İlk Hamle

720 63 21
                                    

Asgarda geleli tam olarak bir hafta olmuştu. Burdaki herkesle çok iyi anlaşmıştım Thor, Leydi Sif ve diğer Savaşcılar hepsi beni çok iyi karşılamışlardı beni bir yabancı gibi değil de sanki aralarından biriymişim gibi görüyorlar beni aralarına alıyorlardı.

Şimdide daha tam olarak öğrenemediğim ve sanırım asla öğrenemiyeceğim büyüklüteki sarayın içinde yanımda bana eşlik eden muhafızlar ile birlikte yemek odasına doğru gidiyordum her ne kadar üzerimdeki uzun lacivert elbiseyle yürümeye zorlansamda şuana kadar takılıp düşmemiştim bu bile benim için gurur verici bir şey

Yemek odasına doğru giderken bir yandanda yola bakmadan yerlere sürünen elbisemi düzeltmeye çalışıyordum birkaç dakika sonra muhafızlardan birinin beni uyarmak için çıkardığı ses ile yemek odasının önüne geldiğimizi anlamıştım

Duruşumu düzeltip içeri girdiğimde yemek masasında sadece 3 tane boş sandalye vardı. En baştaki ve onun yanındaki sandalyeler Odin ve Kraliçe Frigga'nın yerleriydi ancak masanın benim yerimin tam karşısında olan kısmındaki diğer boş sandalye O'na aitti.
Evet bahsettiğim gibi tam olarak bir haftadır burada daha önce adını bile duymadığım 9 diyarın en büyüğü, Tanrı ve Tanrıçaların evi olan görkemli Asgard'da ydım ancak bu süre zarfında gezip dolaşmak dışında Thor ve diğerleriyle arkadaş olup laf arasında O muhteşem yeşil gözlü Tanrının kim olduğunu uzun çabalarım sonucu öğrenebilmiştim. Onu neredeyse hiç görmediğim için yanımdakine tarif edip veya gösterip kim olduğunu sormak gerçekten de zor olmuştu gerçi öğrendikten sonrada cesaretimi toparlayıp hiçbir girişimde bulunamamıştım bunun sebebi sadece ben değildim aslında onu gün içerisinde sadece 2 defa görüyordum onlarda şimdiki gibi yemek masasında onu gizlice izleyerek geçiyordu

Sarayın neredeyse heryeri gibi büyük ve görkemli salonun bir tarafı tamamen camlarla kaplıydı ve muhteşem Asgard manzarasını gözler önüne seriyordu salonun tam ortasında duran devasa yemek masasında şuana kadar ilk defa gördüğüm yüzlerce çeşit yemekler vardı. Salona girerken aklındaki şeyi bugün devreye sokmayı planlıyordum ama önce bunun için cesaretimi toplamam gerekiyordu.

Karşımdaki boş sandalyeye bakarak kelimelerimi son kez aklımdan geçirirken kendi aralarında sohbet edip gülen Thor ve arkadaşları bana engel değildi hatta onları duymuyordum bile

"Mercy! Mercy! MERCYY!!"

Thorun kulağımın dibinde bağırmasıyla yerimden zıpladım zaten korkuyorum ne daha fazla geriyorsunki sen!

"Bağırmana gerek yok Thor duyuyorum!"

"Ama duymadın"

"Böyle giderse bir dahada duyamicam zaten Thor neden aceba!" dedim gözlerimi devirerek Thorun bozulduğunu görünce onun bu haline gülmüştüm biz gülerken Leydi Sif'in bana seslenmesiyle ona döndüm

"Neyin var Merc! Bugün biraz dalgın gibisin"

Sif'in sorusuyla masadaki herkesin gözleri benim üzerime dönmüştü

"Onuda nereden çıkardın gayet iyiyim ben"

"Peki"

İçeriye Odin ve Frigga'nın girmesiyle henüz başlamamış olan sohbetiniz yarıda kesilmişti.

Masadaki herkes kalkıp selam verdi burada kaldığım bir hafta boyunca selam vermeyi zorlada olsa öğrenebilmiştim. 
Herkes tekrar yerlerine geçip oturduğunda benim gözlerim hala kapıdaydı umutsuzca kafamı önümdeki tabağa doğru eğdim herkes yemeğini yerken ben elimdeki altın kaplama çatal ile önümdeki yemekle oynuyordum içimden yemek yemek gelmiyordu o masada olmadan az sonra söyliceklerimin hiçbir anlamı kalmazdı onun bunu duyduğu zaman vericeği tepkiyi korka korkada olsa merak ediyordum.

Yeşil Gözlü Tanrı  [Loki Laufeyson Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin