"SENİ SEVİYORUM"

1.8K 93 4
                                    

Ne düşündüğümü düşenemez oldum. Tek istediğim bu lanet yerden çıkmaktı.

Yazıları görünce hışımla lavaboya gittim. Aynaya baktığımda ağlamak için atakta bekleyen gözlerimin kan çanağına döndüğünü gördüm. Nasıl insanlar bunlar?

Daha fazla dayanamayığı, ağlayacağımı farkedince bir tuvalete girdim ve kapıyı kilitledim. Burada ne kadar kaldığımı , ne kadar ağladığımı bilmiyorum. Sinem bir kaç defa gelip beni yokladı. Yanii . Burada olduğumu bilmiyor. Ne Sinem . Ne de Enes..

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Çoktan okul çıkış saati gelmiş, zil yine o kulak tırmalayacı melodisiyle çalmıştı. Bu halde dışarı çıkamayacağımın farkında olduğumdandır sanırım, bir yarım saat daha orada bekledim. Artık duvarlar üzerine üzerime geliyordu. Olanların etkisinden kurtulmamış, bitkin bir tavırla oradan ayrıldım.

Dışarı çıkacakken çantamın sınıfta olduğu aklıma geldi. Sınıfa gittim. Ve işte o zaman anladım okulda -hayatta- yalnız olmadığımı.

Enesi görünce fazlasıyla şaşırdım. Ama o an ne onunla ne de bir başkasıyla konuşabilirdim. Sıradan çantamı kaptığım gibi kapıya yöneldim. Tam açıp çıkacakken, Enes tek eliyle bana engel oldu. Sessizliğini bozdu ve;

"Lütfen gitme." Dedi.

Çantamı fırlatarak en öndeki sıraya oturdum. Ve sinirle bağırmaya başladım. Aptal Gamze! Bunların tüm suçlusu sensin o değil. O an hem iç sesime küfrediyor hemde Enese bağırıyordum.

"Senin aşağılık tiki arkadaşların..." Ses tonum gittikçe azaldı.

Bu sefer yüzünü asan oydu. Sinirli bir tavırla;

"Ne olmuş arkadaşlarıma?!"

Cevap gelmeyince daha da sinirlenmiş olacak ki.

"Ne yaptılar? Söyle.." Diye bağırdı.

Söyleyemezdim. Zaten bir tek ispiyonculuk kalmıştı oynamadığım. Sıramın altına gizlediğim kağıtları çıkardım ve Enes'in üzerine savurdum.

Çantamı attığım yerden aldım ve "Haklılar." Diyerek sınıftan çıktım.

Adımlarımı, koşuşumu hızlandırdım. Şuan tek istediğim eve gidip delice ağlamak. Okul bahçesine geldiğimde Enes'in seslerini duydum.

"Gamze! Dur" diye bağırıyordu.

O dur dedikce daha da hızlandım. Olanlar aklıma gelince daha da..

Sesin daha da yaklaştığını farkedebiliyordum. Neden erkekler daha hızlı koşar ki?

Enes kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.

Ellerini yüzümde birleştirerek ;

"Ben seni seviyorum. Bundan daha önemli ne olabilir?"

Salak mı bu? Anlamıyor mu yani? Önemli olan beni sevmesi değil. Önemli olan benim kendimi sevmemem.

Söyledikleri beni tatmin etmediğinden yeniden gitmek için yeltendim. Bu sefer beni kolumdan tuttu ve dudaklarını dudaklarına değdirdi.

Bütün üzüntülerimi unutmuştum sanki o an.. Her şeyi.. Aslında.. Demin söylediğim şeyde yanıldım . Onun beni sevmesinden daha önemli ne olabilir ki?

Arkadaşlar 300ü gecti:) yeni bölümü yazdım. Bol bol vote ve yorum lütfeen

DEĞİŞİMİN GÖLGESİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin