30.

1.1K 92 17
                                    

Keyifli Okumalar!

Diana💎

Kafası arabanın camına yaslanmışken Ha Neul, biraz uzakta konuşmakta olan ikiliyi izliyordu.

"Ha Neul," dediğimde kafasını bana çevirdi. "Hala konuşuyorlar mı?"

"Evet," dediğinde mırıldanırcasına, "Acaba ne konuşuyorlar?" derken ben de görebilmek için Ha Neul'e yanaştım.

Biraz üst üste gelmiş olsak da şu an Yoongi ve Taehyung'u net bir şekilde görebiliyordum. Surat ifadeleri çok ciddiydi. Buna rağmen konuşmalarının sonunda birbirlerine kabaca sarılmışlardı. İlk geri çekilen Yoongi, arabaya bir bakış atınca bizi görmüştü. Ardından Taehyung da bu yöne baktı ve Ha Neul'ün huzursuzca kıpırdanmaları başgösterince geri çekildim.

"Aish..." dedi bana kızarken. "Yapışmış cama öyle onları izliyoruz."

Hiç tadı yoktu. Yalnızca konuşma yetisi kalmış bir ölü gibiydi. Bakışları bile bomboştu. Çünkü biraz önce evliliği bitmişti...

Onu daha fazla hüzünlü bakışlarımla izlemeyi kestim ve kucağıma çekerken saçlarını okşamaya başladım. O da hemen yerleşmişti zaten.

Jungkook'u davadan çıkarken görmüştüm en son. Nereye gittiğini bilmiyordum, Taehyung ile de konuşmamışlardı. Bugün sanki gökyüzü daha bir kasvetli, bulutlar beyazın en koyu tonundaydı. Yeşil ağaçlar bile cansız geliyordu gözüme. Sanki bugün her şeyin, herkesin ruhu çekilmişti. Her şey sönüktü. Belki de sadece bizim için böyleydi.

Taehyung şoför koltuğuna oturmuş ve kapıyı çekmişti. Hiçbir şey demeden arabayı çalıştırdığında aynadan beri onu izliyordum. Kaşlarını taşıyamıyormuş gibi göz kapakları aşağı çökmüştü. Gözlerini arada sımsıkı yumup yeniden açıyordu ve kaşları bu hareketiyle kalkıp yeniden iniyordu. Odaklanmakta güçlük yaşadığı her halinden belliydi. Kafasından ne düşünceler geçiyordu kim bilir...

Sessizliği uzun bir süre sonra Taehyung, Ha Neul'e bir soru yönelterek bozmuştu.

"Ha Neul-ah, seni eve mi bırakayım?"

Ha Neul, kucağımda doğrulurken kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Ona bize gelmesini söyleyecektim ki aklıma gelen şeyle duraksadım. Taehyung ile pek aynı ortamda takılmak istemiyordu. Büyük ihtimalle bunu zaten reddedecekti.

Taehyung güvenli bir yolculuk yapmamızı sağladıktan sonra Ha Neul'ü eve bırakmış ve kendi evimize gelmiştik. O duş alırken ben de vitaminlerimi içmek üzere mutfağa gitmiştim. Telefonumda cevapsız çağrılar vardı, geri dönmek istemediğim çağrılar... Namjoon beş defa aramıştı.

Yukarıya, yatak odasına çıktım ve üzerimi değiştirip yeniden aşağı indim. Taehyung'un Yoongi ile ne konuştuğunu merak ediyordum bu yüzden gelmesini bekleyecek ve ona soracaktım.

Kısa bir süre sonra farklı bir takım giyinmiş olarak yanıma geldiğinde kaşlarımı çatmıştım. Nemli saçlarına bile şekil vermemişti, aceleci bir tavrı vardı.

"Taehyung, gidecek misin?" diye sorduğumda hızlı hızlı kafasını salladı.

"Şirkete dönmem gerek, bu gece geç gelebilirim Diana." Yanıma yaklaşıp saçlarıma hızlı bir öpücük kondurdu. "Özür dilerim, bu aralar çok aksilik çıkıyor. İlgilenmem gerek."

Anlayışla kafamı salladım. "Bir sorun mu var?"

Derin bir nefes verdi sıkıntıyla. "Halledeceğim, meleğim. Sen idare edebilir misin? Nasıl hissediyorsun?"

Son günlerde işten geldiğinde suratındaki o ifade, sessizliği ve sürekli düşüncelerle boğuşuyormuş gibi bir izlenim vermesinin sebebi işleri miydi yani? Peki neden bana söylememişti? Bir sürü şey düşünmüştüm...

Love Affair: Upside Down Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin