서른둘-1

4.7K 434 357
                                    

"namjoon sence cübbe giymeli miyim? yoksa deri ceketle mi çıkmalıyım? çünkü deri ceketimle beni baya iyi buldu."

ellerini sarı saçlarına atıp az önce kuaförden çıkmamış gibi bozdu tek arkadaşım. gözlüklerini düzeltip kravatını sıkıştırdı ve ayağa kalktı.

üzerime benden daha uzun boyuyla yürürken korkmalı mıydım? çünkü namjoon ilk defa bıkmış ve sinirli gözüküyordu. dağınık ve akmaya yüz tutmuş solgun saçlarımı tek eliyle dağıttı ve daha sonra şekil verdi. şimdi sanki hiç dokunulmamış ama düzgün duruyordu. daha sonra arkama yürümüş ve deri ceketimi çıkarmıştı. içimde lacivert yakası açık bir tişört vardı yalnızca.

"tişörtünü çıkar yoongi, mezun oluyorsun gerizekalı."

normalde bu cümlesinden sonra ondan kısa olan bedenimi üzerine atmaktan çekinmezdim ama aşırı çaresiz bir anımdaydım. jung hoseok mezuniyetime gelecek ve beni aydınlıkta görecekti. her kusurumla önüne çıkma düşüncesi aklımı kaçırmama yetiyordu.

dediğini yapıp ensemden tuttuğum tişörtü üzerimden çıkardım. namjoon bu sırada kendi dolabından bir şeyler bakıyordu.

son birkaç gündür başının etini yiyor ve ne giyeceğimi soruyordum. çaresizdim, o da mezuniyete birkaç saat kala evine çağırmış ve her şeyi halledeceğini söylemişti.

askısından çıkardığı satenimsi gömleği elime tutuşturdu ve kollarını bağlayıp benden uzaklaştı. tek ayağı üzerinde attığı bakışlar eşliğinde gömleği giydiğimde son düğmesini ilikleyecekken olaya tekrar müdahil oldu.

üstten iki düğmemi açtı ve gömleğin uçlarını dar pantolonumun içine sıkıştırdı. ona fiziğimi sergilemek istemiştim ve konuşmaların birazını okuyan kim namjoon götümü ortaya atmam gerektiğini belirtmişti.

uzaklaşıp aynanın önünden çekildiğinde çok daha iyiydim. gömleğin rengi dışarıdan vuran güneşe göre değişiyordu. uzaktan siyah gibi gözükürken ışık geldiğinde laciverte dönüşüyordu. parlak kumaşından iğrenmem gerekirdi ama duruşu ve bedenime uyumunu sevmiştim. sanırım hazırdım.

ayağımdaki siyah botlar için bir şey demediğine göre çıkarmama gerek yoktu.

kim namjoon 4 yıl boyunca üniversitenin her senesi yanımdaydı. asla huysuzluğuma veya duygularıma gücenmemiş ikimizin yerine yaşamıştı bu dostluğu, sanırım ona değer veriyordum.

ayna karşısında güçlü bedenine yapışan gömlek ve pantolonun altına siyah converse'leri geçirdiğinde gülümsemiştim. ne kadar ciddi takılırsa takılsın her an cıvıldayacak komik bir çocuk vardı içinde. saçlarına birkaç dokunuş yapıp bana döndü.

kolunu omzuma atıp odasından çıkarken kurtulmaya çalışıyordum.

"hoşlanmadıpımı biliyorsun, temasa geçme benimle." dediğimde gülmüş ve yanağımı sıkmıştı. yüzümün sivri hatlara sahip olmasını ve kızınca beni dikkate almasını çok isterdim.

dalgacı tavrıyla "aman da aman sevdiği onu görmeye mi gelirmiş. min yoongi çok heyecanlı mıymış?" diye konuşmaya devam ettiğinde kafasına bir tane vurdum.

susmuş ve ayakkabılarını giymeye başlamıştı.

•••

boynuma astığım kameramla onu çekebileceğim yüksek bir açıya geçmiş yüzümde maskemle gelmesini bekliyordum. birazdan okulun kapısından içeri lüks arabasıyla girecek ve birkaç el sallamadan sonra hızla sahne arkasına ilerleyecekti. kampüsün ortasına bir sahne kurmuştuk. ona yetişebilecek bir sahne değildi fakat elimizden geleni yapmıştık. önce diplomalarımız dağıtılacak sonra o 3 şarkısını sunacaktı.

sasaeng |sope| √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin