Angel - Final

3K 217 126
                                    

Bir ay boyunca sınırsız hediyelerle sonunda Taeyong 127 sürüsüne tekrar yaklaşacak cesareti bulmuştu.

127 sürüsünün tamamı başını eğmiş, elleri alınlarında selam veriyorlardı, Taeyong da başını eğerek aynı şekilde karşılık verdi. Eşini kontrol etmek için 127 sürüsüne yerleşen Jaehyun ve Doyoung'un yanına gitti.

"O... O ne durumda?" Taeyong kararsız bir şekilde sordu ve Jaehyun gülümsedi.

"Dünden ya da önceki günden farklı değil Lord Taeyong.. Mesajlarımı aldığınızı sanıyorum?"

"Evet, ama demek istediğim..." Taeyong ellerini büktü. "Beni görmeye hazır mı?"

"Neden içeri geçip görmüyorsunuz?" Doyoung öneride bulundu, Yuta'nın kapısını gösteriyordu. Taeyong o tarafa yürüdü, derin nefesler alıp kendi kendine başını salladıktan sonra kapıyı tıklattı.

Kapı açıldı... ve Taeyong tek yaptığı şey ağzı açık bakabilmek olmuştu. Geçen ay yetmiş yıl gibi hissettirmişti ama, şimdi güzel eşini bir kez daha gördüğünde...

"...oh, uh, merhaba," Yuta zorlukla konuştu, Omega cübbesiyle oynuyordu. Taeyong Taeyong güzel omegasına bakmaktan başka bir şey yapamıyordu, resmen nefesi çalınmıştı.

Bu sefer kar beyazı, üzerinde mavi ve altın işlemeleri olan bir cübbe giymişti. Parıldayan ve yumuşacık görünen bir Çin porselenine bakıyor gibiydi.

"Sen, uh..." Taeyong sonunda açık kalan ağzını kapatabilmişti. "Omega gibi görünüyorsun."

"Ben bir omegayım, biliyorsun değil mi?."

İkisi de tanıdık gelen konuşmaya gülmeden edememişlerdi, Yuta boğazını temizledi.

"Yürüyüşe... yürüyüşe çıkmak ister misin?"

"Huh?"

O an Taeyong arkasında kendini izleyen birini fark etmişti ve döndüğünde... Bütün 127 sürüsünün hayranlıkla kendisine bakıyor olduğunu gördü.

Yüzünü her zamanki buz gibi soğuk alfa ifadesine sokmak üzereydi ama birden bire Yuya uzandı ve elini tuttu. Taeyong'un gözleri ellerine bakarken kocaman olmuştu, gözleri o kadar kocamandı ki Yuta utanmış alfa lidere sadece gülümseyebilmişti.

"Böyle... iyi mi?" Yuta ellerine bakarken rahatsızca kıpırdandı, kafasını kaldırmaya utanmıştı. Kafasını kaldırmadığından Taeyong2un kızarık yanaklarını görememişti ama alfanın yavaşça parmaklarını birbirine kenetlemesini izlemişti.

"Evet," Fısıldadı. "Böyle iyi."

*

"Cidden mi? Bu biraz ironik değil mi?" Taeyong iki şehri ayıran nehri gördüğünde gülümsemişti. Yuta akıntının yanındaki kesilmiş bir kütüğe oturdu Taeyong da yanına yere oturmuştu, nefes kesici omegaya bakmaktan kendini alamıyordu

"...neye bakıyorsun?" Yuta gözlerini kırpıştırdı ve Taeyong utanarak ensesini kaşıdı.

"Ben sadece... sen çok güzelsin," itiraf etti. Yuta'nın gözleri kocaman olmuş, yüzü kızarmıştı.

"T-teşekkürler Lord Taeyong," kafasını eğdi ve Taeyong kaşlarını çattı, elini yumuşak bir şekilde Yuta'nın dizine koymuştu.

"Yuta... beni affettin mi?"

"Nasıl affedemeyebilirim?" Yuta alt dudağını ısırdı. "Siz...siz sürümü kurtardınız. Herkes sizin sayenizde tok."

"Evet ama bu sadece kalbini kazanmak içindi. Asıl bilmek istediğim şey..." Taeyong derin bir nefes aldı. "Beni hala sevip sevmediğin."

MATES [YUTAE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin