Ilk Karşılaşma

836 82 15
                                    

Üstümdeki yorgunlukla gözlerimi yavaşça açtım. En son hatırladığım o mavi canavar ve siyah saçlı yeşil giysili adamdı bayılmadan önce onların birşeyler konuştuğunu görmüştüm sonrası karanlık zaten

O adamın kim olduğunu deli gibi merak ediyordum yüzünü bulanıkta olsa görmüştüm yemyeşil gözleri vardı bana çok tanıdık gelen zümrüt yeşili gözleri.
Kafamdaki tüm bu düşünceleri gelen kapı sesi bozdu elinde altından bir tepsi tutan garip giysili bir kadın girdi içeri kadını gördüğüm an dank etti aklıma sahi neredeyim ben? Etrafa daha ayrıntılı bakmaya başladım kocaman her tarafı altın işlemelerle kaplı bir odanın ortasında kocaman bir yatakta yatıyordum yüzümdeki tebessüme engel olamayarak "beni buraya o adam getirmiş olmalı" diye geçirdim içimden. O adam her aklıma geldiğinde neden gülümsüyordumki sanki?

Ben bunları düşünürken içeriye giren kadın uyandığımı bile fark etmeden elindekileri bırakıp odadan çıkmıştı daha nerede olduğumu bile bilmediğim ve bunu o kadına sorup öğrenme şansımı tamamen kaybettiğimi fark edip oflamaya başladım. Odaya başka birinin daha girmesini umarak yattığım yerden zorla doğrulup odayı dolaşmaya karar verdim aslında odada altın işlemeler, kocaman bir yatak, giysi dolabı ve ayna dışında pek bir şey olduğu söylenemezdi tabii saray odası olduğu bu kadar basit dururken bile kendini belli ediyordu.

Birkaç saat sonra Odada beklemekten sıkılıp koridora çıkmaya karar verdim daha hiç bilmediğim bir yerde bunu yapmam ne kadar doğru bilmiyordum ancak can sıkıntım ağır basmıştı. Odadan çıkıp kocaman koridorda yavaş ve temkinli adımlarla ilerlerken etrafı ayrıntılı bir şekilde inceliyordum buranın bir saray olduğuna emindim tüm ayrıntılarıyla her yer muhteşem görünüyordu.

Sarayın içinde ilerliyorum ama sanırım kayboldum ne zaman bu kadar ilerlemiştimki? Sadece mum ışığının aydınlattığı karanlık koridorda yolumu bulmaya çalışırken omuzumda hissettiğim soğuk elle tam çığlık atıcakken arkamdan bir adamın eliyle ağzımı kapatıp sırtımı duvara yaslaması bir olmuştu

Adam endişeli gözlerle etrafı kolaçan ederken ben ise şaşkınlık içinde adamın gözlerine kilitlenmiştim. Bu oydu... Beni kurtaran yeşil gözlü adam... Ama daha farklı bir şey vardı gözlerinde çok tanıdık gelen bir şey...

"Eğer bağırmayacaksan ağzını açıcam tamam mı?"

Sorduğu soruyla başımı onaylarcasına salladım

Sıktığı elini ağzımdan yavaşça çektiğinde Hala bana çok yakın duruyordu fazla yakın... Karanlıktan bu mesafe bile yüzünü incelememe yetmiyordu gözleri hariç tabii bu karanlıkta bile ışıldayan yemyeşil gözlerine baktığımda bana karşı bakışında hiç bir ifade yoktu yüz ifadesinden ne hissettiğini ne demek istediğini anlamak resmen imkansızdı ona hayranlık ve korku dolu gözlerle bakarken birden aklıma gelen şeyle konuşmaya başladım

"S-sende kimsin? Ne istiyorsun benden? Yoksa beni-"

"Merak etme sana zarar vermicem. Tabi ağzını kapalı tuttuğun sürece"

"Ne?"

" Duyduğun gibi. Ağzını kapalı tutucaksın beni Joutunhaim'da gördüğünü kimse bilmicek seni kurtaran kişinin ben olduğumuda"

"Neden ama!"

Bunu gerçekten merak ediyordum neden kimsenin bunları bilmesini istemiyor ki?

"Bu seni ilgilendirmez Midgardlı. Sen sadece dediğimi yap ve ağzını sıkı tut"

"peki ama-"

"Merak etme ben herşeyi ayarladım o gerizekalı Fandral seni kendisinin kurtardığını falan zannediyor"

Bunu derken gözlerini devirmişti şuan gerçektende küçük bir çocuk gibi görünüyordu onun bu hareketine karşın yüzümde oluşan tebessüme engel olamamıştım artık ondan korkmadığımı fark ettim tam tersine daha hiç tanımadığım adını bile bilmediğim bir adamın yanında ilginç bir şekilde kendimi güvende hissediyordum aklıma gelen bu düşünceyle utanmıştım işin kötü yanı ben utandığım zaman hep gülerdim

Karşımdaki yeşil gözlü adam ben gülerken meraklı ve sinirli gözlerle bana bakıyordu onun bakışlarını fark ettiğimde zorlada olsa kendimi durdurdum o sırada bana doğru sinirle bir adım atmıştı

"Sen ne cürretle beni umursamazsın"
Işte tamda istemediğim şey olmuştu onu umursamadığım için güldüğümü zannetmişti

"Ha-hayır ben sade-"

"Tamam bu kadar yeter! Yapmam gerek işlerim var seninle uğraşamam sen sadece dediklerimi yap"
Gerçektende korkutucu bir ses tonuyla konuşmuştu tam arkasını dönüp gidicekken birden bana doğru hızlı bir adım attı bunu beklemediğim için biraz sendelemiştim ve şuan gerçektende korkuyordum

Genç adam kulağıma eğilip fısıldadı

"Eğer dediğimi yapmazsan seni kurtardığım gibi geri oraya atmasını iyi bilirim ölümlü!"

Ben korku dolu gözlerle ona bakarken o birden ortadan yok oluştu. Cidden yok olmuştu... Yok artık ışınlandımı o??

Bomboş koridorda düşünceli bir şekilde odama doğru ilerliyordum yani umarım odama doğru yürüyorumdur çünkü nereye gittiğime dair hiçbir fikrim yok

Kayboldum. Evet kesinlikle kayboldum bininci kere geçtiğime yemin edebiliceğim koridorda boş boş dolanıyorum

"Kızım!"

Olduğum yerde durup sesin geldiği tarafa doğru döndüm

Karşımda tüm ihtişamı ve güzelliğiyle gözleri kamaştıran bir kadın duruyordu kadının iki yanında duran ama hizmetli oldukları belli olan iki kadın daha vardı onların başı öne eğikken ortadaki kraliçe olduğu her halinden belli olan kadın yüzünde ha...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşımda tüm ihtişamı ve güzelliğiyle gözleri kamaştıran bir kadın duruyordu kadının iki yanında duran ama hizmetli oldukları belli olan iki kadın daha vardı onların başı öne eğikken ortadaki kraliçe olduğu her halinden belli olan kadın yüzünde hafif gülümsemeyle bana doğru geliyordu onu gördüğüm an önemli biri olduğunu anladığım için o iki kadın gibi başımı öne eğdim

"Kızım. Sonunda uyanmışsın bizi çok korkuttun"

"Şey efendim ben-"
Kadının karşısında kafam eğik bir şekilde konuşmaya çalışıyordum kadının elini çenemde hissedinceye kadar tabii
eliyle kibar bir şekilde çenemi kavrayıp yavaşça başımı dikleştirdi

"Önümde başını eğmene gerek yok kızım sen burada bizim misafirimizsin hizmetlimiz değil"

Kadının ses tonundaki anne şefkati içimdeki tüm endişeyi gidermeye yetmişti bile yavaşça kendimi toparlayıp aklımdaki soruları gidermeye karar verdim bende

"Şey efendim size bir kaç soru sorabilirmiyim müsaadeniz olursa?"

Kadın bu dediğim şeyle hafif gülümsemişti

"Ne sorucağını tahmin edebiliyorum kızım. Öncelikle şuan Asgarddasın adım Frigga yüce Odin'in eşi ve Asgardın kraliçesiyim. Merak etme sadece bir süreliğine en azından tehlike geçene kadar burada misafirimiz olarak kalıcaksın sonra seni asıl olman gereken yere yani Midgarda geri göndericez"

Adının Frigga olduğunu söyleyen kadın ile konuşurken bir yandanda sabahtan beri aradığım odama gelmiştik kraliçe Frigga beni odama bırakıp gitmişti ama asıl sorun bu değil saatler sonra Yüce Odin'in karşısına çıkıcak olmamdı...

Yeşil Gözlü Tanrı  [Loki Laufeyson Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin