Seks; aşkı bulamayanların bir tesellisi olabilir ancak.
Benim Hüzünlü Orospularım, Gabriel Garcia Marquez
WENDY
Kaç gündür buradayım emin değilim fakat kendimde olamayacak kadar mutluluk sarhoşluğu yaşıyordum. O bacaklarımın arasındayken neyin bir önemi vardı ki? Onun olurken gözlerinde gördüğüm sevgi bana her şeyi unutturuyordu. Beni seviyor. Sevdiğini biliyordum. Sevginin ne olduğunu bilmeseydi bana asla bu şekilde bakamazdı.
Kendini yanıma bırakıp hızlı solukları kısa sürede normal halini bulduğunda bana doğru döndü. Ben zaten ona dönüktüm ve hayranlıkla güzelliğini izliyordum.
Her zaman soğuk olan elini ateş gibi yanan yanağımın üzerine yerleştirdiğinde ikimizin de dudaklarında bir tebessüm büyüdü.
"Neden seninle her akşam uyuyamıyorum?" diye sordum sessizce. Onu her akşam istiyordum. Bana dokunmasını ve sonra da kollarında kesintisiz bir uyku çekmeyi...
"Birliktelik aşkı öldürür." dedi benim aksine oldukça ciddi ama dudaklarındaki yumuşak tebessümüyle. "Birbirimizi özlemeliyiz sevgilim."
"Seni her zaman özlüyorum."
"Biliyorum, ben de öyle ama elimizden ne gelir?"
Yanağımdaki parmaklarını saçlarımın arasına daldırarak onları merhametle okşadı. Siyah boyalarla çevrili ela gözleri yüzümün her yerini dikkatle izliyordu.
"Günler geçiyor. Ve biz bir söz vermiştik. Beni istemezsen seni bırakacaktım. Hala beni terk etmeyi istiyor musun?"
O sözleri nasıl söylerdim hala anlamıyorum. Aptalın tekiyim. Beni sevmeye devam ettiği sürece onun yanında olacaktım.
"Onları söyleyen başka bir insandı. Burada çok mutluyum. Senin sayende."
"Mutlu olduğunu biliyorum güzelim. Ben de mutluyum."
Gözlerimi kaçırarak güldüm. "Seni bırakmayı nasıl düşündüğümü bilmiyorum."
"Beni bırakamazsın." dedi az öncekinden daha ciddi bir şekilde. "Kimse beni bırakamaz."
O kadar güzeldi ki... Dudaklarına bakarak "Kimse seni bırakmayı isteyemez." diye mırıldanıp arzuyla dudaklarımı onunkilere bastırdım. Aynı arzuyla karşılık vermiş ama kısa bir süre sonra geri çekilerek yatağımdan çıkmıştı.
Yerde duran saten sabahlığını zarif hareketlerle üzerine geçirdi. Kuşağını bağlarken "Keşke partiye kadar kalsaydın." diye sızlandım. Neden böylesine erken gidiyordu ki?
"Partide yanına geleceğim. Sana göndereceğim elbiseyi giymeyi unutma. Güneş gibi görüneceğini biliyorum."
Utançla gülüp parmaklarımın arasındaki ince pikeye sarıldım. "Partinin konuğu kim olacak?"
Uzun bir süre yüzümü inceledi ve yalnızca gülümsedikten sonra beni odada yalnız bıraktı. O gittiği anda sanki saatlerdir nefesimi tutuyormuş gibi derin bir nefes almıştım.
Aşk, elleriyle kalbimi sıkıyor. Onunla olmak bulutların arasında uçuyormuş gibi hissettirirken aynı zamanda acı vericiydi. Ve mutluluk ile acının arasında çok ince bir çizgi var. Tek bir kelimesi bile beni acıya boğmaya yeterli olurdu.
Bunu düşünmemeye çalışarak gözlerimi gökyüzündeki aya kaldırdım. Odamı seviyor, saatlerce bu manzarayı hayranlıkla izleyebilirdim. Partiye kadar da gökyüzünde kayan yıldızları saymıştım zaten. Sonrasında yatağımda öylece beliren siyah ve aralarda kırmızı kumaşların serpiştirildiği kabarık elbiseyi giyerek tıpkı buradaki insanlar gibi bir makyaj yaptım. Yüzümü beyaz pudra ile kaplamış, gözlerimi siyah kalemle kalın çizgiler halinde belirginleştirmiş, dudaklarıma kırmızı bir ruj sürmüş ve saçlarımı kabartarak serbest bırakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
climax • malik
FanfictionO, kendisine duyulan aşk ve hayranlıktan beslenen bir canavardı. Herkese ait olabilecek kadar cömert ancak kimsenin ona ait olmasına izin vermeyecek kadar da gizemliydi. Belirsiz yollarla kendilerini büyülü bir şatonun içinde bulan Carla, Wendy ve...