4.2K 347 350
                                    

[güzel yorumlarda bulunun ve bolca oy verin]

31.03.19 sabah 07.00

kokusunu içime derince çektim, yetmiyordu. dünden beri defalarca kokusunu ciğerlerime hapsetmiştim ama olmuyordu işte, yettiremiyordum.

kafamı boynundan kaldırıp yüzüne baktığımda hala uyuyor olduğunu gördüm, 3 saat sonra uçağı yokmuşçasına rahattı. dün gece yaptığımız banyodan dolayı saçları kabarmış ve alnına serpilmişti. dudakları çok hafif aralıktı, renkleri pembenin koyu bir tonu gibiydi. peluş bir ayıcıktan farkı yoktu, teni o kadar yumuşak duruyordu ki yanaklarını ısırmamak için kendimi tutmaya çalıştım. yanımda biraz daha uyumasını istiyordum.

bedenimi yüzlerimiz aynı hizada olacak şekilde yukarıya itelediğimde belimdeki kolların sıklaştığını hissettim ve birkaç mırıltı duydum. ondan ayrılacağımı düşünüyordu, bunu yapamazdım ki. yataktan ilk kalkan hiçbir zaman ben olamazdım.

ellerimi yüzüne uzatıp kızıl tutamları alnından çektim. parmaklarımın ucu onun sihrine bulaşıyordu sanki saçlarına her dokunduğumda. kızıl tutamların arasına parmaklarımı yavaşça geçirdim ve saçlarını sevdim. benim güzel sevgilim jung hoseok, saçların en çok benim ellerime yakışıyordu.

parmak uçlarımı saçlarından çekip gözlerine ilerlettiğimde gölgesinde dinlenmek istediğim kirpiklerine dokundum. tam o an uyandı ama açmadı gözlerini. uyandığını anladım ama gözlerini açmasını istemedim zaten. elimi yumuşak yanaklarında gezdirdim. onu sevdim güzelce, çene kemiğinde işaret parmağımı dolaştırdım.

elimi boynuna indirdiğimde nabzı avucumdaydı şimdi. şu ritim devam etsin diye kendi ritmimi yok ederdim, bunu biliyordu.

yüzümü yüzüne yaklaştırıp burunlarımızı değdirdim birbirine, o anda açtı gözlerini "günaydın sevgilim."

gözlerini tekrar yumduğunda benim gitmesini istemediğim kadar gitmeyi istemediğini biliyordum. bu yataktan sonsuza kadar çıkmak istemediğimizi biliyordum ama onu durduramayacağımın farkındaydım. gidecekti ve ben kalacaktım.

önce yanağını ve gözlerini öptüm teker teker, sonra kafamı yastığa geri koydum, yüzünü kavradığım ellerimle onu kendime çekip kilitlemek ister gibi birleştirdim dudaklarımızı. lanet olsun istemiyordum, benden 1 metre uzakta bile nefes almasını istemiyordum.

dudaklarımız birbirine karışmışken ani bi hareketle üstüme çıkmış ve dudaklarını benden ayırmıştı. gözlerimiz birbirinden ayrılmazken dudaklarımın üzerini yaladı. "tadını özleyeceğim."

acı çeker gibi bir tonda ses çıkardığımda dudaklarımızı bi öncekinden çok daha yavaş birleştirmişti bu sefer. araya karışan dişlerimiz veya dillerimiz yoktu. saf sevginin getirdiği dünyanın en yumuşak öpücüğünü veriyorduk birbirimize. dudaklarımın üzerindeki yumuşak dudaklarının tadını unutmak istemiyordum, unutmayacaktım da.

alt tarafı 4 aydı değil mi? kendimi neden daha uzun olacakmış gibi büyük bir mutsuzluğa iteliyordum ki?

yumuşak ve ıslak öpücükleri yanağımdan çeneme indi, her zaman ki gibi çene kemiğime birkaç öpücük bıraktı ve boynumda durdu.

avuçlarının üzerinde kaldırdığı bedenini üzerime tamamen bıraktığında kokumdan derin soluklar aldı.

aniden yumuşak tonda bir şarkı söylemeye başladı. sesi kısık ve yeni uyandığından dolayı fazlasıyla pürüzlüydü ama benim için dünyadaki en ilahi sesti.

"up all night on another red eye
i wish we never learned to fly"

durup boynuma bir öpücük iliştirdi nemli dudaklarıyla. elimi gözlerimin üzerine koydum. tüm yüreğimle sesini dinliyordum ve ağlamamak için kendimi sıkıyordum. onun için de zordu ve ben daha da zorlaştırmak istememiştim.

sasaeng |sope| √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin