"Gitmenin yasak olduğu halde Jotunhaim'da ne işin olduğunu Odin'e açıklayabilirmisin Tanrı? "
Özgüvenli bir şekilde bunu söylediğimde muhteşem bakan yeşil gözlerinin birden koyulaştığını fark ettim elimde olmadan ondan iki adım gerilemiştim
Donmuş bir şekilde gözlerini gözlerime sabitlemişti bir saniye bile kırpmadan her an alev alabilicek olan gözleriyle bana bakıyordu ben ise cesaret edip başımı yerden kaldıramıyordum bile
Şuan salonda Thorun olmasından o kadar mutluydumki bir kaç saat daha yaşayabiliceğimden emindim en azından
"Sen ne cürretle!..."
Sinirle yarıda kestiği cümlesiyle gözlerini üzerimden çekerek hızla büyük salondan çıkıp gitti bu hareketine her ne kadar şasırsamda rahatlamıştım
Başımı yan tarafta duran Thor ve diğerlerine taraf çevirerek yüzüme herşeyin yolunda olduğunu belirten bir gülümseme yerleştirdim ve büyük salondan çıkarak odama doğru ilerlemeye başladım planım tüm günümü odada geçirmek nede olsa.
_______________
"Bırak beni bı-bırak lütfen... Lütfen"
Yatağımda nefes nefese uyanmıştım günlerdir aynı rüyayı görüyordum bu artık sıkıcı bir hale gelmeye başlamıştı günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordum bile.
Yattığım yerden yavaşca doğrularak sırtımı yatağın başlığına dayadım bir yandan birkaç dakika boyunca derin nefesler alarak kendime gelmeye çalışırken diğer yandan yatağımın yanında duran bardağı alıp su içmeye çalışıyordum.
Gördüğüm rüyanın etkisiyle hala ellerim titriyor elimdeki su bardağı düşürmemeye gayret gösteriyordum
İçinde bulunduğum kocaman karanlık odanın duvarları üstüme geliyormuş gibi hissediyordum kendime gelebilmek yataktan çıkıp üstüme aldığım şalımla birlikte odadan çıkmaya karar verdim
Büyük ve uzun koridorda yavaş adımlarla ilerliyordum sabah olsa koşusturan hizmetlilerle dolu olan bu koridor şu an korkutucu bir sessizliğe sahipti
Biraz ilerledikten sonra gözlerim biraz ötedeki büyük terasa kaydı
temiz hava almanın iyi geliceğini düşünerek adımlarımı terasa doğru ilerlettimŞuan karşımda tüm asaletiyle Asgard duruyordu bulunduğum yerden tüm Asgardı hatta Bilfrost'u bile çok net bir şekilde görebiliyordum
Birkaç adım atıp terasın demirlerine tutundum bir süre sonra omuzuma aldığım şalımın yavaşça kaydığını hissettim terastan aşğıya düşmemesi için onu havada yakalamaya yeltenmemle birlikte dengemi kaybetmem bir olmuştu
Korku ve adrenalinle sıkıca kapattığım gözlerimi belime dolanmış soğuk elleri hissetmemle hafif araladım
Sinirli bir şekilde muhteşem zehir yeşili gözleriyle karşımdaki Tanrı bana bakıyordu beni yavaşça terasa doğru çekip bıraktı
Ne kadarda romantik! (jxjdhfhfgf)
"Ölmeye bu kadar hevesli olduğunu bilmiyordum!"
"Ne? Ben sadece şalımı tutmak istemiştim ama senin yüzünden tutamadım"
Şaskınlıkla bana baktı bense gülmemek için kendimi zor tutuyorum
"Seni ölmekten kurtardığım için bana minnettar olman gerekirken benimi suçluyorsun"
Karşımdaki adam bana şaşkınlıkla bakarken ona doğru döndüm
"Ölmekten korkmuyorum Loki. Sadece yeterince yaşamamış olmaktan korkuyorum"
Bunu söylediğimde muhteşem yeşil gözlerini benden ayırıp karşımızda duran asgard manzarasına yönlendirdi herzamankinin aksine gözlerinde ilk defa hüznü gördüğümü hissettiğimde şasırmıştım ne kadarda romantik gidiyorduk oysaki(!)
Onu 5 yaşından ilk kez gördüğüm gün gelmişti aklıma o günde hayran olduğum gözlerinde şuanki gibi bir hüzün vardı ve o bunu soğuk ve düz yüz ifadesiyle ustaca gizleyebiliyordu ancak ben yinede gözlerindeki hüznü fark etmiştim o günde, suanda.
"Ölümden korkmadığın belli zaten eğer korksaydın böyle aptalca bir şey yapmazdın"
"Söyledim ya sadece şalımı tutmaya çalışıyordum"
Hafifce gülümsedi. Bir dakika gülümsedimi o? Işte şimdi korkmam lazım. Sanırım.
"Ondan bahsetmiyorum Mercy! Yemekte yaptığın şeyden bahsediyorum"
Yaa ilk defa adımı söyledi.
Bir dakika ya Aptalcamı gerçekten mi?
"Büyü öğrenmek istememin nesi aptalca pardon?"
Şaşkın ve sinirli bir şekilde ona dönüp konuştuğumda zehir yeşili gözlerini karşımızdaki muhteşem asgard manzarasından bana doğru çevirdi az önce gözlerinde gördüğüm hüzün tamamen kaybolmuş yerini sinsi bir ifadeye bırakmıştı sanki
Bana doğru bir adım attığında gerildiğimi hissetmiştim ancak geri adım atamazdım o anda başını hafifce eğerek kulağıma doğru fısıltıyla söylediği sözlerle olduğun yerde kalakaldım.
"Öğrenmek istediğin şeyin sadece büyü olmadığını ikimizde biliyoruz midgardlı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Gözlü Tanrı [Loki Laufeyson Fanfiction]
Фэнтези"...Genç kız elini boynundaki taşa götürdü taş buz kadar soğuktu ve parlıyordu birden gözünün önüne gelen adamla duraksadı genç kız. Bu oydu 6 yaşından beridir beklediği adam... emanetini boynunda taşıdığı adam... Birgün ne olursa olsun emanetini al...