Her ne kadar ailesinin durumu iyi olsa da bu yaz çalışmaya karar vermişti genç kız. Okulunun bitmesine iki yılı vardı henüz. İyi bir üniversitede tercümanlık bölümünde severek eğitim alıyordu.
Bir tanıdıkları vasıtasıyla lüks bir otelde resepsiyon görevlisiydi. Bildiği yabancı dillerin de sayesinde gelen turist misafirlerle ilgileniyor arda kalan zamanlarda da diğer misafirlere yardimcı oluyordu.
- Anne ben çıkıyorum. diye seslendi mutfakta kahvaltı hazırlayan annesine.
Kapıdan çıkmadan önce son kez üzerini kontrol etmeye başladı. Herzaman ki gibi siyah diz kapaklarında düz bir etek ve eteğinin içine soktuğu beyaz dar kesim gömleği vardı üzerinde. Hafif dalgalı saçlarını tepesinden bir at kuyruğu yapmıştı. O sırada annesi mutfak kapısından kendisine bakmaya başladı.
- En azından kahvaltını etseydin kızım. Aç açına nasıl çalışacaksın ? dedi kızına ama bu zaten her sabah aralarında geçen bir konuşma haline dönmüştü.
- Zaten orada yiyorum annem sen beni merak etme . diyerek gülümsedi annesine.
- Ay aman ! Ne vardıysa sanki çalışacak ? Bir ihtiyacın olunca yetemiyor muyuz kızım biz sana ?
Ailesine artık yük olmak istemiyordu. Onca yıl çalışmışlar ve çocuklarının en iyi şeylere sahip olmasını sağlamışlardı. Nazlı da bunu en iyi bilen kişiydi. Çocukluğunda anne ve babasıyla pazar günleri dışında hiç vakit geçirememiş , kendinden on yaş büyük ablası Narin ve en büyükleri olan Nevin ablasıyla birbirlerine yetmişlerdi. Sonradan olan çocuk olarak ablalrı tarafından ilgiyle büyütülmüştü. Ama kendinden on iki yaş büyük olan ablası Nevin elinden geldiğince annelik yapmaya çalışsa da kardeşine , Nazlı sürekli hasta olmuş ve hep zayıf ve güçsüz olmuştu. Bu yüzden de hep yaşıtlarından küçük kalmıştı. Çalışıp üç çocuğuna bakmak zorunda olan ailesi de ne kadar üzülseler de ellerinden hiçbir şey gelmemişti.
Şimdi de onların hayatlarını yaşama zamanlarıydı. Gençliklerini yaşayamamış , hep para biriktirme derdinde olmuşlardı. Geçen zaman geri gelmezdi biliyordu ama şimdi istedikleri gibi yaşayabilirlerdi. İstedikleri yerlerde karı koca başbaşa gezebilmeleri , torunlarına istedikleri hediyeleri almalıydılar.
Bunun bilincinde olarak kendine ufaktan bir iş bulmuştu. Hem çok fazla yorulmuyordu hem de harçlığını çıkarıyordu. Ayrıca üniversiteyi bitirince de buna benzer ortamlarda bulunup , turizmle ilgileneceği için ön hazırlık da oluyordu.
- Ne alakası var şimdi annem , ne yapayım koskoca üç ay boyunca evde boş boş oturayım mı ? Hem kilo alırım bütün gün oturursam , deyip annesine masum bir gülümseme göndermişti.
Küçük kızının güzeller güzeli yüzünü elleri arasına alıp sevgiyle bakmış ve yanağına ufacık bir öpücük bırakmıştı.
- Aman seninle laf dalışına girilmez. Hadi hayırlı işler , diyerek kızını yolcu etmişti. Kapı kapandıktan hemen sonra otuzbeş yıllık kocasının sesine dönmüştü.
- Gitti mi bizim fındık kurdu ?
Kafasını sallayarak kocasını onaylamış ve tekrar mutfağa dönmüştü. İkisi de farkındaydı kızlarının neden çalışmak istediğinin ama seslerini çıkarmıyorlardı. Hem onu kısıtlamak istemiyorlardı hemde tanıdıkları , güvendikleri birinin yanında olduğu için içlerini rahat tutmaya çalışıyorlardı.
İşe başlayalı iki hafta olmasına rağmen iş arkadaşlarına kendini hemen sevdirmişti. Heryerde olduğu gibi.
Otelin büyük kapısından girdiği andan itibaren , personel odasına gidene kadar herkesle selamlaşmış , kafeteryadan kendine bir simit almayı da unutmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ - KITAP OLDU ( Aşkın Doğası Serisi - I )
RomanceIcindeki alev alev yanan ateşle atıldığı savaşta tüm değerleri yerle bir olan kara gözlü bir adamdı Savaş. Ve o savaşın ortasında kalan , en büyük bedeli ödemek zorunda bırakılan uzun saçlı bir kadındı Nazlı. Ikisi de o geceye kadar birbirlerini...