20.

1.2K 99 104
                                    

Keyifli Okumalar!

Diana💎

"Ha Neul-ah! Anlamıyorum, daha sakin konuşur musun?"

Taehyung'un sesiyle elimdeki tabağı durulamayı kestim ve daha iyi duyabilmek adına musluğu kapattım. Tezgaha dayanmış, telefonla konuşan Taehyung'u dinlemeye başlamıştım.

"Tanrı aşkına neden ağlıyorsun?" Bu sefer sesi daha yüksek çıktı. "Düzgünce anlat!"

Aniden içimi büyük bir endişe kaplarken koşa koşa salona, Taehyung'un yanına gittim. Kendisi ayakta stresle gezinip dururken Ha Neul'ü dinlemeyi sürdürüyordu.

"Taehyung," dediğimde bakışları beni buldu. "Ne oluyor? Ha Neul mü o?"

Taehyung, bana kısa bir an için kafasını sallayıp telefonun karşısından konuşan Ha Neul'e yüzünü buruşturdu. Sesi buraya kadar geliyordu, hararetle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

Sonunda Taehyung'un yüz ifadesi aniden donuklaştı, gezinip durmayı kestiğinde gözleri titrerken yavaşça koltuğa oturdu. Onu korkuyla izliyordum, bir anda Ha Neul'ün aramasıyla ikimiz de afallamıştık.

"Biliyorum..." dedi, şok olmuş gibiydi. "Ben zaten biliyordum." Derin bir nefes verdi. "Jungkook öğrenmemeliydi..."

"Taehyung," derken kalbimin çok hızlı attığını hissediyordum. Hemen oturma ihtiyacı hissederek Taehyung'un yanına oturdum. "Ha Neul iyi mi? Ne olmuş?"

Taehyung'un bakışları panikle gözlerim arasında gezindi ve aniden ellerimizi kenetledi. "Sorun yok hayatım, sorun yok..."

"Jungkook neyi öğrenmiş?" diye sorduğumda bu sefer, beni yanıtlamayıp Ha Neul'e geri döndü.

"Tamam, Ha Neul-ah. Ben onun nerede olduğunu biliyorum. Lütfen sakince oturup bekle, tamam mı?" dedikten sonra Ha Neul'ün yanıtına karşılık ekledi. "Ha Neul-ah! Onunla ilgileneceğim, lütfen kendine gel ve sakince bekle. Aklım sende de kalmasın."

Telefonu kısa bir süre sonra kapattıktan sonra bana döndü Taehyung. Çok karışık bir ifadeyle önce neler söylemesi gerektiğini düşünürken bakışlarını toparlamaya çalıştı.
"Meleğim... Ha Neul ve Jungkook biraz tartışmışlar. Jungkook sinirlenip evi terk etmiş. Sorun yok... Kafası dağınıktı bu aralar zaten. Ha Neul de nereye gittiğini bilmediği için endişelenmiş. Bilirsin... O biraz abartır..." Derin bir nefes verirken avuç içindeki ellerime sırayla öpücük kondurdu. "Benim gitmem gerekiyor ama önce seni annemlere bırakacağım."

"Taehyung..." derken ne ara ağlamaya başladığımı bile bilmiyordum. "Ha Neul'ü görmek istiyorum. Ha Neul'e gideyim..."

Ne kavgasıydı bu? Hiçbir zaman Jungkook'un evi terk edeceği kadar büyük bir kavga etmemişlerdi ki! Ha Neul nasıldı? Kafayı yiyecektim...

"Diana..." Taehyung, içinde bulunduğu durumun çaresizliğiyle paniklemeye devam ederken sesini yükseltti. "Hayatım, hamilesin... Lütfen böyle yapma, yoksa seni bırakamam. Gidip hemen geleceğim." dedikten sonra ayaklanıp beni de kendiyle ayağa kaldırdı. "Hadi, üstüne bir şeyler alalım."

Taehyung

Arabayı Diana'nın duysa belki de kalp krizi geçirme ihtimalinin son derece yüksek olduğu bir hızda sürerken gittiğim mekanda Jungkook'un olması için resmen Tanrıya yalvarıyordum. Onu bulmam gerekiyordu. Gerçekten bir şey yapmadan onu bulmalıydım.

Öfkesini, hayalkırıklığını, yaşadığı şoku tahmin bile edemiyordum. Bunu öğrenmemesi gerekiyordu. Jungkook duygularını doruklarda yaşardı, ne tepki vereceğini kestiremiyordum. İşte bu yüzden... Kalbim çok hızlı atıyordu.

Love Affair: Upside Down Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin