special°1

3.7K 259 145
                                    

[jung hoseok]

blue side ile okuyun.

onu özledim min yoongi'yi. serseri sevgilimi deli gibi özledim. odamdan içeri girerken düşünebildiğim tek şey buydu. onun kokusunu 20 gündür duyamıyordum ve bazen kariyerimi yok etmek istiyordum. her şeyi silip onunla minik bi eve yerleşmeyi ve ölene kadar çıkmamayı hayal ediyordum ama nasıl yapabilirdim ki? kendi hayatımı yok etsem dahi ondan bu bencilce şeyi isteyemezdim. gerçi istesem deli adamımın benden çok daha istekli olacağına emindim ama böyle şeyler yalnızca küçük hayallerdi.

odama girdiğimde ilk işim duşa yönelmek oldu, bana her zaman eğlenmemi söylese de onsuz eğlenmek pek ilgi çekici gelmiyordu. birileriyle içecektim belki şakalaşacak sonra bana sırnaşan insanlardan sarhoş kafayla kurtulmaya çalışıp odama çıkacaktım. peki tüm bu planlar içinde onun kokusu neredeydi ya da onun sesi? yoktu.

duştan çıkarken bedenimdeki ağrıları yok saymaya çalıştım. kendi omuzlarıma masaj yapmaya çabalamıştım ama zerre işe yaramıyordu. yoongi olsaydı eğer beni azarlar ve böyle durumlarda ona söylememi isterdi. güçlü elleriyle tüm kaslarımı rahatlatır ve bana deliksiz bir uyku bahşederdi. tanrım, onu öyle delicesine özlemiştim ki uçak bileti alıp yanına gitmemek için ne yapacağımı bilemiyordum. bugün işten geç geleceğini ve benimle konuşamayacağını söylemişti. en son birkaç saat önce sonlanan konuşmamız vardı. sesiyle bile özlem gideremiyordum.

saçlarımı elimdeki ufak havluyla biraz kurutup üzerime bir şey giymeye üşendiğim için kendimi yatağa attım direk. konserler insan ruhunu aşırı derecede canlı kılan ama bedenen tüketen şeylerdi. hayranlarımın çığlıklarını sahnedeyken tüm bedenimde hissediyordum. zıpladığımız anları, bana eşlik ettikleri anları.. mükemmeldi ama bitiriciydi.

hafif uzamış tırnaklarımı karnımdaki kas çizgilerimde yavaşça dolaştırırken aklımda dolanan tek şey onun görüntüsüydü. kendimi 1 haftadır tatmin etmiyordum çünkü hem programlar hem konserler direk uyumamı sağlıyordu. elimi kasıklarıma doğru götürdüm. bedenimdeki tırnakların etkisi iç gıdıklayıcıydı. erkekliğime dokunduğum anda kafamı arkaya iterek inledim. fazlasıyla hassatım ve hemen dolmuştum ama basitçe bitirmek istemiyordum. bana gönderdiği fotoğraflardan birisini ekranımda açtım ve kendimi yatak başlığına yasladım. bunu kendimde ilk defa deneyecektim ama sanki onunla ilgili en başından beri istediğim şeylerden birisi buydu.

bacaklarımı ayırarak kendime doğru çektim. bedenim fazla reaksiyon gösteriyor gibiydi. içimdeki heyecan fazlasıyla sıcak hissetmeme neden oldu. yanıyordum. elimle erkekliğimi biraz sıvazladığımda bu kadarla yetinmeyeceğimi biliyordum. iki parmağımı ağzıma götürüp dilimi parmaklarımın etrafında dolaştırdım. diğer elimle göğüs ucumu çekiştirmeye başladım ve gözlerimi kapadım. üzerimdeki eller onun elleriydi şimdi. ağzımdan çıkan cılız inlemeyle ıslak parmaklarımı deliğime doğru yönlendirdim.

"seok ben ge-"

aniden açılan gözlerimle bacaklarımı düzelttim ve sevgilime baktım.

[min yoongi]

interlude: set me free ile okuyun.

onu özledim, hoseok'u. o kadar özlemiştim ki zırvalamasını istemediğim için haberi olmadan biletimi almıştım. ona da işlerim olduğundan dolayı konuşamayacağımızı söyleyip telefonumun internetini kapatmış ve uçağa binmiştim.

şimdi ise tokyo'da bir takside oteline gidiyordum. onun yanına gidiyordum ve kafayı yiyecektim, onsuz günler fazla ağır ve tatsızdı. 20 gündür birbirimize dokunamıyor sıcaklığımızda uyuyamıyorduk. yatakta gece uyandırarak bana sarılmasını istediğim kişi yoktu ve elimde olmadan bu durumu aşırı dramaya çeviriyordum. farkındaydım, bundan çok daha uzun süre ailesinden ayrı kalanlar vardı. yine de jung hoseok benim en büyük zaafımdı ve ondan her uzak kalmam gerektiğinde bu süreç sonsuzlukmuşçasına kafayı yiyordum.

sasaeng |sope| √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin