Tavuk Profesörü

321 53 10
                                    

 Rüya aleminden sonunda kopabildiğimde içeriden yine yumurta kokusu ve sohbet sesleri geliyordu. O sırada yer yatağında doğruldum ve sırtımı duvara yasladım. Dağınık saçlarımı karıştırırken derince esnemiş ve ayılmak için kendime biraz zaman tanımıştım. Daha etrafı bile net göremezken uyandığım gibi aklıma gelen ilk şey Chanyeol'le buluşacak olmamızdı. Bunu düşünerek uyumuş, bunu düşünerek de gözlerimi açmıştım ve gram şaşırmamıştım. Son günlerde yaptığı şeylerle aklımı karıştırıyordu. Daha önce hiç sevgilim olmamıştı ve doğru düzgün kimseyle flörtleşmemiştim. En azından bunu yüz yüze pek yapma fırsatım olmamıştı. Hep internet üzerinde konuşuyor ve sadece birkaç fotoğrafla işin içinden sıyrılıyordum. 

Şimdi ilk öpücüğümü köylünün birisi almıştı. Ona bir yandan sinirliydim ama bir yanım ondan etkileniyordu, bunu en azından kendime itiraf etmeliydim. Kalın ses tonu, kepçe kulakları, alnına dökülen siyah dalgalı saçları ve yüzündeki koca gülümseme beni etkiliyordu. Bana sürekli baş kaldırıyor oluşu, nerede nasıl beni ağına düşürmeyi iyi biliyor olması beni deli ediyordu.

İşte tam da bu düşüncelerle girmiştim şehirdeki banyomuzun daha büyük olduğu salona. Tamamen ev haliyle duruyordum ve Chanyeol tam karşımdaydı. Şokla gözlerimi önce kocaman araladım, sonra görmek için hemen kıstım. Lenslerimi yatmadan önce çıkardığım için önümü tam olarak göremiyordum fakat Chanyeol'ün tavuk kokusu ve siyah atleti onu tanımamı sağlıyordu. 

''Güzellik uykundan uyandırmaya geliyordum bende, öğlen oldu.'' 

Kaşlarımı çattım. ''Günaydın.'' dedim kalın bir sesle. Geri çekilip banyoya doğru yürüdüm ve içeriye girmeden önce bana günaydın diyen aileme de günaydın dedim. Suratsız bir şekilde kapıyı üzerine kapattım ve lens kutumu elime almadan önce ellerimi iyice köpürttüm. Soğuk su yüzünden ellerimin hissini kaybetmiştim neredeyse. Bunun getirisi olarak da dikkatle aldığım lensi düşürmüş ve küfrederek eğilmiştim yere. 

Yüzümü neredeyse yere sokmuş şekilde küçücük banyoda lensimi ararken, lensimin üzerine basmaya korkarak bir lanet daha okudum. ''Anne! Lensimi düşürdüm yardım eder misin?''
İçeriye doğru seslendiğim sıra çaresizce beklemeye başladım olduğum yerde. 

Kapı kolu kavrandığında, ''Dikkatli gir, lensime basabilirsin.'' dedim. ''Tamam.'' sesi geldiğinde gözlerimi biraz daha kısarak baktım içeriye girene, tek kişinin zor sığdığı banyoya girmişti Chanyeol. Kapıyı ardından kapattığında gözlerimi kocaman açtım, çok bulanıktı. 

''Ne işin var burada?'' 
''Annene yapabileceğimi söyledim, sorun yok. İzin ver lensini takayım.'' 

Sanki aramızda bir sırmış gibi sessizce söylediğinde ortamı erotikleştirdiğinin farkında mı diye düşünmüştüm bir an. Oysaki düşünmem hataydı, şeytanın sol koluydu kendisi. 

Yere eğildiğinde ve dikkatli bir şekilde yerleri incelemeye başladığında hareketsiz kaldım. 
''İşte burada.'' diye söylediğinde, hareketsiz kalmaya devam ettim. Ayağa kalkıp lensimi kutunun içine bıraktığında ellerini öncelikli olarak sabunla yıkadı. Tüm adımları biliyor olması beni şaşırtıyordu, lens kullandığı falan yoktu dikkat etmiştim. 

''Nereden biliyorsun lens kullanmayı?''
''Tanıdığım bir tavuk lens kullanıyor.'' diye cevapladı beni. 

''Ha ha, ne komik ama.'' yüzümü tekrar asarken bana doğru dönmesiyle nefesimi tuttum. Çok yakındık ya zaten, etkileniyordum ister istemez. 

''Lensini takayım, sonra konuşuruz.'' Lens suyuyla lensi temizledikten sonra elini yüzüme yerleştirdi. Göz kapağımı kaldırarak kendisine alan açtığında lensi kolayca gözüme yerleştirmişti ve ben net görüşümü geri kazanmıştım. 

Her Kralın Bir Soytarısı Vardır | ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin