Tavuk

777 71 37
                                    

Yaz tatiline girdiğimiz için mutluydum. Yaz tatili demek, Miami demekti. Latin erkekleri demekti. Bol bol deniz, kum ve alkol demekti. Yaz tatilini hatırı sayılır zamandır bekliyordum. Sonunda bu inanılmaz an geldiği için aşırı sevinçliydim. Öyle ki karnemi alıp eve geldiğimden beri yaptığım tek şey bavulumu hazırlamaktı. Babamın haber vermesini beklemeye gerek bile yoktu, zaten o da muhtemelen şu an otel odalarımızı ayarlamakla meşguldür diye düşünüyordum. Annem ve kız kardeşim de ortalıkta olmadığına göre muhtemelen bavullarını ayarlıyorlardı. Ya da kuaföre uğramışlardır, o kadarını bilemiyordum. Fakat gerçekten umurumda değildi, Kore'den ayrılıyordum.

Uzun zamandır sadece ders çalışıyor ve gerçekten şu saçma üniversite sınavına hazırlanıyordum. Artık yaşım belli bir yere gelmişti ve eğlenceyi iliklerime kadar hissetmek istiyordum. Üstelik bu seferki heyecanım kesinlikle farklıydı. Çünkü dürüst olmam gerekirse reşit olmuştum. Bu ne demek oluyordu, çok iyi biliyordum. Kesinlikle artık özgür bir bireydim. Bu sefer latin erkekleriyle sadece bakışmayacaktım, buna emindim.

Koca yeşil bavullarımı hizmetlilere söyleyerek aşağıya indirtmiştim. Üç büyük boy bavulu ağzına kadar doldurmuş olsam da geriye fazlaca eşyam kalmıştı. Aklıma hala almadığım tişört ve şortlarım, bir de gittiğim yerde alacağım tişört ve şortlarım takılırken en iyisinin boş büyük boy bir bavul daha almanın olduğuna karar vermiştim.

Bavullar hallolduğunda geriye ben kalmıştım. Giyinmeli ve daha sonra da güneş gözlüğü seçmeliydim. Her şeyden önce odamın boydan boya olan cam kısmına ilerledim, buradan bahçe tamamen görünüyordu. Araba yoluna bakarak hafifçe gözlerimi kıstım, jeeplerin hiçbirisi araba yolunda görünmüyordu. Kendi kendime dudaklarımı büzerek etrafa bakındım. Neden herkes bu kadar sessiz hazırlanıyordu meraklanmıştım. Kız kardeşim çoktan odama damlamalıydı, babam nereye gideceğimizi söylemeli, annem hangi kıyafetinin daha çok yakıştığıyla ilgili kısa bir konuşma yapmalı, en önemlisi de bavullarımın araba yolundaki olmayan jeeplerimize taşınması lazımdı. Ama görünen bir hiçti, şaşırmıştım.

Geçe kalmak istememiştim. Bu yüzden giyinme odama geri girip kot şortlarımda ellerimi gezdirdim. Dizimin hizasında biten yırtık şortum, beyaz superstarlarım ve turkuaz ince tişörtümle yaza uygun bir kombin oluşturmuştum. Güneş gözlüklerimi de taktıktan sonra, keyifli bir şekilde odamdan çıkmıştım. Bu yaz tatili efsane mükemmel geçecekti, adım kadar emindim.

Merdivenleri inene kadar anneme seslenmiştim, o kadar bağırmıştım fakat bana bakan kimse yoktu. Aşağıya tamamen indiğimde herkes salonda oturuyordu. Gülümseyerek kendimi deri koltuğa atmış, yayılmıştım. Kız kardeşimin saçlarını karıştırarak lafa daldım.

''Yine mi geçe kaldım ben? O kadar da acele etmiştim. Neyse hadi, uçağımız ne zaman kalkıyor?''

Babam bacak bacak üzerine atmış, elindeki kahveden bir yudum daha almıştı.

''Baekhyun, bu kadar eşyaya gerek yok.''

''Nedenmiş o? Alışverişe mi çıkacağız yoksa?'' Anneme dönüp baktığımda, babam tekrar konuştu. 

''Hayır, bu kez köye gidiyoruz. Orada bunca kıyafete ihtiyacın olacağını zannetmiyordum.'' dedi, aşağıya indirilen bavullarıma bakarak.

''Ne?''

Yerimde doğrularak babama baktım. Ne demişti anlayamamıştım, daha doğrusu anlamak istememiştim. Köye mi gidecektik?

''Bu sefer Boseong'a gitmeye karar verdik tatlım. Baban ve benim gerçekten dinlenmeye ihtiyacımız var ve düşündük ki, gittiğimiz yerlerde dinlenmek yerine her şeyi yapıyoruz. Ama endişe etme, çok tatlı bir köy. Baban minik bir ev kiraladı orada bir aylığına. Sıkılırsın diye piyano da götürttük.''

Her Kralın Bir Soytarısı Vardır | ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin