"Küfretmeyi keser misin?" Dedi Olivia elindeki kitabını yatağa bırakırken. "Odaklanamıyorum."
"Kusura bakma." Dedi Rose telefonu bir yere fırlatıp ayağa kalkarken.
Masasının üzerindeki kitaba bir bakış attı. Hayır, bugün okumayacaktı. Sakin adımlarla yatakhaneden çıktı. Ortak salonda bir kaç birinci sınıf vardı. Onlara gülümseyip ortak salondan çıktı.
Az öncekinin tam tersine adımlarını hızlandırdı çünkü Filch her an önüne çıkabilirdi.
Karagöl'e geldiğinde derin bir nefes alıp yere çöktü. Kızgın mıydı? Ya da üzgün? Mutlu mu olmalıydı?
"Rosie." Kız duyduğu sesle kafasını sola çevirdi.
"Hyperion?" Ciddi bir şey olduğunda ona her zaman ikinci adıyla seslenirdi.
Scorpius yanına ilerleyip tam dibine oturdu. Rose onun tüm yüzünü dikkatle incelerken, Scorpius Karagöl'e bakıyordu. Bir kaç dakika hiçbir şey konuşmadan öylece beklediler.
Nasıl başlayabilirlerdi konuşmaya? İlk ne demeliydiler? Sessiz kalmak belki de en iyi konuşma biçimiydi?
Rose, Scorpius'a biraz daha yaklaşıp kafasını omzuna koydu.
"Beni, annenin elbisesini verecek kadar sevdiğin için teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strange |Scorose Texting
Fanfic@tuhaf1i: Bu hayattaki en değer verdiğim kadının, yani annemin, üzerine yemin ederim. Seni seviyorum Rose Weasley. Hikayenin tüm hakları Teen Wolf ekibinde saklı.