"Ashley daha fazla çalışacak mısın? Yorulmuş olmalısın"
Dedi Vanya. Bunu beni düşünerek ya da kendisi yorulduğu için söylediğini biliyordum ama artık o kadar yorulmuş, bitmiş ve üzülmüştüm ki sadece "az kaldı" deyip işime devam ettim.
"hadi ama dün de aynısını demiştin..." (Vanya)
"evet... Evet ama bulacağım. Five'ı bulacağım..." dedim
Vanya yavaşça ayağa kalktı ve "yarın geri gelirim" diyip odadan çıktı.
Birden aynaya bakma gereksinimi duymuştum.
Kısa dalgalı saçlarım birbirinden bağımsız şekilde duruyordu. Kahküllerim varlığından habersizdi.
Bitmiş olduğum her halimden belli oluyordu.
Dolabıma geçip üniformalarıma baktım.
Ütülü bir şekilde duran üniformalarımdan birini aldım ve giydim.
Saçlarımı olabildiğince düzenlemeye çalıştım.
Son birkez daha aynaya baktım.
Neredeyse her şeyi biliyor sayılırdım.
'Neden kısa mesafeli yolculuğu denemeyeyim ki' diye geçirdim içimden.
Salonu gözümün önüne getirdim.
Gözlerimi kapadım ve sadece, kendimin salonda olduğunu düşündüm.
Aklımda bunları canlandırırken iki elimi yumruk yapmıştım.
Tam anlamıyla hayal ettiğimi düşündüğüm zaman ellerimi hızlıca açtım ve biraz sonra dizim bir şeye çarpınca gözlerimi açtım. İşte olmuştu.
Başarmıştım.
Bunu yapabilmiştim.
Biraz sonra ayak seslerini duyunca istemsiz odama ışınlandım resmen.
⚛️⚛️⚛️
Biraz sonra kapım çaldı."Ashley... Kahvaltıya gelecek misin tatlım?"
Dedi annem.
Oturudğum yerden anneme seslendim ve "tamam anne birazdan geliyorum" dedim.
O kadın kesinlikle robot olamaz. Gerçekten duyguları var ve bizi gerçekten seviyor...
Son bir kez kıyafetlerimi düzeltip kapıma yöneldim ve tam kapımı açıp bir adım attığımda bir siluete çarptım. Tabii kafamı kaldırdığımda bunun koridorda koşan bir adet Klaus olduğunu anladım.
"hey koridorlarda koşma Klaus"
Dedim ama o beni hiç duymamış gibi yapıp mutfağa koşmaya başladı.
Ben de yavaş adımlarla mutfağa doğru yürürken arkamdan biri seslendi.
"Ashley Morgan hala Five'ı aramıyorsun değil mi? O elbet gelecektir"
Zaten bu evde iki ismimi birden söyleyen tek bir kişi vardır, o da Ben...
Arkamı dönüp "yo, yo aramıyorum zaten gelir o aynen..." dedim ve yüzüme sahte bir gülücük ekledim.
Ben yanıma gelip "pekala..."dedi ve mutfağa gitti.
Ben de hemen arkasından mutfağa geçtim.
"hey babam nerede Luther, sana söylemedi mi?" (Ashley)
"hey adam bize çoğu şeyi söylemiyor zaten. Benim bir suçum yok..."(Luther)
"hey hey kavga yok"
Dedi Diego. Ve ben de daha fazla uzatmamak için sinirle yemeğime döndüm.
"Ashley aklıma süper bir fikir geldi..."(Klaus)
"yine ne geldi acaba" dedim yüzüm asık bir şekilde.
Elime bir kağıt parçası sıkıştırıken "bu gün saat 12 de. Gizli yerimiz" dedi sessizce.
Peki anlamında kafamı salladım.
Bu evde, okulda, binada... Sadece Five ve Klaus ile gizli yerimiz vardı. Yani Klaus ile ayrı Five ile ayrı.
Klaus ile gizli yerimiz arka bahçede bulduğumuz, içi boş loş bir odaydı.
Five ile olan gizli yerimiz ise merdivenlerin altından girişi olan gizli bir odaydı. Ayrıca oradan odalarımızda çıkan bir geçit bile bulmuştuk.
***
İki saattir kapımın önünde dolanıp duruyordum.Saat 11.45 olunca odamın kapısından ayrılıp hızlıca ve kimseye görünmemeye çalışarak gizli odaya doğru gittim.
Gittiğimde hala Klaus gelmemişti.
Ben de, sabah kahvaltıda elime sıkıştırdığı kağıda bakmayı unuttuğumu hatırladım ve kağıdı açtım.
Kağıtta "ı believe you" yani "sana inanıyorum" yazıyordu.Tam kağıdın ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken Klaua içeri girdi.
"ne oldu Klaus. Önemli bir durum mu?" dedim endişeyle.
Klaus kendine has bir kahkaha atıp "hayır sadece zamanda yolculuk yapmaya kalkarsan diye sana birkaç şey getirmiştim." dedi.
"ne? Zaman yolculuğuna çıkacağımı nereden çıkarttın?" (Ashley)
"hadi ama Hayalci, seni biraz tanıyorsam Five'ın peşinden gidersin ve o da zamanda yolculuk yaptığına göre sen de büyük ihtimalle zamanda yolculuk yapacaksın."(Klaus)
"beni benden daha iyi tanıyorsun. Ama kimseye bahsetme. Kimsenin bilmesini istemiyorum..."(Ashley)
"sırrın bizle güvenle" (Klaus)
"bizle... He anladım. Her neyse zaman yolculuğum için ne getirdin bakalım."
Dedim ve gülerken yavaşça omzuna vurdum.
"um sadece...
-Bir adet ikiz kolyesi,
-Bir fotoğraf,
-bir çizim defteri,
-iki kalem
Maalesef bu kadar. Ama kolyenin anlamını biliyorsun. Sana dönmek için bir amaç."(Klaus)"kolyenin anlamını unutmak mümkün değil. Yani biz ikimiz deli olmaktan çıkamadığımız sürece bu kolyenin anlamı bizim için değişmeyecek Klaus..."
Derken gözlerim dolmaya başlamıştı ve yüzüme buruk bir gülümse yerleşmişti.
Bunun üzerine sıkıca Klausa sarıldım ve göz yaşlarıma hakim olamadım." teşekkürler Klaus. Sen bu hayattaki en iyi iki arkadaşımdan birisin."dedim
Klaus "ah biliyorum yani ben" diye tepki verince göz yaşlarımı silerken kısık sesli bir kahkaha attım.
"kendine dikkat et" (klaus)
"tamam edeceğim" (Ashley)
Uzun zaman sonra yeni bölüm atabildiiiim.
Klaus karakterine cidden bayılıyorum. Yani üç fav karakterimden biri.
Birincisi Five, ikincisi Klaus, üçüncüsü Vanya.
Hadi bağy bağy...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FanfictionUmbrella Academy'de bir 8. kişi... O 43 olağanüstü çocuktan ve Umbrella Academy'de eğitim alan bir 8 numara... Ashley Morgan Hargreeves...