yerde buldu. Büyük bir şato gördü ve yardım için oraya gitti. İşte her şey bu şekilde başladı...