Bölüm 1: Kan Rengindeki Kar

1.6K 94 73
                                    

Gece vakti Ankara Şehrinin, en yüksek bölgelerinden birisi olan Oran’da; bir güvenlik görevlisi sıcak kulübesinde bacaklarını uzatmış ve kafasını prefabrik kulübesinin duvarına dayayarak telefonunda bir radyo açmıştı. Çalan şarkıların loşluğundan olsa gerek kendisini gece vakti zar zor ayakta tutabiliyordu.

Ağzını büyükçe açan Oğuzhan doya doya esnedi, radyolarda çalan tüm şarkılardan sıkılmıştı ancak yapabileceği bir şeyin olmadığının da farkındaydı. Telefonu oldukça eski bir modeldi ve içerisinde sadece birkaç tane şarkı yükleyebileceği dahili hafızası vardı. En iyi özelliğiyse doyasıya bedava radyo dinlettirmesiydi. Tabii ondan da sıkılırsan yapabileceğin bir şey yoktu lakin; hiç yoktan iyiydi.

“Krsstt!”

“Acil bir haberle birlikte yayınımıza ara vermiş bulunmaktayız. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün beş dakika önce yayınlamış olduğu hava tahminlerine göre bu gece insanları çok yoğun bir kar fırtınası beklemekte. Daha fazla bilgi için bir uzmana bağlanıyoruz.”

“Evet Sayın Fuat Alnıpek, sıcak yaz ayında birden ortaya çıkan kar fırtınasını bize nasıl açıklayacaksınız?”

“Teşekkürler… Açıkçası biz de bunu gördüğümüzde şok olmuş durumdayız. Ülke genelinde aşırı yoğun bir kar yağışını tahmin ediyor olsa da bu sadece bizim ülkemize yağan bir kar değil. Dünya’da bir ilke tanık oluyoruz! Tüm dünyanın hava tahminlerinde büyük çaplı bir kar yağışından bahsediliyor. Halkımıza önemle duyurmam gerekli ki, dışarıda işi olanlar lütfen araçlarında bir zincir bulundurmayı unutmasınlar! Hatta mümkün mertebe çıkmakta bir miktar tereddüt…”

Bir anda telefonu kapanan Oğuzhan telefonuna boş bakışlarla bakakaldı. Telefonu şarj olurken kullanıyordu bu yüzden şarjının bitmesine imkan yoktu. Oğuzhan’nın kafasına yerleşen bir kuşkuyla karışık korku kendisini sardı. “Dolar almış başını gidiyor… Bu devirde telefon da alınmaz ki!” diye kendi kendine mırıldandı.

Elinde bulunan işe yaramaz telefonu bir kenara bıraktı, sonrasında gözlerini hafifçe kapattı. Saati en son hatırladığında uyuma zamanına beş dakikalık bir süre kalmıştı. Bunun farkında olan Oğuzhan’da kendisini uyku durumuna soktu. Gözlerini kapatmadan önce de her zaman ki alışkanlığı olan burnunu karıştırmayı ihmal etmedi. Çıkan sümüklerini de topak haline getirip, bir köşeye doğru fırlattı. 

Kuru burnunun tekrar açılmasıyla birlikte ıslak bir nefes alan Oğuzhan, gözlerini kapattığı gibi uyuya kaldı.

------

Saat 01:45/ Panora AVM yakınları/ Park Alanı

İçkilerini yudumlayan bir avuç genç, seçtikleri Ankara oyun havasıyla birlikte eğleniyordu. Yanlarında onlara eşlik eden kadınların da bir hayli keyfi yerindeydi, hepsinin kızarık bir suratı vardı ve giydikleri kısa kollu tişörtlerle birlikte alkolün sıcaklığı tüm bedeninde yükseliyordu.

“Hava soğudu mu? Yoksa bana mı öyle geliyor?”

Kızlardan birisinin ani sorusuyla birlikte herkes ona doğru döndü, yanında bulunan erkek arkadaşının hemen araba bagajında bulunan ceketi çıkartıp kendisine doğru uzattığını fark etti.

“İşte buyur Cemre, arabamda bir ceket vardı zaten.”

Suratında sinsi bir gülümsemeyle ceketi Cemre’ye doğru uzattı. Uzatılmış olan ceketi giyen Cemre sonrasında kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Havanın anlık soğukluğun dan mı olduğunu bilmediği bir şekilde, kafasının daha düzgün çalıştığını fark etti.

“Çocuklar, neden gece bu saatlerinde bulutların hepsi kırmızı?”

Parmağıyla göstermiş olduğu gökyüzüne bir kısmı baktı. Gecenin ilerleyen saatlerinde görünmesi gereken yıldızlı gökyüzü kırmızı bulutlarla kaplanmıştı. İçlerinden en sarhoş olanı göz ucuyla gökyüzüne doğru baktı ve sonrasında göğsünü şişirdi, “İlaç falan atıyor olsa gerek la, kaç gündür sivrisineklerden illet ettim.”

Hayatta Kalmanın Altın YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin