Keyifli okumalar!
Ha Neul⭐️
Yorganı üzerimden kaldırıp yatağımda dikleştiğimde ellerimle yüzümü ovuşturdum. Tüm gece beş dakika bile uyumamıştım. Jungkook'u beklemiştim ama o gelmemişti.
Gözlerim yanımdaki boşluğa kaydığında burnumun ucu tekrar sızlamaya başlamıştı. Gözlerim doluyordu ve engelleyemiyordum. İlk kez evi terk etmişti. İlk kez bir kavganın ardından tüm geceyi evde tek geçirmiştim.
Ona söylediğim cümlelerden dolayı çok pişman hissediyordum. Ona sinirlendiğinde dönüştüğü adamı sevmediğimi söylemiştim fakat bu o anlık sinirle söylenmiş bir şeydi. Onu her haliyle her koşulda severdim, bunu biliyordu aslında. Bilmesi gerekiyordu.
Taehyung, Jungkook'un iyi olduğuna dair mesaj atana kadar uzun bir süre ağlamıştım. Ondan sonra aralıklı gelen ağlama krizlerim olmuştu tabii çünkü gelmemişti. Ya ikisi birlikte sabahlamıştı ya da Jungkook eve dönmemeye yemin etmiş gibi kendi kendine takılmaya devam etmişti.... Sadece çok ağlamıştım ve gözlerim yanıyordu.
Yataktan kalkıp yorgun bir şekilde lavaboya ellerimi ve yüzümü yıkamaya gidip odamdaki sabahlığı da giydikten sonra aşağı inmeye karar vermiştim. Evin her bölümü beni sıkıyordu şu an. Duvarlar cidden üstüme doğru geliyorlarmış gibiydi. Birden fazla hisle uğraşıyordum, neden böyle olmuştu ki?
İştahım olmadığından mutfağı atlayarak doğrudan salona ilerledim. Salona giriş yaptığımdaysa Jungkook'un tekmeyi geçirip dağıttığı yıkılmış sehpaya baktım. Gördüğüm görüntüyle birlikte tekrardan gözümden yaşlar birer birer dökülürken ağzımdan bir hıçkırık kaçmasını engelleyemedim. Jungkook'u hiçbir şey bilmediğime dair nasıl ikna edecektim ki? Yoongi bana nasıl yalan söylemişti? Onunla da konuşmam gerekiyordu. Böyle bir itirafı nasıl öylece yapabilirdi? Tanrım.... Evli olduğumu gayet iyi biliyordu, gayet iyi....
''Tanrım...'' diye mırıldandım burnumu çekerken. Yaşlar süzülmeye devam ediyordu. ''Nerede hala?''
''Geldim.''
Beklemediğim sesle birlikte irkilirken arkama döndüm hızlıca. Anahtar sesini nasıl duymamıştım? O kadar dalgın mıydım cidden?
Gözlerinin halinden nasıl uykusuz olduğunu anlaşılıyordu. Dün kavga etmeden önceki düzenli halimizden eser yoktu cidden. Gömleği ve saçları tamamen dağılmış, gözleri uykusuzluktan kızarmıştı.
Bana garip bir ifadeyle bakmayı sürdürürken ağlamam kesilir sanmıştım ama daha da güçlenirken hıçkırıklarımın arasında bağırdım.
''Neredeydin?'' dedim. ''Seni ne kadar bekledim haberin var mı? Çok korktum! Geri gelirsin ve konuşuruz diye düşünmüştüm!''
Vücudum ağlamamla birlikte sallanırken tek elimle yüzümü kapattım. Jungkook'tan hiçbir ses yoktu. Tanrım.... Ben hiçbir şey yapmamıştım ki. Yoongi bana hislerinin olmadığını söylemişti. Ben öyle biliyordum, bana bu denli sinirlenmesi çok anlamsızdı. O benim arkadaşımdı ve benimle güzel bir konuşma yaptıktan sonra onu itemezdim ki, eskisi gibi olduğumuzu düşünmüştüm ama ilgi için yaptığımı söylemişti. İlgi meraklısı olduğumu söylemesi çok çok ağırdı. Hayatımda o varken, neden bir başkasının ilgisine ihtiyaç duyacaktım ki? Çok kırıcıydı. Buna rağmen konuşup halledebileceğimizi biliyordum, ben de onu kırmıştım çünkü. Konuşunca halledemeyeceğimiz şey yoktu, neden uzak duruyordu ki?
''Tüm gece yoktun! Çok korktum.'' derken hala iç çeke çeke ağlıyordum. Onu karşımda görünce ağlamamı bastıramamıştım. Çok merak etmiştim çünkü. Geldiğini görmek beni rahatlatmıştı ama rahatlattığı gibi ağlama krizine sokmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Affair: Upside Down
FanfictionKötü günler geride kalmış, atlatılan onca şeyin ardından derin bir nefes vermişlerdi. Bu sefer çok daha güvende, çok daha huzurlu hissediyorlardı. Geçmişe dönüp baktıklarında tüylerini ürperten sayfalar sonsuza dek kapanmış sanıyorlardı. Hepsinin te...