5.Bölüm(Geçmişten kalma bir iz)

55 30 15
                                    

Hikayeye başlamadan önce son günlerde gittikçe artan kadına şiddeti kınıyor halkımıza ve tüm dünyaya kadının cinsel bir obje olmadığını tekrar hatırlatmak istiyorum.

Kayla'nın azından:

Derken kurtarıcım mı azrail'im mi tam seçeneğim zil çaldı.. Zilin çalmasıyla birlikte Meriç kulağıma eğilip;

-Tam 5dk sonra binanın arkasında ol. Sakın gecikme.

Diyip hızlı bir şekilde sınıftan çıkınca iç sesim hemen:

Bence git. Bu salak oğlanın ne yapıca belli olmaz.

Demesi kolay tabi. Bütün ders dikizleyip durdu. Ya yanlış bir şey yapmaya çalışırsa.

Diye iç sesime cevap verdiğim sırada birinin yanıma oturduğunu farkedince kafamı yan tarafa çevirdiğimde şu zihin okuma gücü olan oğlanı gördüm.

- Demek gücüne güvenmiyosun?

-Yine ne diyosun? Dedim bıkkın bir sesle.

-Meriç'den korkmana gerek yok. Sadece bir şey sorucak. Sen gücünü kullanamadığın sürece onun gücünü kullanacağını sanmıyorum. Ayrıca sen onun tipi değilsin. Korkmana gerek yok yani.

Diyerek göz kırptı.

-Yani yine düşüncelerimi okudun.

-Mecbur olmasam okumazdım. Meriç dünden tembihledi. Her ne diyiceksen ona de.

Diyip sıradan kalktı. Birkaç adım attıktan sonra durup:

-Bu arada, benim adım Tolga. Birdahakine adımla seslen veya düşün. "Zihin okuma gücü olan oğlan" çok itici oluyo.

Diyip sınıftan çıktı.

Sence gitmelimiyim?

Emin ol bende aynı soruyu kendime soruyodum. Ne yapacağımızı bilmiyorum ama Tolga'nın dediklerine bakarsak bizim geleceğimizi yeni öğrenmişe benzemiyo. Altından bir şeyler çılarabilir.

Ama gitmezsemde bir şey olmayacağına garanti veremem. Yüz mimiklerine bakarak düşünürsek tehlikeli bir gücü var.

Yani ilk önce onun gücünü kullanması bizim için önemli.

Ayrıca benim ğeliceğimi tek başına öğrenmesi imkansız. Arkasında birisi olabilir.

Benim bir fikrim var; ***

***

Yazarın azından:

Sonunda bir karara varan Kayla okulun arkasına doğru gidiyordu. Kol satine bakarak adımlarını birazdaha hızlandırdı.

Bu sırada Meriç'de binanın arkasına yeni gelmiş sırtını duvara yaslayarak nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Kayla'nın adım seslerini duyunca fotoğrafları hızlı bir şekilde ceketinin iç cebine koydu. Tam bu sırada Kayla köşeyi dönüp Meriç'e bakınmaya başlayınca tok bir ses:Burdayım!

Evet. Meriç sesi yine kontrolsüz bir şekilde yüksek ve kalın çıkarmıştı.

Kayla sese doğru dönüp tam karşısında durdu. Meriç konuşmaya başlamayınca:

-Konuşucak mısın? Yoksa burda dikilip durucakmıyız?

-Orasını vereceğin cevaplar belirliycek. (Kayla'ya doğru bir adım atarak.) Yürüyen Bela'yı nerden tanıyosun.

Demesiyle Kayla bıkkın bir sesle: Beni bunu sormak için mi buraya kadar çağırdın?

Meriç aldığı cevaba hafif sinirlenmiş olucak ki birden bire Kayla'yı omuzlarımdan tutup sırtı duvara gelicek şekilde yaslayıp ellerini duvara dayadı. Kayla bu hareketi beklemiyor olucakki hafif sersemlemişti.

-Eğer güzellikle söylemezsen zorla söyletirim.

Diyip bir eliyle cebine koyduğu fotoğrafları çıkarıp göz hizasında tutarak;

-Onu tanıdığına dair kanıtlarım var. Söylemezsen fotoğraflar okulun dedikodu sitesine düşebilir. Sonuçta okulda adın çıkar, Allah korusun!

-Yürüyen Bela'yı neden arıyosun? Dedi dikleşerek.

-Bunu sana söylemek için bir sebebim yok.

-Eğer beni Yürüyen Bela için aradıysan mutlaka önemli bir sebebin olmalı. Ayrıca beni tehdit edebildiğine göre beni de pek tanıdığın söylenemez. Büyük ihtimal arkanda birisi var ve ona güveniyosun. Üzerimde gücünü kullanarak söyletmeye de çalışamazsın. Benim gücümü bilmediğin için kendini tehlikeye atıcak kadar aptal birisinede benzemiyosun. Kısacası sebebini söylemeden azımdan tek bir laf dahi alamazsın.

Diyerek aralarında kalan azıcık mesafeyide kapatıp gözlerini gözlerine kenetleyerek Meriç'e düşündüğü kadar aptal olmadığını anlamasını sağladı.

Sonuç olarak işler Meriç'in hafife aldığı kadar kolay olucağa benzemiyor.

-Gücünü bilmediğimi kim söyledi?

Diyerek dudaklarını sadist bir şekilde yukarı doğru kıvırdı. Kayla her ne kadar tedirginleşsede belli etmemek için oda yüzüne çakma bir gülümseme yerleştirerek.

-Bildiğini kim söyledi?

Diyerek Meriç'i kendi yöntemiyle avlamıştı. Ani bir refleksle fotoğrafları eline alıp sallayarak;

-Yürüyen Bela benim için geçmişten kalma bir iz... Onun hakkında bir şey öğrenmek istiyosan yanlış kişiye soruyosun... Onun hakkında bildiğim tek şey varsa... oda o istemediği sürece kimse onu bulamazda, ulaşamazda...O ne isterse o olur...

Demesiyle gözünden bir yaş aktı. Fotoğrafları Meriç'in yüzü fırlatarak;

-Onun bu dünyadaki en büyük düşmanı benim! Onun yerini bilseydim eğer şu an yaşıyo olmazdı.!

Diyerek Meriç'i omuzlarından iterek orayı terketti....

Yazardan not: Karakterlerin güçleri; beyinde doğum sonrası oluşan tümörün ikinci bir karakter oluşturması sonucunda beyinini daha iyi kullanılabilmesi sonucu ortaya çıkar. Ortaya çıkan güç kan nakli ile başka bireylere aktarılabilir ancak tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilir. Güçler genelde gen yoluyla yavru bireylere aktarılırken kimi zaman bu olay gerçekleşmeyebilir. Tümörü olmamasına rağmen gücü olan bireylerin, kan nakli ile güç kazanan kişilerin, daha kısıtlı yaşarlar ve birkaç yıl içersinde ölmürler.

*
*
*
Sizce Yürüyen Bela kim?

Buzlu Ateş'le nasıl bir geçmişi var?

Meriç neden Yürüyen Bela'yı arıyo?

Öncelikle tüm halkımızın 30 Ağustos Zafer Bayramını kutluyorum.

Hikayeye başlamadan önce dediğim gibi bir kez daha kadına şiddeti ayıplıyor ve kınıyorum.

"Dünya güzel olsaydı doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık."

~Necip Fazıl Kısakürek~
~Her şey dahil 733 kelime~

 Yürüyen BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin