Ne yani şu an baya bildiğiniz 1972'de miydim? Pekala ben burayı o zaman epeyce beğendim.
Elimdeki gazeteyi geri bıraktıktan sonra bir yandan etrafı incelerken bir yandan da ne yapabileceğim hakkında düşünüyordum.
Bir anda bir el hissettim omzumda ve birkaç salise sonra da çekildiğimi.
Bağırmama kalmamıştı ki o elin sahibi beni geriye doğru çekti.
Tökezledim, ne olduğunu anlayamamıştım.
Kaçırılmış olabilir miydim? Hem de daha önce hiç bulunamadığım bir zaman dilimine ilk adımımı attığım anda...
Hadi ama yıllarca Umbrella Academy'de eğitilmiştim kaçırılmam bu kadar basit mi olacaktı cidden.
Hızlıca arkama doğru döndüm, beni kaçırmaya çalışan kişinin kollarından tutup onu öne doğru düşürmek adına bir hamle yaptım ancak bu hareketime en uygun biçimde cevap verebilmişti ve daha sonra sakin ama bir o kadar da korkmuş bir ses "Ash benim, Five." dedi.
Kollarımı bırakmıştı birkaç adım ilerisinde duruyordum, gözlerimi gözlerine kenetledim ardından sinirli ve yorgun bir bakış sergiledim. Five olduğunu idrak edebildiğim saniyede arada var olan birkaç adımı geçip Five'a sıkıca sarıldım, o da aynı tepkiyi verdi ve sıkıca sarıldı. "Nerelerdeydin?" Gözlerim sebepsizce dolmaya başlamıştı. Sanırım kendime bile tarif edemediğim bir iç sesim Five'ın ölmesinden ve benim bilmediğim bir zaman diliminde tıkılıp kalmamdan çok korkuyordu.
Birkaç saniye sonra Five'tan ayrılabildiğimde Five'a öylece baktım. Five ise omuzlarımdan tutup "Tamam sakin ol, her şeyi halledeceğiz." dedi, ona tamamen zıt sakinleştirici bir sesle. Dolan gözlerimi kollarıma sildim ve onaylar biçimde kafamı salladım. "Pekala o zaman şimdi ne yapıyoruz?"
Five biraz etrafı inceledi sonra alakasız bir tavır sergileyip güldü "Burada sonsuza dek kalacak değiliz ya ama kalacağımız zaman zarfı içerisinde göze batmamalıyız. Ayrıca bana artık bir isim bulsak mı ya cidden" dedi ve hala gülüyordu. Evet Five gülüyordu.
Dediklerinden sonra bir üzerimizdeki kıyafetlere bir de buradakilerin üzerlerine baktım...
Gülümsemesinden ödün bile vermeyen Five şu an bulunduğumuz minik çıkmaz sokağın ilerisindeki kutular yığınına gidip elini daldırdı ve geriye birkaç parça kumaş daha doğrusu kıyafet ile döndü.
"Se-sen??!?"
"Zaman çizgisinde ayrılınca, senden birkaç saat öncesine ışınlanmışım. Sonrasında senin tersine stres yapmadan bu mükemmel pratikliğimi ve zekamı kullanarak kıyafet ve seni bulmayı akıl edebildim. Ha bu arada diyorum ki acaba Thomas nasıl, söylenişi falan iyi mi? Ya sa Cole olabilir ne bileyim belki bir Hunter falan."
Bir yandan sanki hiçbir şey yaşanmamışcasına rahat ve alaycı davranan Five bir yandan da kıyafetleri uzatıyordu. Olanlara anlam vermek... Sanırım bu anlam vermeye çalışma işini Five ile olduğum süre içerisinde bırakmalıydım. Five tamamen alışılmışın dışındaydı. Onun ne hissettiğini, ne yapacağını, ne yapmak istediğini ve neyi planladığını anlamak benim için bile çoğu zaman zorlayıcı olabiliyordu.
Uzattığı kıyafetleri elime alıp incelemeye başladım. Yüksek bel, koyu bej, kare desenli bir pantolon ve görünüşünün tersine oldukça rahat olan kiremit rengi, uzun kollu, kalın bir gömlekti elimdeki kıyafetler. Five'ın elinde ise boru paça koyu yeşil bir pantolon, kahverengi çizgili beyaz ince bir kazak ve ona neredeyse iki beden büyük olan kapişonsuz bir hırka vardı.
"Five-"
"Arka kapıdan girebileceğimiz bir benzin istasyonu var, neredeyse hiç kullanılmıyor. Oraya kimseye denk gelmeden girmemiz gerekiyor. Tuvaletlerde üzerimizi değiştirdikten sonra yine aynı yerden çıkarız."
Şu çocuğun daha ben sormadan cevaplamasından nefret ediyordum. Ancak bu sefer dersien oldukça hazırlıklı gelmişti ve ben sanırım tek bir laf bile etmeden şimdilik onun dediklerini yapmayı tercih edecektim.
***
Nihayet plan yerli yerince işleyebildiğinde, birebir plandakı gibi gidip üzerimizi değiştirip yine en baştaki yere dönebildiğimizde tamamıyla buranın atmosferine uygun bir haldeydik.
Kıyafetlerimiz modaya uygundu, farklı olduğumuzu belli edecek herhangi bir belirti yoktu. Şimdi yapmamız gereken tek şey, olanlardan kendimizi koruyabilmek ve eve tek parça halinde ulaşabilmek için çözümler aramaktı.
"Bence Tristan da olabilir, ne dersin?"
Five'ın havasına ayak uydurmaya çalışıyordum. Çünkü şu an resmen normal kişiliğinin ve yaşadıklarının tersine bambaşka, rahat ve alaycı bir yapıdaydı. Hoş her fırsatta bana laf sokmasına bakarsak eski formundan çok da bir şey kaybetmemişti ama ilk baştaki o stres dağıtan auorası neredeyse yok olmuştu.
"Aslına bakarsan baya iyimiş. Ee bana artık Tristan falan mı diyeceğiz yani?"
"Çok hızlı kabullendin ya, sadece öneriydi."
Aslına bakarsanız ikimiz de her saniye bir önceki saniyeye göre daha tedirgin ve stresliydik sadece ikimiz de yavaş yavaş bu stresimizi gizlemeye çalışmaya başlamış ve alışmıştık. Çünkü 15 yıllık eğitimimizden öğrendiğimiz bir şey varsa o da stresin aceleyi, acelenin de hataları peşine sürükleyecek olmasıydı. Tıpkı Five'ın o kahvaltıda yaptığı gibi... Kendini sürekli olatak baskıda hissediyordu, her birimiz gibi. Ancak o sabretmek yerine stresine yenik düştü ve acele etti...
Yani demek istediğim şu ki stres yapıp acele ettiğimizde her şeyi elimize yüzümüze bulaştıracağımızı ikimiz de nihayetinde fark edebilmiştik. Olayımız belliydi. Zamanda mantıksızca sıçrayıp duruyorduk, peşimizde daha önce hiç görmediğim insanlar vardı ve eve dönebilmek için bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Bunu inkar edemezdik veya korkumuzun arkasına saklanıp birinin bizi kurtarmasını bekleyemezdik. Bu işlere bulaşmamızın sebebi -tabii en önceliklimiz Five- bizdik ve yine bizi kurtaracak olan kişiler de bizdik.
"Olsun, yine de bana ait gibi hissettiriyor."
"Emin ol Five daha fazla sana aitti. Açıkçası kimsenin babası, annesi ya da ne bileyim işte ismini kim verdiyse Five koymazdı."
"Tabii bizim psikopat babamız hariç."
( ꈍᴗꈍ)
Selaaam nasılsınız, umarım iyisinizdir. Tabii bu online dönemdir corona dönemidir vs ne kadar stressiz ve mutlu olabilriiz bilmiorum ama 🙂🙂🙂 olsun siz yine de mutlu oomaya çalışın
Guyss bölüm bitiris konuşmasına ne yazacağımı bilmiorum nflwjfwlkfpwld ama bu bölümde isimlere falan değindim işte biraz 👉👈
Anywaysss kendinize iyi bakın, görüşmek üzereeee (*˘︶˘*).。*💜
Btw Five ve Ash'ın kıyafetlerinin birebir aynılarını değil ama benzerlerini bulup ultimediaya koydum bakabilirsiniz ( ╹▽╹ )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP
FanfictionUmbrella Academy'de bir 8. kişi... O 43 olağanüstü çocuktan ve Umbrella Academy'de eğitim alan bir 8 numara... Ashley Morgan Hargreeves...